En yararlı eleştirilerEn yenilerEn çok eleştiri yazmış üyelerEn çok takip edilen üyeler
Filtrele:
Hepsi
NEÇİRVAN
Takipçi
87 değerlendirmeler
Takip Et!
5,0
10 Ocak 2021 tarihinde eklendi
Kürt halkının çektiği sosyolojik ekonomik ve kültürel sıkıntılarını en ama en doğal haliyle gözler önüne seren bir başyapıt. Yılmaz Güney e saygılarla.
gercekçi bir senaryo ve gercek oyunculuk. filmi anlatmak o kadar zor ki. Doğulu die hitap edilen egitimsizleri anlamak bu filmle kolaylasıor bence. mutlaka izlenmeli.
Düşünüyorum da Yılmaz Güney’i gibi herşeyiyle kendisini beyazperdeye adamış bir insanı erken kaybetmeseydik şu an ne de üst düzeyde filmler izleyecektik. Yol-Sürü-Umut-Duvar filmlerini izlediğim zaman ciddi manada bir emek ve emek almış ürünler görüyorum. Bazıları olayı siyasi boyutta irdeliyor bunu anlamıyorum. Sanatı ve hele de sanatın en yaygını olan beyazperdeyi bu şekilde lütfen değerlendirmeyin.
Yılmaz Güney yaşasaydı, Oscarı alan ilk Türk olurdu. Güneydoğu sorunu budur işte. Yılmaz Güney sorunun kaynağını bu film ile gözler önüne sermiş ve çözümü büyüklere, ANGaradakilere bırakmıştır. Tarık Akanın inşaattaki konuşması ise işin özüdür. Sİyasette kimseden hayır görmemişlerdir. Şİmdi kalkıp sığ bir düşünceyle film Kürtlerin hayatını anlatıyor diyemeyiz. Bu yollardan güneydoğu ve doğuda yaşayan binlerce insan geçti. O yüzden film bana göre çok sağlamdır. 10/10
iddia ediyorum Yılmaz Güney yaşasaydı, Oscarı alan ilk Türk olurdu Bir başyapıt. Klasikleşmiş bir film. Yılmaz Güney, Zeki Ökten ve Tarık Akan. daha ne diyelim
"Sürü" , "Yol" ve "Duvar" filmlerini izlemeyen ne sinemamızı ne bu ülke gerçeğini tam anlamıyla kavrayamaz eğer çeşitli acılar yaşamamışsa."Yılmaz Güney" gerçek bir efsane sinema için bu ülkede
Yılmaz Güney'in bence en iyi filmidir. Tarık Akan, Tuncel Kurtiz ve Yaman Okay'ın oyunculukları takdire şayandır. Sürü; bir aşireti, bir ikiliyi, bir sürüyü ve daha birçok şeyi anlatır. Aşiretler arası çatışmalar, kişiler arası hesaplaşmalar, insan-doğa, insan-insan, insan-toplum ilişkileri dramatik bir kuruluşun içine yerleştirilen malzemenin salt bir kısmını oluşturur. Filmin tümü ise temelde ekonomik zorlamalarla çağ dışı kalmış bir toplumun, ezilen kişilerin ve doğan çatışmaların çok geniş bir panoramasını sergilemektedir. Film dönemin Türkiye sorunlarını birer birer öyle taşlamıştır ki bu olay örgüsü içinde bu eleştirilerin hiçbiri sırıtmamış aksine olay örgüsünü zenginleştirmiştir. Filmde Tarık Akan'ın imgesel sevgi anlatımı bile filmi izlemek için sebeptir. Sanatsa sanat, edebilikse edebilik, eleştiriyse eleştiri, halksa halk... özetle filmde yok yoktur. İzleyin, izletin bu filme puan yetmez
Sürü filmi hala güncelliğini koruyor.Çünkü bu ülkede hala feodal değerler etkin bir şekilde varlığını sürdürüyor.Kan davaları,töre cinayetleri feodal yapının kırılamadağı bölgelerimizde hala var... Filme bu güncel gerçeğin çerçevesinden yaklaştığımızda öncelikle gerçeğin labirentlerinden süzülmüş toplumsal bir panorama görüyoruz.Aşiret düzeninin çarklarında ezilen insanları bütün çıplaklığıyla ortaya koyan film, bununla yetinmeyip bizleri ’şehir gerçeğiyle’ de yüzleştiriyor.Tren yol aldıkça bir çok şeyin kırılmaya başladığını,ama yozlaşma sürecinin kırsaldan kente taşındığını görüyoruz.Sorunlar sarmalı içerisinde patlamaya hazır insanlar,toplumsal cinnet ortamının ana unsurları olarak karşımızda duruyor.Şehrin caddelerinde güpegündüz insanlar öldürülüyor.Toplum bir hayli politize olmuş.12 Eylüle giden yolun sosyolojik unsurlarını da filmde yakalamak mümkün.Film topluma adeta bir ayna tutuyor. Yılmaz Güney çok önemli bir mizansen yakalamış ve bu etkin mizansen içerisinde bir aşiret reisini(Hamo)canlandıran Tuncel Kurtiz,her yeni kuşak oyuncusunun dikkatle izlemesi gereken bir oyuncu.