Sinemada bir "halk kahramanı" yaratmak kolay iş değildir ama başarıldığı takdirde geniş izleyici kitleleri bu karakterleri ve öykülerini istisnasız sever. Bunun, Rocky'den Recep İvedik'e kadar çok örneğine rastlamak mümkün. Kule Soygunu (Tower Heist)'nda Ben Stiller tarafından canlandırılan Josh Kovacs karakterinden çıkarılmak istenen de tam olarak bu. Bir tür asri zamanlar Robin Hood'u. Halkın içinden biri ve halkın çıkarlarını her daim kendi üstünde tutan biri.
Kovacs, New York'un en büyük plazalarından birinde idareci olarak hizmet veriyor. Gökdelende yaşayan ve çalışan herkesi tanıyor, hepsinin sorun ve ihtiyaçlarını gözetiyor. Ancak filmin başlarında biraz saf bir adam Kovacs. Yıllardır bu binada yaşayan, gözü kapalı güvendiği, hatta dost zannettiği bir iş adamının aslında düzenbazın teki olduğunu ve binanın çalışanları dahil çok sayıda kişiyi dolandırdığını göremiyor mesela. Ve FBI söz konusu iş adamının tüm maddi varlıklarını dondurunca, binada çalışan kat görevlililerinin tüm emeklilik fonları da uçup gidiyor. Kimisi bu yüzden intihara bile kalkışıyor.
Üst üste yaşadığı darbelerle köşeye sıkışan Kovacs de radikal bir çözüm üretiyor. İş adamının süitinde bir yerlerde saklı olduğuna inandığı kasayı bulup kendilerinden çalınanı geri almak! İşte bu noktada, soygun filmi şablonuna giriyor film. Bir ekip oluşturuluyor. Gözlem yapılıyor. Plan hazırlanıyor. Teçhizat tedarik ediliyor. Ve fırsat kollanıyor. Ancak izlediğimiz ekip, bundan daha amatör olamaz herhalde. Tecrübeli bir hırsız olduğu varsayımıyla ekibe dahil edilen Slide (Eddie Murphy) bile hayatında en fazla balkon soymuş.
Dolayısıyla aksiliklerle örülmüş bir soygun komedisi olmayı vaat ediyor Kule Soygunu. Fakat ilginçtir ki ekibin kendi içindeki anlaşmazlıklarını bir kenara bırakırsak, her şey planlandığı gibi yürüyor filmde. Bu sıradan insanların bir gökdelen soymaya karar vermeleri zaten son derece zorlama bir fikir. Hadi bunu kabullendik. Ama tutuklu durumdaki iş adamının mahkeme tarihini değiştirip bunu hem avukatlara hem de FBI'a yutturabileceği kadar nasıl mükemmel işleyebiliyor planları? Mahkeme tarihi Şükran Günü'ne alınıyor ve herkes yutuyor bu tezgahı, kimse de demiyor ki Şükran Günü'nde mahkeme mi olur...
Verdiğim sadece en bariz örnek. Yoksa Kule Soygunu'nda mantık hataları gırla gidiyor. Deneyimli senaristler Ted Griffin ve Jeff Nathanson, bu filmin sırf eğlenceli olmaktan yırtacağını düşünmüşler belli ki. Bir de Ben Stiller'ın gayretkeş halk kahramanı portresinden... Küçük çaplı bir eğlencelik için haksız da sayılmazlar belki. Stiller ve Murphy dışında, Casey Affleck, Michael Peña, Tea Leoni, Alan Alda, Gabourey Sidibe, Matthew Broderick gibi isimlerden oluşan etkileyici oyuncu kadrosuna rağmen, sabun köpüğü olmaktan daha fazla iddiası yok çünkü karşımızdaki filmin.
Yine de güncel ekonomik koşulları öyküsüne organik bir şekilde bağlayabilen böyle bir soygun filminin, biraz daha fazlasını hedeflemesini ve başarabilmesini dilerdik. Daha mantıklı bir senaryoyla ciddiye alınacak bir popüler sinema ürünü bile olabilirmiş... Olmamış.
Twitter: aliercivan