kurgusu daha iyi olabilirdi ama çok güzel bir film. özellikle Selman karakterinin çocukluğu ve gençliğini oynayan çocuk oyuncuları çok başarılı buldum. büyüklerden çok daha iyi oyunculuk sergilemişler bence. onları burda ismen anmak ve tebrik etmek isterdim ama isimlerini bulamadım. bilen varsa buraya yazabilir mi acaba? ayrıca diğer oyunculara ve tabiki yönetmen Mesut Uçakan’a da tebrik ve teşekkürlerimi sunuyorum.. sinemada izleyin derim.
türkiye gibi bir yerde böyle filimlerin çekilmesi bile başarı... çünkü piyasa aykırı insanları el üstünde tutuyor... bunlar halka hitap ediyor kimse dönüp bakmıyor... yani demem o ki babam ve oğlum filminde birtane bile ezan sesi duyulmuyor ve içki içmeyen bir tane adam yok... abes
filmin konusu ilgi çekici bir yapım oldugunu gövsteriyor... yalnoız dilerim Mesut Uçakan bu filmde "Anne ya da Leyla"daki teknik/kurgu hatalarını tekrarlamaz...
gerçekten son zamanlarda seyretigim en güzel flim helal olsun çok akıcı çok anlamlı ve senaryo yönünden ve hayatta bakış açısından çok anlamlı ve manadar bir film olmuş artık bizde böyle güzel başarılarla çıtayı yüksetmek lazım tebrikler buarda muhakkak izleyin arkadaşlar pişman olmazsınız
yalnızca bir cemaat kanalına dizi olabilecek kalitede bir yapım... kısacası zamanınıza ve paranıza yazık. en az 20-25 sene önceki okul kıyafetlerine ilişkin bir alan çalışması yapıp yapımı gerçekçi kılmak gerekliliğini filan bir kenara bırakalım. senaristin görebildiğim kadarıyla gerçek amacıyla o zamanlar okullarda kız öğrencilerin pileli etek giyip giymediğini merak edip yapımı buna göre biçimlendirmek gerekliliğinin bağdaşmayacağını gördüm. görüntü ve ses kalitesi ile müziklerin banalliğini de geçelim. lakin selman’ın fakülte binasına girerken aklından geçirdiği düşüncelerde zamanımız buhranlarının sebeplerini ararken içinden geçirdiği 'kimdi tüm bunların sorumlusu?' sorusu esnasında gönderlerdeki bayrakların yarıya inik olması rastlantısının(!), üzerinde özellikle durulmaya değer. şimdi bu soru yönetmene sorulsa gayet pişkince 'ne alaka canım! tamamen tesadüf' yanıtını alacağımıza eminim. ama bir o kadar da ikinci kanalın (!) dilini bilen ve filmi izleyen malum çevrenin verilmek istenen mesajı almış olduğuna eminim. tabi benim gibi dikkatli birkaç gerçek izleyicinin de gözünden kaçmayacaktır. evet, anlaşıldığı kadarıyla yönetmene göre günümüz buhranlarının sorumlusu atatürk. bir yönetmenin siyasal düşüncesine ilişkin olarak bir itirazım olamaz. kabul, herkes atatürk’ün yapıp ettiklerini beğenmek zorunda da değil. sinema dilinde ideolojik bir anlatımla da kesinlikle bir alıp veremediğim yok. ama burada yapılana ilişkin olarak ciddi bir ahlakilik sorunu olduğu açık. filmde bu çevrenin sıkça başvurmayı pek sevdiği kaypaklık, takıyye aleni şekilde göze batıyor. yönetmen, iyi bir yönetmen olsaydı atatürk dönemine ilişkin gerçek düşüncelerini yansıttığı bir filmi, ama illa ki dürüst ve mertçe ortaya koyardı. biz de en azından bu hasletinden ötürü kendisini takdir ederdik. yönetmenin izleyicinin