Top Gun: Maverick - Beyazperde.com eleştirisi : Bana Öyle Bakma, Anlayacaklar

26 Temmuz 2019 olarak duyurulan vizyon tarihi pandemi nedeniyle 3 yıl ertelenen Top Gun için nihayet hasret bitti. 80’li yılların ikonik yapımı tam 36 yıl sonra şanına yakışır bir geri dönüş filmiyle hayranlarının karşısına çıktı. Abartılı tanıtım görüntüleri nedeniyle bir miktar çekimser yaklaştığımız Top Gun: Maverick standart bir Hollyood yapımının kat ve kat üzerinde bir seyir başarısıyla adeta ustalık eserine dönüşerek hepimizi bir kez daha kalbinden vurmayı başardı.

Filmi ustası Tony Scoot’tan devralan 74 doğumlu yönetmen Joseph Kosinski saygıda kusur etmemek bir yana neredeyse orijinalinden bile daha başarılı olmaya aday bir yeniden çevrime imza atmış. Yeniden çevrimlerin genellikle hayal kırıklığı olduğu, ilkini mumla arattığı ve sadık hayranlarını mutsuz ettiğini düşünecek olursak Top Gun Maverick belki de bu listesinin zirvesine bileğinin hakkıyla oturmayı hak ediyor. Yönetmen Kosinski’den söz açılmışken kendisinin 2011 Jeff Bridges’li Tron: Legacy (Tron Efsanesi) filmine de bayıldığımı söylemesem olmaz.

Marifet Uçakta Değil Pilotta

Gelelim filmimize, spoiler vermeden mümkün olduğunca heyecanı kaçırmadan, sürprizleri bozmadan neden bu filmi sinema perdesinde izlemeniz gerektiğini anlatmaya gayre edeceğim. Her şey den önce Top Gun Maverick’te gerçek F-18’LER, gerçek G kuvveti ve gerçek hız yer aldığı için kesinlikle IMAX izlenmesi gereken bir deneyim. Ancak şurada bir yanlış anlaşılma olmasın Maverick gücünü özellikle de Marvel Sinematik Evreninin fena halde suyunu çıkardığı görsel efektlerden değil insan gücünden alıyor. Filmde de söylendiği gibi teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin “Marifet uçakta değil, pilotta” sözünden hareketle taşını bir güzel gediğine oturtuyor. Kuru kuru bir nostalji sevdasıyla, insana dair unuttuğumuz güzel duygulara gönderme yaparak kalp atışlarını zirveye çıkarmanın yanında ısıtmayı da çok iyi başarıyor.

Büyümeyen Adam Sendromu Bu Ama Yaşlanıyorsunuz

Bir dönem adı Scientoloji tarikatıyla sık sık gündeme gelen, plasenta yeme haberleriyle bir kısım hayranları tarafından aforoz edilen, Hollywood’un kara listesine giren Tom Cruise her ne yiyip ne içiyorsa sonsuz gençliğin formülünü bulmuş gibi görünüyor. Neredeyse 36 yıl önceki fiziğine, hatta ondan daha iyisine sahip olan 59 yaşındaki aktör oyunculuğundaki mental olgunluk yaşının hakkını da vermesini biliyor.

Berlin’in Yerine Lady Gaga

Özetle Top Gun Maverick yalnızca haftanın en iyi blockbusteri değil son yıllarda görüp görebileceğiniz en iyi devam filmi… Kusursuza yakın yönetimi, muhteşem oyunculukları, göz alıcı uçuş sahneleri ve zekice yazılmış senaryosuyla ziyadesiyle salondan memnun ayrılacağınız hatta tıpkı ilk film gibi defalarca izlemek isteyeceğiniz bir başucu filminiz olacak. Benim için tek eksik Berlin’in ilk filmle özdeşleşen Take My Breath away şarkısını duyamamak oldu. Onun yerine sizi en romantik sahnede Lady Gaga’nın Hold My Hand’i karşılayacak. Bakalım siz nasıl bulacaksınız? İzleyip kendi kararınızı verin. Herkese iyi seyirler…