Beyazperde
Hesabım
Ortalama puan
3,8
243 Puanlama
Türev hakkında görüşlerin ?
5
2 Eleştiri
4
25 Eleştiri
3
8 Eleştiri
2
11 Eleştiri
1
0 Eleştiri
0
2 Eleştiri
Sırala
Filtrele:
Hepsi
filmi türkmez ta izledim(bu türkmaxtan allah razı olsun bütün filmleri seyrettim:))izlememin sebebi tabikide altın portakal alması o kdr muhteşem diildi film altın portakal alıcak kadar ama o kdr kötü bir filmde diildi ama gerçekleri anlattığı için hoşuma gitti gerçekler acıdır ve acı şeyler bnm herzaman hoşuma gitmiştir ve en önemlisi filmi izlerken sıkılmadım o da var ben işte böyle filmler istiyorum kardeşim ya milyon dolarlar harcanmış filme filmde tık yok bağımsız daha güzel özgür birşeyler seyredebiliyorum hep böyle ol türk sineması;)
Geçen gün tesadüfen evde ses olsun diye açtığım televizyonda ,öylesine bakarken konunun beni içine çekmesiyle izlediğim film.Altın portakal aldığını bilmeden amatör kamerayla çekilmiş diye izleyip başından kalkamamıştım.Ben çok beğendim özellikle konusunu.Teknik olarak bu kadar yalın bir film bence anca bu kadar sürükleyici olurdu.Ben çok beğendim.
Aklımı kurcalayan şey ; ilgi çekici olmayan bir kadın neden evleneceği insanı denemek ister'Talipleri kapıda sırada mı beklemektedir'Türev filmindeki gibi bir oyunu daha güzel görünüşlü (çotur değil çıtır :))) bir kadın yapmak istese daha anlaşılabilir bir durum.Beste Bereket’in oyunculuğu harika...
muhteşem!
10 puan.film o kadar gerçekçi karakterler o kadar hayattan ki sinir oldum bazı sahnelerde gerildim yer yer üzüldüm.içindeydim filmin.bi insan hayatını nasıl rezil eder?:işte böyle
mutlaka izleyin.hele süreyyanın filmin başında kendini tanıtırken:babmın torpiliyle işe girdim,rahatım falan demesi çok doğaldı gerçi öyle baba parası yiyenler bu kadar raat mı bilmioyurm ama çok sevdim ya.
10 puan.film o kadar gerçekçi karakterler o kadar hayattan ki sinir oldum bazı sahnelerde gerildim yer yer üzüldüm.içindeydim filmin.bi insan hayatını nasıl rezil eder?:işte böyle
mutlaka izleyin.hele süreyyanın filmin başında kendini tanıtırken:babmın torpiliyle işe girdim,rahatım falan demesi çok doğaldı gerçi öyle baba parası yiyenler bu kadar raat mı bilmioyurm ama çok sevdim ya.
filmi izledim beğenmedim,ama sonra düşündüm:kameranın bazı sahnelerde sabitlenememesi,doğaçlama yaparken zorlanmaları,üçlü yüzleşmenin gerçekleştiği anda tamamen gerçek olduğunu düşündüğüm mahalle sakinlerinin feryatlar’’kardeşim dağ başımı burası’’;)))evet şimdi kararımı verdim tek bir dijital kamera ve belki de bütçesiz harikalar yaratılmış.filmdeki dört karekterde çok iyi.ama favorim kerim;))izleyin eğer biraz tat almayı biliyorsanız seveceksiniz bu filmi.
Gerçek hayatı,erkek-kadın ilişkisini yani günümüz insanları sinemaya aktarmışlar,bence iyi,ama o kadar,kamera çok kötüydü...sallanıp duruyordu
Bazen imkansızlıklar ve kısıtlı koşullardır insanın güzel şeyler yaratmasına ilham veren şey.
Yılmaz Erdoğan'ın her geçen gün mesleki anlamda geriye düşmesinin, sürekli üreten bir beyni olduğu halde bazen kendini öne çıkarabilmek adına, bazen kendi lüks içindeki yaşamıyle yapmak istedikleri çeliştiğinden ve işin daha da kötüsü, onun bu iş ve özel yaşamının çatışmasına müdahale etmemesinden ya da edememesinden kaynaklanan bir ışık eksikliğinin yapıtlarındaki varlığı tam da bu yüzden. Belki de imkanlarının çok geniş olmasından kaynaklanıyor bu. Çünkü bereket de pekala kuraklığa yol açabiliyor bazen...
Ulaş İnaç ise taze ve imkansızlık temelli bir yönetmen. Bir dijital kamera ile yapabileceğinin en iyisini yapmış. Antalya Altın Portakal Film Festivali'ne artık ciddi bir tiksinti ile bakıyor olmama rağmen "Türev" ve Beste Bereket hakkında verdikleri kararların çok Doğru olduğu kanısındayım.
Kadıköy Halk Eğitim Merkezi'nde bir dönem devam ettiğim tiyatro kursundaki ilk derslerimizden biriydi:"En iyi rol yapanlar, hiç rol yapmayanlardır." Düşünün, işiniz rol yapmak, ortada bir senaryo var (ki ben bu filmin büyük bir çoğunluğunun doğaçlama yeteneğinden oluştuğuna inanmak istiyorum) ve ne kadar az rol yaparsanız o kadar başarılı oluyorsunuz. Tuhaf değil mi? Ama çok doğru.
"Türev" tüm oyunculukların göz kamaştırdığı dijital bir zaferidir Türk Sinemasının. Tek dileğim ise Ulaş İnaç'ın bu amatör (ya da hadi "ilk" diyelim) heyecanını ve yeteneğini kaybetmemesi. Yoksa, ikinci bir "Organize İşler" kaldıracak halimiz yok açıkçası.