gırtlağından aşağı kendi siyasal ideolojisini tepmeye kalkışmasının sinema estetiği açısından yarattığı sakatlığa da zaten başında değindim. kısacası 'imam hatipte okuyan harbi çocuk olur, başka okuldakiler fasaryadır' şablonlaştırması, insanları iyiler, kötüler ve arada kalmış olanlar biçiminde kesin çizgilerle ayırması (kötüler de zaten illa ki hep gece klübünden çıkmayan, bütün kötü alışkanlıklara müptela tiplerdir), psikoloji ve psikiyatri bilimlerini yadsıyıp insanların tüm manevi sorunlarından kurtulmasının aslında dine dönmekle son derece kolay gerçekleşeceği (psikolog tiplemesindeki karikatürizasyonda pespayelik artık resmen diz boyu), 28 şubatla olan hesaplaşmanın 'tamamen masum dindar'a zulüm eden 'zalim iblisler' biçiminde gerçeklikle ne kadar örtüştüğü tartışmalı ve yine son derece banalce işlenen önermeler (her kapıdan geri çevriler başörtülü şehit annesi tiplemesi: gündelik basının bayağı demagojisinin sıradan bir örneği... türkiye’de örf ve adetlerimize göre başkasının bile olsa cenazeye giderken başını göstermelik de olsa örtmeyen bayan var mı???)... tüm bunlar bir yönetmen film yapmak yerine 'tebliğ' yapmaya koyulursa sinema adına ne kadar kötü örnekler çıkabileceğini iyice göstermiş. sayın yönetmen 26 ekim tarihli günaydın’a 'dindarlığımı öne çıkarttım, dışlandım' şeklinde bir beyanatta bulunmuş. allah kabul etsin, kimsenin diniyle, imanıyla alıp veremediğimiz yok. ama düpedüz kötü film yapıp da kabahati başkalarına yüklemek, hele bunu bir de 'din karşıtlığı', 'din düşmanlığı' yaftalarına sarıp bürümek, bir sanatçıya hiç ama hiç yakışmıyor. yönetmen festivallere çağrılmamasını elinde olmayan imanmetrenin sonuçlarına bağlayacağına yaptığı filmlere bir baksın. sayın izleyici, aman dikkat! uçaktan inip de hiç başka yer kalmamış gibi apronda namaz kılan çifti ayıplayanları 'din düşmanlığı' yapmakla suçlayan seviyesizlik sinemaya bari sıçramasın.
yönetmen,yeni birşeyler yapma hevesindeki bi insan.daha önceki filmleri çok daha güzeldi.ben kendisinden daha iyi senoryalar bekliyorum.bi konuyu,kişiyi anlatırken kullandığı dil çok basit olmuş.çok klişe betimlemeler var.insanın gözüne soka soka yaptığı vurgular çok basit.ben yinede basit amerikan sineması izleyeceğinize,bunun gibi farklı türk filmleri izleyin derim.
Izledim ve çok begendim.Zaten simdiye kadar Mesut Uçakanin izleyipte begenmedigim bir filmi olmadi.Farkli bir yönetmen alaninda tek ama hak etigi degeri bulamiyor imkanlaridaa kisitli, eger imkan ssaglansa daha harika isler çikarir eminim. Bu isi yapmaktaki amacinin söhret ve para kazanmak olmadigini herkes biliyor ve anliyor.Dile getirilemeyen bir takim seyleri göz önüne seriyor.Basarilarinin deevamini diliyorum.
Mesut Uçakan bence(de)çok usta bir yönetmen.Gerek İskilipli Atıf Hoca - Kelebekler Sonsuza Uçar filmi olsun gerekse Ölümsüz Karanfiller,Yalnız Değilsiniz vb. bunu gösteriyor.Buda bence çok güzel olur diye düşünüyorum.Filme ailecek gitmeyi düşünüyoruz...Selametle...
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.