3 Harfliler: Marid
Yazar: Ali ErcivanKorku filmleri seyirci çekiyor, para getiriyor inancı hala sağlam. Olmaması için de bir sebep yok. Son dönemde Paranormal Activity gibi filmler, çok az masrafla büyük kar elde edilebileceğini de kanıtladı. Orta ölçekli bir yapımcı için, az para harcayarak korku filmi yapmak mantıklı bir strateji. 3 Harfliler: Marid bu bakış açısıyla kotarılmış belli ki. Ama seyirciye biraz daha özenli, biraz daha orijinal işler sunmak gerek. Sadece elde edilecek kara bakmak, uzun vadede seyirciyi kaçıran bir hamle olabilir.
Çıkış noktası "Bizde bir korku filmi nasıl tutar?" olunca, ortaya çıkan formül hep aynı. Cinler, birkaç Kur'an alıntısı, muskalar, Japon filmlerindeki gibi saçları yüzüne dökülen esmer kız çocuğu, Exorcist'tekine benzer bir din adamı... Sanırım hepimiz kabul ederiz ki, yamalı bohça... "Peki bunu nasıl ucuza getiririz?" Filmin yüzde doksanı tek bir evde geçsin. Henüz yeni tamamlanmış, reklama ihtiyacı olan bir siteden sponsorluk alınsın. Sadece beş karakter. Oyuncuların hiçbiri yıldız değil ama tanıdık yüzler. Seyirciyi zıplatmak için de görüntü ve ses efektleri. En kolayı... Ama bütçe düştükçe, o efektlerin kalitesi de düşüp basit montaj oyunlarına dönüşüyor. Mor bir blur efektiyle korkmamız bekleniyor hatta yer yer.
3 Harfliler, ite kaka uzun metraj haline getirilmiş bir film. 80 dakika civarında. O da kahramanın evde uzuuun uzun muska aradığı sahneler ve benzerleriyle... Hazırlık 60 dakika sürüyor. Cinin gelip herkesi öldürmesi 15 dakika. The Fourth Kind gibi filmler araya giren video röportajı fikrini vermiş. Mevzuyu toparlamak için de sona bir ilahiyatçıdan bilgiler... Bilgi mi hurafe mi, orası zaten ayrı bir konu. Halkın cehaletini kaşıyalım, orada da ekmek var.
Cinle karşı karşıya kalındığında senaryoyu ilerletecek bir çözüm bulunamıyorsa, bu filmi izlemek için sebebimiz ne? Korkutucu, ürkütücü tek bir anı yok zaten karşımızdaki işin. Muska, zemzem suyu, hiçbir şey durduramıyorsa cini; Kuran'ı da elinden düşürdüğün an her şey bitiyorsa, bu cinlerden iyi korku filmi yapmak için malzeme çıkmıyor demek ki... Ya da bu işe yeltenenlerin hiçbiri gerekli özeni göstermiyor. Yeterince kafa yormuyor. Senaryoya, prodüksiyona veya rejiye... Aksine ikna olacağımız bir örnek yapıldı da ben mi kaçırdım acaba?
Ama işte, sadece ilk haftasonunda 22 bin küsür seyirci, yapımcıyı kurtaracak bir gişenin elde edileceğini gösteriyor herhalde. Kazanılan para daha özenli işlere mi dönecek? Benim pek ümidim yok.