Senaryosunu Rafe Lee Judkins, Art Marcum ile Matt Holloway'in, büyük çoğunlukla ergen bir kitleye hitap eden aynı isimli Sony PlayStation video oyun serisinden uyarlayarak yazdıkları ve yönetmen koltuğunda da Ruben Fleischer'in oturduğu “Uncharted”; aksiyon dozu yüksek bir macera filmi olarak geliyor karşımıza...
Gelin isterseniz, 120 milyon dolarlık bütçesinin de sağladığı rahatlık sayesinde, Almanya Berlin yakınlarındaki Babelsberg Stüdyoları ile İspanya'nın Alicante ,Valencia, Barselona ve Madrid gibi değişik kentlerinde; üst seviyedeki yeşil perde ve görsel efekt teknolojileri ile zorluk derecesi yüksek hareketli sahnelerinde, işinin profesyoneli dublör oyuncuların başarıyla kullanılarak çekildiğini açıkça gördüğümüz bu filme biraz daha yakından bakalım...
15 yıl önce Boston'da; on yaşındaki küçük Nathan "Nate" Drake (Tiernan Jones) ve ağabeyi Sam (Rudy Pankow), birlikte gizlice Coğrafi Keşifler sergisinin bulunduğu bir binaya tırmanarak penceresinden girerler...
İngiliz kaşif Sir Francis Drake'in soyundan geldiğini ileriye süren bu iki birader, tam çalmaya yeltendikleri İspanyol Ferdinand Magellan'ın haritasının önünde dururlarken güvenlik görevlilerce enseleniverirler...
Bunun kendisinin üçüncü vukuatı olması nedeniyle bir kilisenin bakım yurdunda kalan çocuklardan Sam'i polis tutuklamak istemektedir...
Ancak hapsedilmeyi kabullenemeyen Sam, boynunda kolye gibi taşıdığı; "Büyük şeylerin küçük başlangıçları vardır" anlamını taşıyan Latince "Sic parvis magna" yazılı yüzüğü kardeşi Nate'a vererek kayıplara karışır...
Günümüzde (barmenlik eğitimini, Londra'daki bir restoran ve otel kompleksinden oluşan "Chiltern Firehouse" da alan Tom Holland'ın canlandırdığı) Nate, New York'taki bir barda, barmen olarak çalışmaktadır...
Gece vardiyasında, varlıklı müşterilerden Zoe'nin (Alana Boden) kolundaki bilekliği; sigarasını çakmağı ile yakma numarasıyla çaktırmadan yürüterek cebine indiren Nate'in becerisi, diğer müşteri Victor "Sully" Sullivan'ın (Mark Wahlberg) dikkatli gözlerinden kaçmaz ve kendisine dünyayı gezip dolaşacağı bir iş teklif eder...
Nate bu teklifi anında reddetse de, cebindeki bilekliği kartviziti ile değiştiren Sully'nin ofisini; kapının önündeki görevlinin (Jonathan Failla) belindeki kemerine takılı anahtarları çarpmak suretiyle fark ettirmeden ziyaret etmek istese de, kendisini beklemekte olan Sully'i karşısında bulur...
Üstelik ilk kez 15 yıl önce Boston'da gördüğü Ferdinand Magellan'ın orijinal haritası da aynı mekandadır...
Ve iki yıl öncesine kadar ağabeyi Sam ile "Magellan ve birisi kaptan diğer on yedi kişiden" oluşan mürettebatının kayıp hazinesinin peşinden koşuşturan Sully; şimdi de Nate'i yanına alarak, maddi değerinin yaklaşık 4 ile 6 milyar dolar arasında değiştiğini tahmin ettiği bu altınların peşinde iz takip etmeyi düşünmektedir...
Bu sefer biraz ayak sürüse de Nate, hem para kazanmak ve hem de kardeşine yeniden kavuşabilmek umuduyla Sully'e "evet" demek zorunda kalır...
İkilinin ilk icraatları da, İspanyol Rönesans Sanatı ve o yüzyıla ait eserleri içeren bir koleksiyonun sunulacağı bir müzayededeki; on sekizlerin altınları sakladıkları odanın kapısını açabilen anahtarlardan biri olma özelliğine de haiz olan "Kardeşlik Haçı" diye tanımlanan nadide parçayı ele geçirmektir...
Anahtarlardan diğeri ise, söylediğine göre Sully'nin koleksiyonundadır zaten...
Gerçi öyle olmadığını Barselona'da öğreneceğiz...
Çünkü anahtar gerçekte Chloe Frazer'dadır (Sophia Ali)...
Şimdi yapılması gereken; Nate, Augustine isimli müzayede binasının elektriklerini keserken Sully'nin de ikinci anahtarı yürütmesidir...
Yalnız müzayedeye, vakti zamanında Magellan'ın bu seferi atalarınca finanse edilen ve o yüzden de kayıp altınların aslında kendisine ait olduğunu iddia eden Santiago Moncada'da (Antonio Banderas) gelmiş ve Nate ile Sully o yüzden, ellerini çabuk tutmak zorundadırlar...
Yoksa ikinci anahtar, parasını ödeyerek satın alan Santiago'nun olacaktır...
Fakat 16. yüzyılda Barselona'da el yapımı olarak imal edilmiş olan anahtar ve altının peşinde olan sadece Nate, Sully ve Santiago olmayıp bu listeye, Santiago adına görev yapan Jo Braddock'ın da (Tati Gabrielle) eklenmesi gerekmektedir...
Derken...
Müzayede de sıra anahtarın satışına gelir...
Ama Braddock'ın peşine taktığı adamları İskoç (Steven Waddington) ve Hugo'nun (Pingi Moli) engellemesi sebebiyle Nate elektriği kesemese de, istemeden yarattığı bir karmaşa esnasında Sully, anahtarı bir şekilde alır...
Ellerinde, iki anahtara ek olarak Magellan'ın kaptanının günlüğü de bulunan Nate ile Sully, hazinenin saklı olduğu Barselona'ya uçarlar...
Ve orada, kendilerindeki anahtarı da el çabukluğuyla araklayarak kaçsa da uzlaşması gerektiğini fark eden Chloe ile buluşurlar...
Elbette Santiago ve Braddock'da işin peşini bırakmamışlardır...
Tabii Santiago'nun tek derdi anahtarlar değildir...
Servetini oğluna miras bırakmak yerine bağışlama işlemlerini başlatmış olan babası Armando Moncada'da (Manuel de Blas) bir başka problemdir Santiago için...
Dakika 40...
Geride sizleri, şu ana kadar sıraladığımız karakterlerin; birbiriyle ters köşe sürpriz ilişkiler de içeren hazineye tek başına el koyma yarışına girecekleri 76 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...
Bitirmeden, Covid - 19 pandemisinin de nihayete ermekte olduğu önümüzdeki günlerde; bir koy iki al biçimindeki, 278 milyon dolarlık gişe hasılatını gören Sony Productions'ın bir devam filmine de imza atma olasılığının bulunduğunu tahayyül ettiğimizi de belirtmiş olalım...
Keyifli seyirler,