Kariyerinde "başyapıt" seviyesinde eserler bulunan pek sevdiğimiz Luc Besson, son yıllarda nicelik olarak tatmin edici ancak nitelik olarak ne yazık ki aynı şeyi söyleyemeyeceğimiz işlere imza attı. Son filmi "Lucy"de başrol Johansson başta olmak üzere üst düzey bir kadro kurmuş yine. En bilinen imzalarından olan çekim tekniklerini ilk saniyeden itibaren eksiksiz görüyorsunuz. Film kendini izleten, ancak akıllarda çok da yer etmeyecek türden. İnsanın beyninin % 100'ü kullanabilmesi durumu uzun yıllardır bilim çevrelerinde de tartışılan bir konu. Burada da bu konunun bilim-kurgu penceresinden yorumuna şahit oluyorsunuz. Finale doğru tempo biraz artsa da, hikaye akışı, karakterler, senaryo, oyunculuk ve daha pek çok temel unsur olarak baktığımızda, "Lucy"nin yeterli seviyede olmadığını düşünüyorum. Yolculuk sırasında izlersiniz ya vakit geçirmelik bir şeyler, o seviyeden pek de öteye gidemiyor. Aslında derin sularda yüzme çabası yok değil. Ancak oluşturduğu altyapı yeterince sağlam değil. İnsanın, hayatın, evrenin gizemleri. Neden varız? Ne amaçla yaşıyoruz? Nereden geldik, nereye gidiyoruz? Bunlar gerçekten öyle eften püften sorular değil. Film bir yandan bu soruları omuzlarına alıp taşımaya çalışıyor. Ancak basit diyebileceğimiz bir aksiyon filmi bu ve bahsettiğimiz yük omuzlarına ağır geliyor.