Ülkesinde hak ettiği değeri göremese de o ülkesinin sınırlarını aşmış çok önemli bir aktör.Tarık Akan ise oyunculuğunda yetkinlik dönemine belki de bu filmle ulaşıyor.Aşiret düzeninde yıpranmaya mahkum edilmiş sevgisi,Berivan ölünceye kadar bütün sıcaklığıyla sürüyor.Melike Demirağ,Yaman Okay hepsi de oyunculuklarının ne denli üst düzeyde olduğunu kanıtlıyorlar.Senaryo usta yönetmen Zeki Ökten’in ellerinde hayat bulurken,Zülfü Livaneli de müzikleriyle filmi bir hayli zenginleştiriyor. Son olarak birkaç söz de Yılmaz Güney için söylemek isterim.Konu o olunca ister istemez tartışmalar yoğunlaşıyor ve onun sanatçı kimliğinden çok politik kimliği ön plana çıkiyor.Ama unutmayalım ki o herşeyden önce bir sanatçı.O dönemin toplumsal atmosferinden beslenmiş ve sanatını da toplumsal gerçekçi bir zemine inşa etmiş.O dönem muallakta kalan birçok şeyin şimdi sağduyuyla tekrar değerlendirilmesi gerekiyor.Bunu yaparken de Sezarın hakkını Sezara vermekten de çekinmemeliyiz.Türk sineması içinde bulunduğu çıkmazdan kurtulmak istiyorsa,insanlarımızın usta yönetmenlerine daha da sıkı sarılması gerekiyor.Yılmaz Güneyler,Yavuz Turgullar,Ömer Kavurlar,Tunç Başaranlar kolayına yetişmiyor bu ülkede.İlerlemenin yolu öncelikle sanata sahip çıkmaktan geçiyor...
işte herkezin kolay kolay yapamayacıgı bir film bence türkiye gerçekleri ,,,,keşke hayatta olsaydı da uyuyan türk insanlarına bu gerçekleri başka filmlerlede de gösterebilseydi Yılmaz Güney :))
Abartılmış bir film. Amaç saf gerçeklerse, belgesel izlenir. Bu kadar dram, bir filme göre bile fazla... Film öncelikle keyif için izlenir ve bu filmde sinema keyfi namına "hiç bir şey" yok.
Türkiye'nin gerçeklerini öyle bir zamanda film konusu yapmak gerçekten büyük cesaret.Yılmaz Güney'den başkası da bunu yapamazdı zaten.Filmde tren sahnesinde yolcunun"Suçun ne"sorusuna mahkumun verdiği"Türkü söylemek"cevabı Türkiye'nin o zamanki durumunu çok iyi anlatıyor.Çok baba bir oyuncu kadrosu var zaten.Melike Demirağ'ın ses sanatçısı olduğunu zannederdim ama film boyunca hiç konuşmadan belki de en iyi performansı o sergiliyor.Filmn eksikleri var ama o zamanın şartlarıyla böyle bir film çekmek gerçekten büyük bir başarı.Türkiye,Yılmaz Güney'in kıymetini hiç bir zaman bilemedi.O özgürce film çekebilseydi kim bilir ne baş yapıtlara imza atardı?
yılmaz güney gibi bi sinema adamımız olduğu için çok büyük kıvanç ve onur duymamız gerekirken bizim ülkemiz onun yapıtlarını yasaklıyor onun gelecek nesillere ulaşmasını engelliyor (80ler dönemi için soluyorum) onun gibi bir yönetmeni sanattan soğutmak ve sanata yeni ürünler 'verememesi' için hapse atıyor ama 'yılmaz' güney abimiz ismi gibi yılmıyor ve herşeye rağmen bu muhteşem filmi çıkarıyor ortaya..... alkışlanılası bir durum gerçekten hemde ayakta.....
kürtlerin hayatını değil,,insanlarımızın cehaletini,sınıf ayrımını,yaşam mücadelesini,nankörlükleri,riyakarlıkları kısacası hayatın ta kendisini anlatan bir türk filmidir bu.çünkü bu coğrafyadaki insanları anlatıyor tüm gerçekçiliğiyle.sürü ve yol filmini herkes izlemelidir.
henüz birkaçgün önce izleme fırsatını buldum.Yılmaz Güney gözümde gittikçe daha da devleşiyor.1978 için gerçekten de bir başyapıt.Dönemin siyasal durumunu,toplumsal gerçekliklerle bağdaştırarak mükemmel bir biçimde dile getirmiş.Her saniyesinde duygu ve özlem vardı bence.
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.