El Yordamı ile...
Yazar: Ali ErcivanAhmet Uluçay, Türkiye'de kısa film ortamını takip edenlerin yıllardır tanıdığı bir isim. Kütahya'nın Tepecik kasabasında arkadaşlarıyla birlikte sinema sevgisini üretime dönüştürmüş olan Uluçay, el yordamıyla ayağa kaldırdığı filmleriyle yıllar içinde birçok ödül kazanmıştı. Şimdi de kendi çocukluğundan yola çıkan ilk uzun metrajlı filmi Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak ile seyirciye ulaşmayı hedefliyor.
Geçtiğimiz İstanbul Film Festivali'nin Ulusal Yarışma bölümünde büyük ödülü kazanan, ayrıca daha şimdiden birçok yurtdışı festivalde gösterilip kiminde ödül de kazanan film, yazık ki G.O.R.A. ile aynı dönemde seyirci karşısına çıkıyor. Son yıllarda Türk sinemasını savunur gözüküp aslında sadece popüler olana ve yıldız isimlere prim veren bir izleyicinin ne kadarına ulaşmayı başarabilecek bu film, bilemiyorum. Ama şu söylenebilir ki Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak, Cem Yılmaz'ın şovundan çok daha keyifli ve iyi bir seyirlik.
İlk akla gelen (dolayısıyla en başarılı) örneği Cinema Paradiso olan ve sinemacıların daha çocukluk dönemlerinde yeşeren sinema aşklarını seyirciyle paylaştıkları filmlere bir başka örnek bu. Sinemayı seven bir insanın bu filme yakınlık duymaması mümkün değil bu açıdan. Kaldı ki Uluçay da o kadar samimi ve sıcak bir şekilde anlatıyor ki öyküsünü, sinema dilinin kimi ilkel yönlerini bile seve seve gözardı edebiliyorsunuz.
Ve gerçekten kimi ilkel yönleri var bu filmin anlatımının. Uluçay'ın hala köyde arkadaşlarıyla film çekiyor olma yaklaşımını aşması gerek belki de. Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak, hem yönetmenin kısa filmlerinde yer alan kimi unsurları tekrarlıyor hem de sinemasal niteliklerinden ziyade naifliği ile kendini sevdirdiğini düşündürüyor. Bunun yönetmenin geleceği konusunda endişe verici bir yanı da var. Yakın geçmişte Tabutta Rövaşata başarısı ile aldandığımız Derviş Zaim?in daha sonra yaptığı işler, en azından bana bu tip durumlarda tetikte bulunmam gerektiğini hatırlatıyor.
Fakat tekil olarak bu film üzerine konuşacak olursak, gerçekten çok zekice bazı buluşlar da içeren, oyuncaklı ve keyifli bir film. Bunda özellikle Uluçay'ın başrol oyuncusu iki çocuktan aldığı performansların büyük payı var. Her iki çocuk da son derece doğal ve sempatik bir oyun çıkarıyor. Ve filmin belkemiğini oluşturdukları için zaten başarının büyük kısmı da bu şekilde sağlanmış oluyor.
Tabii ki dünyanın her yerinde G.O.R.A. gibi filmler hep daha fazla izlenecekler. Ama Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak gibi saf, insani, içten filmler hep daha fazla sevilecekler. Bu topraklara ait olup da bu filmi sevmemek bana pek mümkün gözükmüyor. Umarım yeter sayıda insana ulaşır; filmin ya da ona yatırım yapanların iyiliği için değil, bizzat izleyicilerin iyiliği için...