Hesabım
    Rec 4: Kıyamet Gecesi
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    1,5
    Kötü
    Rec 4: Kıyamet Gecesi

    Kayıt bitti!

    Yazar: Fırat Ataç

    Jaume Balagueró-Paco Plaza ikilisi, 2007 senesinde çektikleri [Rec] ile örnekleri yavaş yavaş azalmakta olan, niteliği zaten yerlerde sürünen buluntu filmlere Amerika dışından kallavi bir hayat öpücüğü kondurdular. Yalnızca türün içine 'bulaşıcı hastalık' ya da zombi salgını' enjekte ederek değil, tek mekan seçiminde yaptıkları enfes tercih ve bu tercihin getirilerinin kontrolünü sağlamalarıyla da filmin değerini arttırdılar. Korku sinemasının son döneminde, türün adına ihanet edercesine hakim olmaya başlayan 'korkunç olamama' durumunu [Rec] ile alaya aldılar, 78 dakikalık terörü iliklerimize kadar hissettirdiler.

    Yine ikili olarak kotardıkları [Rec]²'de çok benzer bir materyalin iki farklı grup üzerinden ilerleyen akışına davet ettiler bizi. İnsanların başına musallat olan derde kattıkları ruhani boyutla serinin türüne daha önce görülmemiş bir çeşitlilik kazandırdılar, şeytani bir varlığı zombi salgınının sebebi olarak gösterdiler. [Rec]² çok sağlam bir devam filmiydi ama her şey burada bitmeliydi.

    Jaume Balagueró ve Paco Plaza, dışarıdan bakıldığında oldukça ilginç bir fikirmiş gibi görünen 'üçüncü ve dördüncü filmleri solo olarak çekme' kararlarını açıkladıklarında aklımıza ilk gelen soru filmlerin nasıl olacağı değildi. 'Şu hayatta tadında bırakılan bir şey göremeyecek miyiz?' basit anlamında bir soru da değildi aslında, alenen bir isyandı.

    Tahminlerimizde yanılmadık ve Paco Plaza'nın solosu [REC]³: Génesis'te 'yaratılan evren nasıl darmaduman edilir'in dersini aldık. Başarılı serilerin onlarca sene sonrasında çekilen, ana karakterlerin hiç birini içinde barındırmayan bir 'doğrudan DVD'ye' mahsülüydü sanki film. Hikayeyi tazelemek için parodiye imza atmaktan başka bir yol bulamadığına inandığım Plaza, buluntu olma halini terkediyor, giriş sekansı dışında geleneksel sinemaya dönüş yapıyor, lakin beceremiyordu.

    [REC] 4: Apocalipsis'in de buluntu filme yüz vermeyeceğini bildiğimizden kısıtlı seviyede tuttuğumuz umutlarımızı ayakta tutan ise Balagueró'ydu. Kariyer olarak Plaza ile karşılaştırılamayacak olması bir kenara, bundan önceki son uzun metrajı Mientras duermes'in ayakları fazlasıyla yere basan Hitchcock'vari gerilimi bizler için önemli bir referanstı.

    İkinci filmin bittiği yerde başlayan [REC] 4, bir grup askerin, o ünlü binada kısılıp kalan Angela'yı kurtarmasıyla açılıyor. Gözlerini karantina bölgesi olarak kullanılan bir gemide açan Angela, buradaki laboratuvarda işlerin kontrolden çıkmasıyla kendini yine 'maceranın ana kahramanı' olarak buluyor. Ona eşlik eden karakterlerin ise hikayeye olumlu anlamda hiç bir katkısı yok.

    İkinci filmdeki demonik unsurları görmezden gelen Balagueró, tamamen bulaşıcı hastalık üzerinden yürüyor bu sefer. Bu seçimi konusunda onu yargılamak bize düşmememekle birlikte, başarılı tek devam filminin [Rec] evrenine kattığı olumlu ayrıntıları hiçe sayıyor. Öncülünün son anlarında Angela'yı ele geçirilmiş ve dış dünyayla bağlantı için sabırsızlık gösteren haliyle hatırlayan seyirci, bu harika finalin 'günü kurtarmak için' olduğunu düşünmeye başlayabilir.

    Görmezden gelme hali filmin bütününe sirayet etmiş durumda. Süre gelen şeyleri taze tutmak için tercih edilen son şey olması gereken tarz değişikliği [REC] 4'ün de ölüm fermanı aynı zamanda. Kullanılan sallantılı kamera orjinaline yakında durmaya çalışmanın bir getirisi mi yoksa teknik bir başarısızlık örneği mi belli değil. Zombilerin saldırı sürecini daha korkunç göstermeye çalışan hızlandırılmış çekimler ve fenalık getiren yakın planlar 'üçüncü filmin yönetmenliğine şükür dedirtiyor.

    Bir sene içerisinde onlarca örneğine rastladığımız, seri üretim zombi filmlerinden hiç bir artısı olmayan [REC] 4, içinde geçtiği geminin klostrofobik koridorları sayesinde arada sırada kendini bulsa da kimliğini kaybetmiş bir kere. Balagueró'nun Angela üzerinden bir Ripley yaratma çabası da 'kimseye güvenme' mottosu sayesinde burnumuza gelen The Thing kokuları da filmi kurtarmaya yetmiyor.

    Son iki filmle özellikle ikinci filmi inkar eden, özel olan yaratıların uzatıldıkça değersizleştiğini bizlere ispatlayan  Balagueró ve Plaza, ellerinden geleni ardlarına koymamalarına rağmen tek bir şeyi değiştiremiyorlar: İlk iki [Rec], buluntu film sevmeyenlerin dahi üzerinde 'bu başka bir şeydi' diyerek birleşebileceği güzel işlerdi.

    firatatac@hotmail.com / firatatac.com

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top