Hayatın Tuzu
Yazar: Ali ErcivanYönetmen Murat Düzgünoğlu ile yazar Ender Özkahraman’ın yaratıcı işbirliğinden ortaya çıkan Hayatın Tuzu, farklı farklı kafeslerinde farklı zincirlere bağlı olarak yaşamlarını sürdüren taşra insanlarını anlatıyor özünde. Tematik olarak benzerlikler taşıdığı söylenebilecek, misal, Yumurta filminin entelektüel tavrıyla da yaklaşmıyor meseleye; Tatil Kitabı’nın festival filmi biçemiyle de... Daha sahici ve daha Anadolulu bir ton yakalamaya, ayrıca bir mizah yazarının öyküleme becerilerini değerlendirmeye çalışıyor.
Sinemasal bir öğe haline getirmeyi başardıkları seyyar habercilik yan öyküsü sayesinde, Bitlis’te birkaç insanın umut ve umutsuzluklarını anlatan bu filmi, zamansız bir esere dönüştürüyor Düzgünoğlu ve Özkahraman. Hayatın Tuzu, basitçe Bitlis’te geçen küçük öyküler değil, evrensel karşılığı olan insanlık durumlarını perdeye yansıtıyor.
Kameranın arkasında deneyimli Ercan Özkan’ın desteğiyle, yönetmen Murat Düzgünoğlu bu ilk sinema filminde rüştünü ispat ediyor. Görsel açıdan titiz, sinema duygusu taşıyan bir film Hayatın Tuzu. Başarılı oyunculukları ve (belli ki Gustavo Santaolalla’nın etkisindeki) müzikleri de filmi yukarıya taşıyan unsurlar. Bütün bu meziyetleri sayesinde, sezonu kalburüstü bir yerli filmle açmış olmak bizi memnun ediyor.
Ancak Hayatın Tuzu’nun zaaflarını da gözardı etmemek gerek. Her şeyden önce, zayıf ve doğallıktan uzak kimi diyaloglar dikkati çekiyor. Oyuncuların başarılı aksanları, o karakterlerin öyle konuşmayacağı gerçeğini gizlemeye yetmiyor. Zaman zaman filme, karakterlere ve coğrafyaya bir gömlek fazla gelen sembolizm de bu soruna ekleniyor.
Abisi Şehsuvar kadar ete kemiğe büründürülemeyen Harun karakterinin, filme hizmet etmeyen anlatıcı konumu ise en çok dile getirilen sıkıntı zaten. Harun’un bizi bu öyküye dahil eden araç olduğu söylenebilir belki ama filmin özü, kahramanı olarak görülecek kadar derinine inilmiyor, kanımca. Filme girip çıkan yan karakterlerin bazılarının da yeterince işlenemediğini, işlevselleştirilemediğini eklemek istiyorum. Akıcı bir okumayı sekteye uğratan, zor bir kelime/cümle kullandıysam, kusuruma bakmayın artık.
Bütün arızalarına rağmen, neyse ki başarıları yabana atılamayacak bir film Hayatın Tuzu. Ele aldığı coğrafya sebebiyle seyircide oluşabilecek beklenti ya da önyargıların aksine, son derece insani öyküleri ve samimi duyguları anlatmanın peşinde filmin yaratıcıları. Ve bunları sevabıyla günahıyla seyirciye geçirmeyi de başarıyorlar.