Hesabım
    İki Genç Kız
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,0
    Ortalama
    İki Genç Kız

    Avrupai Gömlek

    Yazar: Ali Ercivan

    Kutluğ Ataman, Karanlık Sular ile Amerikan Sinema Akademisi'nin arşivine giren ilk Türk olduğunda, Türk sineması derin bir uyku hali içindeydi. Aradan geçen yıllar boyunca sinemamız biraz olsun silkinip kendine geldi ama o, Lola + Bilidikid dışında bir sinema filmi yapmadı bu süre boyunca. Yurtdışında ve yabancı ortaklarla çektiği bu film de Türkiye'de yarattığı rahatsızlık duygusu ile denk bir izleyici rakamına ulaşamadı ne yazık ki.

    Son yıllarda yaptığı video çalışmalarıyla, tüm dünya bienallerinde kendine isim yapan Ataman, kurduğu yapım şirketi Yalan Dünya aracılığıyla yeniden aktif sinema yaşamına döndü. Bu dönem, Perihan Mağden'in çok satmış kitabı İki Genç Kızın Romanı'ndan bir uyarlama ile başlıyor. Ve yönetmenin dijital teknolojiyle son yıllardaki yakınlığının izlerini taşıyor.

    Kutluğ Ataman'ın esas amacı bir gençlik filmi yapmak olduğundan, romanda yer alan cinayetler filme yansımamış. Bu yerinde karar, filmin çok daha ayakları yere basan ve gerçekçi bir işe dönüşmesini sağlamış. İstanbul şehrinin farklı kültürel ve ekonomik cephelerinden gelen bu iki genç kızın öyküsü, hali hazırda sokaklarda karşımıza çıkan gençlik durumlarının bir tasvirine dönüşüyor. İki farklı dünyanın kesişip birbirlerini etkilemesinin öyküsü, basitçe bir gençlik filmi olmaktan öte, toplumsal gerçekçi bir yapım olarak vücut buluyor.

    Ataman'ın kamera, kurgu ve müzik kullanımı, filmin Türk sinemasının bir gömlek üstünde durmasının da en temel sebepleri. Dogma akımı sonrası bağımsız sinemayı ve kimi Avrupalı yönetmenleri etkilemiş bir üslubun Türk sinemasındaki en sahici karşılığı İki Genç Kız. İçeriğiyle tamamen örtüşen biçimi ve üslubuyla olduğu kadar, karakterlere yaklaşımıyla da özellikle Lukas Moodysson'un Daima Lilya'sını (Lilja 4-Ever) anımsatıyor ister istemez. İlk If İstanbul'da gösterilmiş Fransız filmi Düz Beni'den (Baise Moi) ziyade Daima Lilya tarzı bir noktada duruyor olması da zaten çok şeyi anlatıyor.

    Bunun lezbiyenlik temalı bir film olacağını bekleyenleri yanıltır şekilde, 2 Genç Kız bu anlamda da etiketler üzerinden gitmiyor. İki karakter arasında kurulan dostluk, başlangıçta bu yönde imalar içeriyor; aynı şekilde, Behiye'nin Handan'ın annesi Leman'a yaklaşımında da cinsel bir elektrik hissetmek mümkün. Ama Ataman, sırf kendisinden bu anlamda daha keskin işler bekleyen bir kesimi memnun etmek adına, aktivist bir tavırla filmini cinsel etiketlere kurban etmiyor. Ve belki doğrudan eşcinsellik üzerine bir öykü anlatmadan ama bize sevdirdiği karakterlerin pekala eşcinsel olabileceklerini ve bunun bizleri bağlayacak bir etiket olmadığını hissettirerek, belki izleyicinin eşcinselliğe karşı içsel bir savunma mekanizması geliştirmeye ihtiyaç duymasına da fırsat tanımıyor.

    Bu yüzden de, eşcinselliği gündelik hayatın ve karakterlerinin bir detayı olarak sunup; toplumun cinsel yönelimlere yaklaşımını pozitif yönde etkileyecek, dolayısıyla da Türkiye'deki eşcinsel sivil toplum hareketlerine çok daha fazla fayda sağlayacak bir yaklaşımı, gözümüze sokmadan geliştiriyor. Bırakın Türk sinemasını, dünya sinemasında da (olası) lezbiyenleri saplantılı psikopatlar olarak tasvir etmeyen ender filmlerden biri 2 Genç Kız.

    Başroldeki iki yeni yüzün, özellikle de Behiye'yi canlandıran Feride Çetin'in, son derece başarılı performansları da filmi sürükleyen bir unsur. Ataman'ın, fiziksel karşıtlıklarından dişiliklerine kadar ustalıkla kullandığı her iki oyuncusundan da çok doğal performanslar aldığını söylemek gerek.

    Ama her ne kadar Ataman ortaya çıkan sonuçtan çok memnun olduğunu söylese de, Hülya Avşar'ın aynı doğallığı veremediği de bir gerçek. "Star" olmadan önce iyi bir sinema oyuncusu olan Avşar'ın son filmlerinde görülüyor ki, kendisinin artık doğal ve rol yaptığını hissettirmeyen bir performans vermesi mümkün değil; o yetiyi kaybetmiş. Kendi personasının bu denli farkında olması da kuşkusuz buna sebep. Evet, bu filmde rol almayı kabul etmiş olması bile onun için takdire şayan bir adım. Ve Ataman'ın onun imajını ters yüz edişi yüzeyde keyifli bir fikir. Fakar Hülya Avşar rol yaptığını maalesef fazlasıyla hissettiriyor. Bu da filmin tüm o doğal elemanları arasında sırıtıyor.

    2 Genç Kız'a bakıp da onu bir Türk filmiymiş gibi hissetmemek, Türk sinemasının üzerinde bir yerde durduğunu düşünmek, üzerine kafa yorulması gereken bir tepki. Esas sorun sanırım şu: alında Türk sinemasının kendisini içine sıkıştırdığı dar kalıpları kırması ve her Türk filminin bize bu hissi verebilmesi lazım ki bir noktada dönüp arkamıza bakalım ve "Türk sineması gelişti" diyebilelim. 2 Genç Kız, Türk sinemasının ulaşması gereken düzeye şimdiden varmış bir film. Belki de Kutluğ Ataman gerçekten de Türk sinemasında bir öncü; tıpkı kendisini gördüğü gibi.

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top