Hesabım
    Avrupalı
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    2,0
    Yetersiz
    Avrupalı

    Pürtelaş Avrupalı

    Yazar: Zafer İlbars

    Avrupa ile olan ilişkilerimiz, memleketimizin ezelden edebe sürecek sorunlarından biridir, malumunuz. Genel anlamda biraz da kendi kendimizin zorlamasıyla ortaya çıkmış "Türk'ün Türk'ten başka dostu yok" gibi klasik söylemler, Avrupa ile olan sorunlarımızı pekiştiren sözlerden biridir. Ciddiyetten uzak, duygusal ve heyecanlı bir tepkidir bu söz, ama konuya yönelik yaklaşımımızı da pekala özetler gibidir.

    Filmimiz bir Türk ailesi ile Yunan ailesi arasında yaşanan, yasa dışı ve duygusal ilişkiler ışığında Türkiye'nin Avrupalılık macerasını işliyor. Film boyunca adını Avrupalı olarak bildiğimiz kişinin, bir Türk kızı ile Yunan kızı arasında kalışını izliyoruz. Diğer yandan da Avrupalı karakterinin yaşadığı olaylar üzerinden Türkiye'nin ve Türk halkının sorunlarının ele alınışına şahit oluyoruz.

    Film politik düzlemde ciddi bir biçimde tartışılan Avrupalılık ve Avrupalılaşma sorununa gevşek bir mizah anlayışıyla yaklaşıyor. Filmin Avrupalılaşma konusunda ortaya attığı argümanlar son derece klişe, kopuk kopuk ve ilginçlikten uzak. Keşke filmin biraz daha farklı ve yeni bir şey söylemeye niyeti olsaydı! Bildiğimiz, hatta bilmekten sıkıldığımız fikirleri aynı yavanlıkta söylemekte ısrar etmeseydi.

    Filmin düzgün işlenmiş bir olay örgüsü yok. Hikaye basamaklı olarak ilerlemiyor. Türkiye'de doğup büyümüş, eğitimini Avrupa'da almış, kendini Avrupa'ya kabul ettirip orada parlamenter olmuş bir gencin karikatürize yaşamından parçalara ayrılmış görüntüler izliyoruz. Politik temalı bir film yapmak maalesef işi kurtarmıyor. Politik ve kültürel bir sorunu ele almaya çalışmak, filmin söyleyecek bir sözü olduğunu kanıtlamıyor.

    Zira filmin o söyleyecek sözü bize empoze etmesi için öncelikle sağlam bir senaryoya sahip olması ve iyi çekilmesi gerekiyor. Sözde Ermeni soykırımından, Amerikan emperyalizmine dek uzanan politik yelpaze; karton karakterlerle, mizahi klişelerle, orijinallikten uzak anlatımlarla bir yere kadar bile gitmiyor.

    Türkiye'nin tarih sahnesindeki yeri, başta Yunanistan olmak üzere komşularıyla olan ilişkileri, Amerika'nın dünya ve Türkiye ile olan ilişkilerine yönelik tutumu gibi birçok konu, tabansız bir şekilde anlatılıyor da anlatılıyor. Türkiye'de yer alan istihbarat örgütlerine dek uzanıyor filmin kolu. Ama o istihbarat örgütlerinin adamları, bir komedi filmi için bile inandırıcılıktan uzak şekilde tasarlanmış... Filmin tematik çapı geniş olunca heybesine dolduracağı birçok konu söz konusu oluyor tabii. Ama o heybenin altı delik olduğundan hiçbir şey yerinde kalamıyor. Filmi hazmedemiyorsunuz. Çünkü film hızlı bir şekilde lokmaları ağzına atıyor ama maalesef çiğnemeden yutuyor.

    Avrupa Birliği'ne hazır olup olmadığımız, Avrupa Birliği'nin bize hazır olup olmadığını anlatmaya çalışırken hem onların hatalarını, hem de bizim hatalarımızı işaret etmeyi düşünmek çok da boş bir hamle değil gibi gözüküyor. Ama bu konu biraz daha farklı ve şaşırtıcı bir biçimde ele alınsaydı keşke. Görünüşte söylenmesi zor gibi gelen cümleleri söylediğini de iddia edebilir film ama öyküye mizahi bir derinlik katamayınca bu gaye maalesef etkili olamıyor.

    Tüm filme hakim olan pürtelaş mizah, yerini filmin sonlarına doğru eğreti duran bir mesaj kaygısına terk ediyor. Bu kaygının somutlandığı sahnede sözde Ermeni soykırımından, Hrant Dink'e kadar uzanan güncel konular dile geliyor. Film, kendine dert ettiği şeyleri seyirciye anlatma çabasındayken, tam bu noktada işaret ettiklerini göstermenin ötesinde gözlere sokma pozisyonuna geliyor.

    Daha evvel bir Amerikalı'mız vardı, şimdi de nur topu gibi bir Avrupalı'mız oldu. Hayırlı olsun.

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top