Güzel bir film.Ben özellikle Tuğra Kaftancıoğlu'na hasta oldum. Böylesine soğuk ve bodoslama bir sempatiklik olamaz. O'nun dışında tüm diğer oyunculuklar da (zaten topu topu üç kişi) Harika...
Yılmaz Erdoğan'ın her geçen gün mesleki anlamda geriye düşmesinin, sürekli üreten bir beyni olduğu halde bazen kendini öne çıkarabilmek adına, bazen kendi lüks içindeki yaşamıyle yapmak istedikleri çeliştiğinden ve işin daha da kötüsü, onun bu iş ve özel yaşamının çatışmasına müdahale etmemesinden ya da edememesinden kaynaklanan bir ışık eksikliğinin yapıtlarındaki varlığı tam da bu yüzden. Belki de imkanlarının çok geniş olmasından kaynaklanıyor bu. Çünkü bereket de pekala kuraklığa yol açabiliyor bazen...
Ulaş İnaç ise taze ve imkansızlık temelli bir yönetmen. Bir dijital kamera ile yapabileceğinin en iyisini yapmış. Antalya Altın Portakal Film Festivali'ne artık ciddi bir tiksinti ile bakıyor olmama rağmen "Türev" ve Beste Bereket hakkında verdikleri kararların çok Doğru olduğu kanısındayım.
Kadıköy Halk Eğitim Merkezi'nde bir dönem devam ettiğim tiyatro kursundaki ilk derslerimizden biriydi:"En iyi rol yapanlar, hiç rol yapmayanlardır." Düşünün, işiniz rol yapmak, ortada bir senaryo var (ki ben bu filmin büyük bir çoğunluğunun doğaçlama yeteneğinden oluştuğuna inanmak istiyorum) ve ne kadar az rol yaparsanız o kadar başarılı oluyorsunuz. Tuhaf değil mi? Ama çok doğru.
"Türev" tüm oyunculukların göz kamaştırdığı dijital bir zaferidir Türk Sinemasının. Tek dileğim ise Ulaş İnaç'ın bu amatör (ya da hadi "ilk" diyelim) heyecanını ve yeteneğini kaybetmemesi. Yoksa, ikinci bir "Organize İşler" kaldıracak halimiz yok açıkçası.
Güzel bir film.Ben özellikle Tuğra Kaftancıoğlu'na hasta oldum. Böylesine soğuk ve bodoslama bir sempatiklik olamaz. O'nun dışında tüm diğer oyunculuklar da (zaten topu topu üç kişi) Harika...
ödül falan alınca meraktan izledim ama ödül alıcak kadar iyi bir film değil bence.
bu film için söylenecek çok şey var.dışarıdan;filtresiz ses alımı,seçilen doğal mekanlar,video kamerası izlenimini veren kamera görüntüleri,zoomlar,çekimler vs. filmin başlıca eksileri yönetmenin ve set ekibinin de çok amatör olduğunu herhangi bir kişide kolayca anlar bu filmin aldığı ödülleri bu kadar güzel türk filmi varken hak etmediğini düşünüyorum.oyuncular ama iyiydi.boş vakti olanlar ve sabırlı olanlar için belki iyi bir alternatif olabilir.saygılar
son yıllardaki en iyi türk filmlerinden biri olduğunu düşünüyorum. sebebine gelince ilk olarak çekimler çok hoşuma gitti ve en önemlisi de film lars von trier in sinemayı tanımlarken kullandığı bir sözde ki gibi insanı ayakkabısının içine kaçan bir çakıl tanesi gibi rahatsız ediyordu. bunda da sinematografik özelliklerin, oyuncuların başarısının vesenaryonun oldukça etkili olduğunu düşünüyorum. aldığı ödülleride bence tamamiyle hakediyor...
Kim ne derse desin,ister film kopukluklarla dolu desin isterse çekim teknikleri açısından yetersiz...Ben filmi beğendim... Amatör ruhla çekilmesi,kameranın bi türlü sabit olamaması hatta oyuncuların çoğu zaman rahatsız edici yapaylıkları bile filmi eğlenerek,gülerek we bazende hayrete düşerek izlememi engellemedi.Bilmiyorum nedir bunu sağlayan,belki altın portakal almış olması baştan beni çok etkiledi...Ancak bence türk sinemasına ait değişik,özgün içerik we tarzı olan izlenesi bi film...
beklentim olmadan izledim filmi eleştirmeden yargılamadan, bi kere bu türk filmlerinin sonu iyi biter olayı bende festival filmleriyle yok oldu, eğlendim hemde çok, müstehcen, bi samimi, amatör ruhlu, kesik kesik olması beni deli dumur etti aslında ama... doyurmadı, aç bıraktı ve bi baktım film bitmiş.....
gerçeğin kurgusunu alıp filme yansıtmışlar bence..ve benim hoşuma gitti.
şahsi ilişkimde dahil tüm karşı cins ilişkilerini birebir gerçek tadında anlatan altın portakalı hakketmiş bir film
gerçekle yüzleşebilecek kadar büyüdünüz mü?
gerçekle yüzleşebilecek kadar büyüdünüz mü?
Türk Sineması’nda bie eşine daha rastlayamayacağınız bir yapım...Muhtemelen, bu filmi yaratanlar da, bu filmin buralara geleceğini düşünmemişlerdir.Eğer öyle olsaydı daha derli toplu bir yapım çıkardı karşımıza.Yine de büyük bir başarı...7/10
- En son Beyazperde eleştirileri
- En İyi Filmler
- Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler