Hesabım
    Cinnet Gecesi
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    2,5
    Geçer
    Cinnet Gecesi

    Fırtınalı zamanlarda karartma geceleri...

    Yazar: Fırat Ataç

    Bu haftanın şok festivali Cinnet Gecesi (The Incident), daha önce U2, The White Stripes, Kyle Minogue gibi isimlerin kliplerini çekmiş olan Alexandre Courtès'in ilk uzun metrajı. Fransa, Belçika, Amerika ortak yapımı filmin İngilizce olması dışında Amerikan korku filmi işlenişine yakın durduğu herhangi bir yer yok. Son dönemlerde rüştünü ispatlayan Fransız Extreme Horror filmlerinin arasına dahil edilmesi daha doğru olan The Incident, bütün olarak ele alındığında Avrupa mahsülü olduğunu oldukça net belli ediyor ki bu son dönem korku sineması tercihlerimiz açısından olumlu bir referans.

    Amatör bir rock grubuna mensup üç arkadaşın maddi durumlarının hiç de iyi olmadığını bize hissettirerek açılıyor film. Çareyi şehir merkezinin uzağında konuşlanmış, akli dengesi yerinde olmayan hastaların yattığı bir hastanede aşçılık yapmakta bulan üçlü, bu depresif ve tehlikeli mekanda cep harçlıklarını çıkarma peşindeler. Günler birbirine benzer şekilde geçerken rutini bozan şey ise bir doğa olayı oluyor. Güçlü bir fırtına sonrasında akıl hastanesinin elektirikleri kesilince işler kontrolden çıkıyor ve bu karartma gecesi akli dengesi yerinde olmayan hastaların kuşatmasına dönüşüyor.

    The Incident'in ilk yarım saatlik ve görece daha iyi olan bölümünde karakterlerle haşır neşir oluyor, gelen belanın gerilimini hissediyoruz. Oldukça ağır tempoda ilerleyen ve psikolojik gerilim türüne yakın duran kısmın sonuna geldiğimizde ise önce sert bir kurtuluş mücadelesi sonra kaçak oynayan bir işkence pornosu karşılıyor bizi. Filmin kendi türünün içerisindeki bu alt türler arasındaki yarımşar saatlik geçişleri ciddi zaafları da beraberinde getiriyor. İşin ilginci bu zaafların genel olarak senaryo üzerinde etkili olması. Hikayedeki kopukluklar, çok daha verimli kullanılması gereken karakterlerin sırra kadem basması ve bu karakterlerin motivasyonlarındaki belirsizlikler hikaye açısından kafası karışık bir işle başbaşa bırakıyor bizi. Neyse ki yönetmen koltuğundaki Alexandre Courtes kriz yönetimde oldukça başarılı. Karanlık, gölgeler ve az sayıda kullanılan ışığın neden olduğu göz yanılmalarına oynayarak klostrofobi duygusunu besleyen Courtes, bundan sonraki filmlerini merakla bekleyeceğimiz bir yönetmen portresi çiziyor.

    Bu tip filmlerin hemen hemen hepsinde gördüğümüz mantıksız hareketler silsilesinin The Incident'a fazla uğramadığını da belirtmemiz gerek. Hikayenin 1989'da geçtiğini belirterek başlayan filmin bu hareketiyle cep telefonlarını devre dışı bırakması '' cep telefonu burada çekmiyor!'' saçmalığını bir kez daha duymamanın verdiği anlatılmaz hazzı veriyor mesela. Bunun dışında karakterler hiçbir zaman aptalca şeyler yapmıyor, genelde bir arada kalıyor, ellerinden savunma aletlerini eksik etmiyorlar. Beklenmedik gelişmeler karşısında dahi belli bir plan dahilinde hareket etmeyi başaran bu grubun bir telefon bulabilmesi ve o telefonun kesik olmayıp onları polisle konuşma şansına eriştirmesi bile fark yaratan unsurlardan. Yine de karşımızdaki dört başı mamur bir film değil ve bu gibi durumlarda gerekirse ordunun bile el koyabileceği bir işe ''en erken bir saat sonra oradayız'' diyebilen bir polis teşkilatı da filmde yerini almış.

    Bir parantez de kurgu masasındaki Baxter'a açmak lazım. Yazının başında belirttiğim Yeni Fransız Extreme Horror dalgasının bütün temsilcilerinin kurgudaki bir numaralı tercihi olan Baxter, kendisiyle çalışanların tanımlamasıyla 'ilham verici' işler çıkarmaya devam ediyor. Materyali yavaşlatan ve ufak da olsa sarkmalara neden olan anlara karşı acımasızlığıyla nam salan kurgucunun, içlerinde Alexandre Aja, Pascal Laugier, Xavier Gens, Alexandre Bustillo ve Julien Maury gibi isimlerin bulunduğu yaratıcı genç yönetmenlere değer kazandırdığı kesin. The Incident, genelde eserin orijinal sonuna beğenimiz artsın diye DVD ekstralarına konulan alternatif sonlara benzeyen finaliyle 'bu ne şimdi?' dedirtse de bir ilk film olarak umut verici. Seri üretim bir korku filmi değil Avrupa duyarlılığı istiyorsanız tercih edilebilir.

    firat_atac@hotmail.com

    firatatac.tumblr.com

    twitter: firatatac

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top