Büşra
Yazar: Murat Tolga ŞenBüşra filmi bu yılın ve çeşitlilik açısından kısır yerli sinemanın ilginç örneklerinden biri... Daha önce de Tarkan, Kara Murat gibi yerli çizgi roman kahramanlarını, ya da Hüdaverdi gibi bant çizgi kahramanlarının sinema uyarlamalarını gördük ama süreli yayınlanan bir mizah dergisinde doğan 'Büşra' karakterinin sinemadaki bu politik macerası hoş ve zamanlaması ile de anlamlı bir sürpriz oldu.
Yeni sinema seyircisine 'Büşra' yı anlatabilmek biraz dertli aslında... Popüler kültür ittirmeleri yüzünden birkaç yıl önce okunmuş yazılmış şeyleri bile çabucak unuttuğumuz şu zamanlarda, sinemaya giden çoğu seyirci 'Büşra'nın çizgisel varlığından ya da anarşist çizgisinden bihaber! Daha fragmanları dönmeye başladığı anda, filmin iyice kamplaşmış olan toplum yapımız yüzünden ne muhafazakarlara ne de diğerlerine yaranamadığını ve yoğun bir eleştiri yağmuruna tutulduğunu üzülerek izliyordum. Bu anlamda filmin işi epey zor ama yapım ekibinin sinema yazan insanlara ulaşmaktaki gayreti sebebiyle 'Büşra', vizyonda geçireceği birkaç haftanın ardından daha doğru tahlil edilir bir film olacaktır.
Büşra, çizgiden sinemaya geçerken bazı deformasyonlara uğramış ve ciddileşerek politize olmuşsa da film hali ile çizgisel çılgınlığının ve marjinal olma çabasının ötesine geçip doğru bir fikrin savunuculuğunu yapıyor...
Filme yöneltilen en büyük eleştiri, dini ya da siyasal bir simge olan 'türban' üzerinden sömürü yapıldığı, ki 'Büşra'yı seyrettikten sonra bu fikrin özellikle değişeceğini ve filmin samimiyetinin izleyenlere geçeceğini düşünüyorum.
'Büşra'yı biraz da film olma yetileri ile ölçecek olursak, tüm kusurlarına rağmen hem gerekli hem de epey başarılı bir iş ortaya çıkmış... Yönetmen ve yardımcı senarist Alper Çağlar’ı da ilk uzun metraj denemesinden dolayı ayrıca tebrik etmek isterim. Çektiği filmi önemsediğini her halinden belli eder bir şekilde, bu defa hem iyi başlayan hem de finale doğru yorulmayan, giderek daha zengin bir izleme deneyimi sunan ve gerçekten özel bir final ile sonlanan bir 'ilk film' ile karşımıza çıkan bu 28 yaşındaki genç yönetmenin daha pek çok filmini izleyeceğiz gibi geliyor.
Ayrıca özellikle Yeşilçam sinemacılarının sıklıkla yaptığı önyargısal sallamaların yerine- ki bunların en ünlüsü 'diskoda kafa bulan ve kızları kandıran dansçı züppeler'dir, uzun ve doğru bir gözlemden geçirilmiş tespitlerle dolu bir film bu... Özellikle 'öteki'nin rutin hayatını ve özlemlerini, kızgınlıklarını anlama ve anlatmaktaki başarısı, görsel stilinin önüne geçecek kadar iyi... Türk sinemasının en büyük problemlerinden biri olan 'senaryo'yu da Bahadır Boysal ve Alper Çağlar’ın sıkı işbirliği ile aşılmış... Üstelik 'deli çizer' Bahadır Boysal’ın, filmde küçük de olsa bir rolü var! (Ondan temiz aile çocuğu oynamasını beklemeyin ama...)
Filmi izledikten sonra, 'Büşra' karakterini canlandıran Mine Kılıç’ın Türkiye’de bu rolü oynayabilecek tek kişi olduğunu düşündüm... Fiziksel benzerliğin yanı sıra, Bahadır Boysal’ın yıllarca çizdiği Büşra’nın tüm referanslarına sahip bir oyunculukla gerektiğinden daha fazlasını başarmış. Kast’ın geri kalanı da başta Tayanç Ayaydın olmak üzere filme inanmış bir performansla ellerinden geleni yapıyorlar...
Son sözlere sıra geldiğinde ise; 'Büşra' filminin sansasyon ya da polemik yaratmaktan öte bir derdi olduğunu ve tüm ekibin bu derdi anlatmaktan başka bir şeye odaklanmadığını gördüm. Ama bunu anlamak için bilet alıp sinemaya gitmek gerekli... Bu kadar 'kirli bilgi'ye maruz kalan bu film, kimseye yaranamadan, önyargı dağlarına toslayıp vizyondan ayrılmaz umarım.