En yararlı eleştirilerEn yenilerEn çok eleştiri yazmış üyelerEn çok takip edilen üyeler
Filtrele:
Hepsi
KaliteTAKİP
Takipçi
873 değerlendirmeler
Takip Et!
5,0
26 Eylül 2014 tarihinde eklendi
Son zamanlarda izlediğim çok kaliteli filmlerden biridir, Truman Show... Jim Carrey varsa izlenir dersin ama bu film direkt izlenir zaten. Filmde beni en çok etkileyen yönetmenin Truman'a dışarda asla bulamayacağı temiz bir dünya yarattığını söylemesiydi. Doğruydu, o kadar saf ve temizi dışarda olamayacaktı ve dışarısı gerçekten kötü bir yerdi. Bir tarafta sahtelik bir tarafta pislik, gerçek ama kötülüklerle dolu bir dünya. Seçme şansımız olsaydı hangisini seçerdik acaba? ozman filmi izledikten sonra karar sizin iyi seyirler...
Hiçbir zaman özgür olmamış bir adamın hikayesi : Sartre'ın insanı özgürlüğe "MAHKUM.." etmesi boşuna değildi halbuki..! Televizyon, icat edildiği günden beri sinemayla kol kola yürümüş, hatta çoğu zaman sinemanın sırtına binerek varlığını sürdürmüş bir sektörün oyuncağıdır. Sinema ise televizyonun sözüm ona “nimetlerinden” çok fazla yararlan(a)mamıştır. Biraz da bu sebepten olsa gerek, sinema ara sıra televizyondan intikam alma girişiminde bulunmuştur.bu girişimlerin bazılarının sinema tarihine ölümsüz eserler hediye ettiğini söyleyebiliriz. Peter Weir’in usta ellerinde hayat bulan THE TRUMAN SHOW’un bu eserlerin en önemli parçalarından birisi olduğunu söylemek kesinlikle abartılı bir yorum olmaz. Truman show izole bir ortamda kendi kimliğinin sahteliği ile tanışan insanı anlatır nasıl ki SE7EN filminde asla adını öğrenemediğimiz o şehirde çalışan Sommerset Mills'e dönüp "hepimizi takip ediyorlar, kütüphaneden hangi kitapları aldığımıza bakıp bizi analiz ediyorlar" dediğinde bunu anlatıyorsa Truman da aynı kapalı ortamda gözetlenme olayını irdeler.Aslında sadece çok azı film olan bir yapım Truman Show. filmin hikayesinden bahsetmek saçma olacak. bahsedilemez ne denilebilir: bütün hayatı televizyon programı olarak tasarlanmış bir adamın acıklı hikayesi mi? HAYIR, Truman Show şu anda var olduğumuz, yaşadığımız, dokunduğumuz, kokladığımız, gördüğümüz ama hepsinden çok sandığımız hayatın yapaylığını gösteren, silkeleyen, sarsan, korkutan ama uyandırmayan bir gerçekliktir bana kalırsa…. Senarist Andrew Niccol'ün yaratıcılığın da bir sınırı olduğunu kabul edemeyen pırıl pırıl zihninin bir örneğidir bu film. Niccol'ün zihninin ne kadar sınır tanımaz olduğunu anlamak için Gattaca, In Time , The Terminal'i de izlemeniz yeterlidir sanırım. Tabii bu yaratıcı kalem üstadının gözü kulağı olan yönetmen Peter Weir'i de unutmayalım. "Dead Poets Society"de harikalar yaratan yönetmenin "The Truman Show"da yaptığı ise bir başka harikadır.Jim Carrey’nin bu filmdeki oyunculuğu hakkında da bir-iki şey söylemek gerekiyor. Bu filme kadar olan geçmişine baktığımız zaman Carrey’nin tamamen beden dili üzerine kurulu popüler komedi filmlerinden ibaret bir kariyeri olduğunu görürüz. Her ne kadar Carrey bu kariyerini tamamen terk etmese de bu dönemden sonra çok farklı türlerde ve rollerde karşımıza çıkarak oyunculuk yeteneğinin sadece kaba komediden oluşmadığını gözümüze sokmuştur. Bu dönüşümün ilk örneklerinden olan Truman Burbank karakterinde tek kelimeyle harika bir oyunculuk çıkardığını söyleyebiliriz. Hem dram, hem de komedi öğelerinin yakın dozlarda yer aldığı senaryoda işin her iki yönünü de sırıtmadan oynayan Carrey için de yeteneklerini tam manasıyla sergileme fırsatı sunmuştur bu film.Yani Jim Carrey, oynadığı her rolün hakkını verebilen bir adam olduğu için de film büyük bir başarı sağlamıştır. Uzun lafın kısası, hem sinema sanatının ciltler dolusu kitapla anlatabileceği insani durumları iki saate sığdırabilme becerisi, hem de televizyon denen icadın insanlık için ne kadar büyük bir tehlike oluşturabileceğini görmek için bu filmi kesinlikle ve defalarca izlemek gerekiyor. . SON OLARAK.. İzlemeye ve izlenmeye devam edin, sadece spot ışığı ya da bir dekor parçası düşerken kendinize dikkat edin. Ölümünüzün "rating"i ne kadar yüksek olursa olsun, öldüğünüzde yayından kaldırılacaksınız.. Ve olur ya belki sizi göremem, İYİ GÜNLER, İYİ AKŞAMLAR ve İYİ GECELER ...
