Bahtı Kara
Yazar: Serdar KökçeoğluOyuncuları hazır bir senaryo ile yönlendirmeden tamamen özgür bırakan "doğaçlama" tekniğinin film üretim sürecindeki en ilginç ve tartışmalı tercihlerden biri olduğu söylenebilir. Bazı sinemacılar tarafından yedinci sanatın en büyük günahlarından biri olarak kabul ediliyor. Özellikle filmin kağıt üzerinde bittiğini savunan klasik ustaların bir çoğu için bu böyle. Hitchcock'un mesela sette asla ve asla önceden planlamadığı bir sahne çekmediği söylenir. Masa başındayken filmi yazan ve kafasında çeken sinemacı için set aşaması, rüyaları kayda dökmek gibidir.
Aslında genellikle sinemacılar sette serbest çağrışımlara sırtını dönmez; özellikle bizim gibi "son anın" mucizesine inanan bir toplumda galiba böyle. Fakat bilinçli olarak, bir tercih olarak beliren doğaçlama yöntemi ile bizim sinemacıların zamansızlıktan veya tembellikten senaryo kısmını sete, hatta çekime ertelemeleri durumunu karıştırmamak gerekiyor.
Epey zaman önce Bursa'da festivalde izleme imkanı bulduğumuz Bahtı Kara'nın en orijinal yönü bu doğaçlama 'kafası'. Sinemacılardan öğrendiğimiz ve acayip oyunculuklardan hissettiğimiz kadarıyla, ortada matematiksel formüllere göre yazılmış bir senaryo yok. Elbette karakterlerin kimyasına yön verecek bazı fiziksel notlar vardır tabii. Ama herhalde Türkiye'de üreten Amerikalı yönetmen Theron Patterson'ın senaryo desteği almak için bir yerlere gönderebileceği ciddi bir metinden söz edemeyiz.
Öncelikle sinemamız açısından farklı bir deneme olan Bahtı Kara'yı cesaretinden dolayı tebrik etmek gerekiyor galiba. Karakter odaklı bir filmde oyunculara haliyle epey iş düşüyor ve oyuncuların karakterlerini diyaloglar esnasında istedikleri yerlere götürebilmelerinin kolay olmadığı bir gerçek. Bu noktada galiba film tiyatro tekniklerinden faydalanıyor, fakat asla sinema duygusundan uzaklaşarak bir sahne çalışmasına dönüşmüyor. Zaman zaman diyalogların gürültücü, tutuk ve amaçsız olduğunu düşünebilirsiniz. Fakat her şeye rağmen bir karakterin ne yöne gideceğine şahit olmak, önceden planlanmamış bir yolculuğu izlemek anlamına geliyor ve bunun tadını çıkarmanızı tavsiye ederiz.
Bahtı Kara, dediğimiz gibi öncelikli olarak keyifli bir karakter incelemesi. Pek çoğumuzun akrabaları ve arkadaşları arasında benzerlerini yakalayabileceği, hatta yakınlık kurabileceği, iyilik düşünüp kötülük yapan bir kaybedeni; işini kaybettikten sonra çocuğunu sırtlayıp ayakları üzerinde duramayan, yakınlarının yanında bir sığıntı gibi yaşayan, yırtmaya çalışan ama çalıştıkça daha çok yırtan, yıkan Adnan'ı anlatıyor.
Adnan'ın traji komik yaşam tökezlemeleri zaman zaman trajik boyutunu yitiriyor ve düpedüz bir komediye dönüşüyor ve bu da filmin yüzeyselleşmesine neden oluyor. Filmin niyeti kadar türü üzerinde de uzun uzun düşünülmediğini hissediyorsunuz. Ama uzun uzun düşünülecek bir film değil bu, haliyle doğaçlama. Ve biraz meraklısına.