Senaryosunu, Kırgız asıllı Sovyet edebiyatçı Cengiz (Çıňğız) Aytmatov'un aynı isimli romanından (1963) uyarlayarak Ali Özgentürk'ün yazdığı ve yönetmen koltuğunda da Atıf Yılmaz'ın oturduğu “Selvi Boylum Al Yazmalım”, Türk sinemasının "Yeşilçam" dönemindeki klasikleri arasında yer alan romantik bir drama olarak geliyor karşımıza...
Gelin isterseniz, yapımcılığını Arif Keskiner üstlenirken özgün müziğini Cahit Berkay'ın bestelediği ve vizyona girdiği ilk yıl; genç bir sinemasever olarak Ankara'daki sinema salonlarından birinde izlediğimiz bu unutulmaz filme biraz daha yakından bakalım...
***
Asya'nın (Türkan Şoray); anası (Nurhan Nur), babası ve kardeşi ile yaşadığı köyde bulunan evleri, yapılmakta olan barajın suları altında kalacağı için kamulaştırılarak yıkılmak istenilmektedir...
Asya bu fikre, şehre yerleşme fırsatı olarak görmesi sebebiyle sıcak bakarken anası ise; şiddetle karşı koymakta ve üstelik de kızını, baraj inşaatında çalışan erkeklerden sakınmaya çalışmaktadır...
Ki bunlardan birisi de; "al yazması" içindeki "selvi boylu" Asya'ya görür görmez çarpılan "İstanbullu" lakaplı İlyas'tır (Kadir İnanır)...
Ancak aynı Asya'nın anne tarafından akrabaları da olan bir başka taliplisi de bulunmaktadır...
***
Derken...
Kum taşıdığı "Aldırma Gönül" isimli kamyonu "arkadaşına" tutkuyla bağlı olan İlyas, Asya ile evlenmeye karar verir...
Bu kararına işyerindeki büyüklerinden Hoca (İhsan Yüce) destek vererek Asya'ya sahip çıkarken; diğer şoförlerden Can'ın da (Cengiz Sezici) verdiği gaz ile İlyas'tan hoşlanmakta olan muhasebeci Dilek (Hülya Tuğlu) fena halde bozulmuştur...
***
Uzatmayalım...
Asya ile İlyas, Asya'nın ailesinden kimseciklerin katılmadığı, şirketin lokantasında düzenlenen bir düğün ile dünya evine girerler...
Elbette resmi değil ama Medeni Kanuna göre hiçbir geçerliliği olmayan bir imam nikahı ile...
Artık İlyas'ın kamyonun adı da "Al Yazmalım" olarak değişmiştir...
***
Çok geçmez...
Oğulları Samet'e hamile kalan Asya köyde doğum yapıyorken; kamyonu ile şirketi için sevkiyat yapmakta olan İlyas, yolcularında birinin Cemşit (Ahmet Mekin) olduğu yolda kalmış bir münibüse yardımcı olur...
Halatla yapılan bu minibüsü yakındaki bir benzinliğe çekme işini gören Can durumu; şirket yetkililerine gammazlayınca İlyas, şoförlükten alınarak bakım servisine verilir...
Bunun üzerine yemeden içmeden kesilince İlyas, Hoca'nın da önerisi ile işyerindeki müdür ile konuşmaya gider...
Bu da erkekliğine yediremediği için öfkelenerek aniden tepki gösteren İlyas'ın, karısı ile oğlunu terk ederek Dilek'in evine yerleşmesiyle neticelenecektir...
Bu ilişkiyi, Can'dan öğrenmesinin ardından gerçekleri kendi gözleri ile de gören Asya, oğlunu da alarak evini terk ediverir...
Böylelikle şimdi de, bir kamyonetin arka kasasında oturmakta olan Cemşit ile Asya ve oğlu Samet'in yolları da kesişecektir...
Dakika 45...
Geride sizleri; çekimleri, Ceyhan Nehri üzerindeki Aslantaş Barajı - Hidroelektrik Santrali'nin şantiyesinde yapılan ve 2010 yılında pırıl pırıl bir kopyası ile yeniden gösterime sokulan bu filmin 45 dakikalık bir bölümü daha bekliyor olacak...
Keyifli seyirler,