bu film matrix gibi ele alınmalı ve altındaki felsefe anlanılmaya çalı$ılmalıdır.. bize sunulan doğruyu kabulleniriz.. ya çevremizdeki herkes varsayiyorsa? ya a$k, dostluk, ev ve kariyer, hepsi birer aldatmacaysa? ya hayatimizin her anı milyonlarca insan tarafından seyrediliyor ve ele$tiriliyorsa? ya bir insan tanri kaderimizi belirliyorsa? ya hayatimizin 30 yilini böyle geçirdiysek ve sahneyi degi$tirmek istiyorsak? tüm aldatmacaların içinde gerçek bir sevgi bize yardımcı olabilir.. peter weir, tüm bu soruları cevaplamayı da ba$armı$.. jim carrey, truman’ı ed harris, cristof’u, showun yönetmenini, truman’in hayatının yöneticisini, insan tanrıyı oynadı.. film kesinlikle bir komedi değildi, aslında bir trajediydi.. bazi ironik $eyler güldürdü, örnegin seyahat acentasindaki uçak ve yıldırım posteri.. ku$kusuz en etkileyici an truman’in yelkeniyle yol alirken beyaz duvara çarpmasıydı.. hayatının sınırına gelmi$ti.. bu tabii ki bir fantezi, medya neyse ki henüz bu güce ula$amadı, ama bazen mesaji vermek için bazi $eyleri abartmanız gerekiyor, bu film de bunu çok güzel ba$ardi.. 'medya dünyanın en büyük güçlerinden birisi..' kıyaslamaya gidilecekse matrix neyse truman show’da o.. belki daha fazlası..
film izlemeden önce açıkçası itici gelmişti. ama filmi açıp izlediğim anda beni içine alan bir film haline dönüştü.izlediğinize asla pişman olmayacağınız bir film. insan filmin içinde kendisini buluyor.
Bence sinema tarihinin en yaratıcı filmlerinden biri.Ed Harris in muhteşem oyunculuğuyla göz kamaştırdığı hayata dair harika mesajlarla harika bir film.
Bu film tabuları yıkmıştır zamanında. Filmin en ince ayrıntıları da düşünülmüştür. Ayrıca filmin en başında düşen nesne trumanın nasıl bir dünyada yaşadığının seyirciye aleni bir şekilde lansesidir. Bu filmde hem gülüp hem de ağlayabilirsiniz. Bu adam bi işi iyi yapıyor.. Ha bu arada olur da belki görüşemezsek, iyi günler, iyi aksamlar, iyi geceler :)
ben bu filmi çok sevdim. Hikayesi biraz uçuk ama modern toplumlarda eğlence hayatının nereye gittiğini çok güzel anlatan bir filmdi. Natural born killers ile aynı sularda gezinse de konu ve anlatım olarak ondan kat kat daha yumuşak bir filmdi. Jim carrey'in de komedi değil de bu sefer dram rolünde izlemek çok güzeldi...
Bir insanlık dramı olan film tam ağlatacakken jim carreyin yüzüne bakınca ağlamayıp güldüren bi film. Maalesef jim carrey ile ciddi olmak çok zor belkide başka bi aktör oyanmış olsaydı çok dramatik bi yapım olabilirdi ama trumanın yerinde başka birini hayal etmek imkansız gibi bişey. Beni en çok etkileyen olaylardan biri yönetmenin trumana yaptığı son konuşmadaki söylediği herşeyin doğru olması. Fakat filmin tam başlaması gereken yerde bitmesi beni çok üzdü en azından sylvia ile karşılaştıktan sonra bitebilirdi. Ciddi anlamda bi çok yerde empati kurarken üzüldüm en yakın arkadaşının yalan olması annesinin yalan olması yıllarca kendini babasının ölümünden sorumlu tuttu ve buda bi yalandı karısı yalandı işi yalandı komşusu yalandı herkes arkasından gülüyordu bu çok dramatik çok üzücü gerçekten. Kesinlikle izlenmesi gereken eşsiz bi yapım
Evet,gerçekten iyi bir filmdi her açıdan değişikti zaten jim carreyden söz etmeye gerek yok.Özellikle jim carrey hayranlarına ve değişik bir film arayanlara tavsiye ederim.
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.