Beğenmedim ve izlerken gerçekten sıkıldım.Gülçin Santırcıoğlu için izlemiştim ama diğer başroldeki erkek oyuncu ile uyumunu görünce gerçekten bunaldım.Zaten 2 kişi ile film çekilmiş ve bunlardan erkek olanının da ne oyunculuk kabiliyeti ne de seslendirme kabiliyeti olunca film sarpa sarmış.Bence vakit kaybı ama yine de siz bilirsiniz...
Her durağan filme ödül verileceğini sanmış sanırım yönetmen.Nuri bilge ya da semih kaplanoğlunun filmlerinde senaryonun yanı sıra,yakalanan kareler harikadır zaten size dinginliği verende o karelerdir.Bu filmde her saniye canlı bir işkenceye dönüştü adeta 2/10
Filmde Egenin güzel mekanları ve gülçinin ingilizce mırıldandığı güzel şarkısı dışında beş para etmez bir yapım.. Oyunculuklar felaket senaryo mantık hataları ile dolu. Şimdi sayardım ama bir değil iki değil. Baştan sona insanı sıkıntıdan düçar eden bir film olmuş. Yumurta filmi tuttu diye. O tarz minimalist bir yaklaşım sergilemeye çalışmış yönetmen, ama oyuncular konuşmaktan aciz. Boş boş ekrana bakıp duruyorsunuz. Boş bir film..... Elveda Rumelide ki o şişman gülçin santırcıoğlu bu rolde işkadını olmuş(daha doğrusu olamamış). Zorlama giysiler ve yüz hattı hiçde iş kadını imajı vermiyor. Alıştığımız köylü kadını tipi ona daha yakışıyor....
Çok sikici bir filmdi,anlattigi pek bir sey yoktu.Basarili yol filmlerinde yolculuga içsel sorgulama süreci ve hesaplasmalar da eslik eder ve filmler derinlik kazanmaya baslar;ancak bu filmde bunlarin hiçbirini göremiyoruz. Sonlara dogru çiftlerin yürümeyen iliskilerine devinim kazandirmak adina yaptiklari fahise kurgulu oyunsa,saçmalik üretmenin disinda baska bir anlam üretemedi.
Yaklaşık bir yıl önce bu filmi izledikten sonra beyazperde.com’a film hakkında neler yazılmış merak etmiştim. İşte o zaman beyazperde.com’da rastladığım bir yorum:"Aynı filmi iki oyuncuyla 5 dk. içine sığdırırım. boşuna zaman kaybı. aman ha arkadaşlar uzak durun izlemek aklınızın uçundan bile geçmesin". Tabii ki beyazperde.com yorumcularının arasında film hakkında olumlu görüş ifade edenler de vardı.
Şimdi size filmden bir bölüm anlatacağım; böylece filmi 5 dakika içine sığdırırım diyen beyazperde.com’daki yorumcunun bu görüşe neden vardığını sorgulamış olacağız. Filmin başrollerini oynayan çiftimiz sabah evlerinden normal bir şekilde çıkıyorlar. Fotoğrafçı kahramanımız sevgilisini işyerine bıraktıktan sonra arabasını uygun olmayan bir yere park ediyor. Hem de yolun sol tarafına. Kahramanımız arabasını bıraktıktan sonra İstanbul’u keşfe çıkar gibi bolca fotoğraf çeker. Arabasını uygunsuz yere park ettiğinin farkında olmayan kahramanız arabasından uzakta saatlerce fotoğraf çekince görevliler gelip arabayı çekiyorlar. Arabanın çekiciye yüklenmesi işlemi filmde yaklaşık 1 dakika sürüyor. Arabanın çekilmesi işlemi tamamlandıktan sonra kahramanımızı sevgilisinin işyerinin önünde beklerken buluyoruz. Bir taksiye binip metro durağına gidiyorlar. Metrodaki yolculukla da ilgilenmiyorum. Yani araba çekilen yerden alınmadan çiftimiz evlerine dönüyorlar. Uyku sonrası kahramanımızı arabanın bulunduğu garajda görüyoruz. Bu sırada yönetmen filmle hiç ilgisi olmayan telefon konuşmasını dinletiyor bize. Arabanın garajdan alınması yaklaşık 1 dakika sürüyor.
Araba garajdan alındıktan kısa bir süre sonra araba yine orta yere bırakılıp yine fotoğraf çekiliyor. Hatta çiçekçi bayanlar bile fotoğraf sanatına konu oluyorlar. Tabi insan merak ediyor, film kahramanı Mert’in arabasının çekilmesi neden filmde kendisine yer bulmuş?
bu güne kadar seyrettiğim en kötü filmdi konu fena değil özünde ama yönetmen nasıl yönetecem diye düşünürken senaryoyu yazamamış bence ya da tam tersi oyunculuk desen , yok öyle bişey ilk defa bir filme "kötü" sıfatı verdim ve gerçekten de kötüydü
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.