Hesabım
    Mikrofon
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,0
    Ortalama
    Mikrofon
    Yazar: Murat Tolga Şen

    Mısır sineması hakkında çok şey bildiğimi söyleyemem. Genel yapısı itibariyle Türk ve Hint sinemasından etkiler taşıyan, şarkılı sözlü melodramlar üreten, yine de diğer Arap ülkeleriyle karşılaştırıldığında oldukça yetkin ve sözü geçen bir sinema olduğunu biliyorum sadece... Açıkçası Mikrofon (Microphone), Türkiye vizyonunun en yoğun haftalarından birinde gösterime girmeyi başarmasıyla olduğu kadar, işlediği konusuyla da dikkatimi çekti.

    Mısırlı sinemacı Ahmad Abdalla tarafından çekilen film ülkemizde ilk kez 30. İstanbul Film Festivali'nde izleyici karşısına çıktı ve belki de ülkenin içinde bulunduğu sosyal değişim hareketine olan ilgi sebebiyle Altın Lale'yi kazanmayı başardı. Aslında biraz da bunun yüzü suyu hürmetine vizyonda gösterim şansı elde ettiğini söyleyebilirim sanırım. Filmin şaşırtıcı başarısı, devrimin kıvılcımlarının atıldığı ilk yer olarak sokağı ve sokaktan beslenen Arap hip hop kültürünü göstermesinden kaynaklanıyor. Toplumlar değişmek istiyor ve yüzlerce yıllık gelenek yanına statükoyu da alarak buna direniyor. O zaman devreye silahlardan önce, belki de onlardan daha güçlü bir şey giriyor: rap, yani kelimelerden şarjörlere sahip bir ağır makineli etkisine sahip vurucu müzik... Üstelik sokak müziği, etnisite ayırd etmeden herkesi kucaklayabiliyor, yani bir halk ordusu yaratmak için muhteşem bir araç...

    Rap müzğini ve ait olduğu hip hop kültürünü seviyorum. Paragöz şarkıcıların ağlak ucuz aşk şarkılarını dinlemektense, söyleyecek sözü olan ama ağızları kapatılan gençlerin derdini dinlemeyi yeğliyorum. Ülkemiz bu açıdan oldukça yol aldı ve rap yeraltından çoktan çıktı diyebilirim. Sagopa Kajmer, Mozole Mirach, Kolera, Ayben, Pit10, İlker Uncuoğlu ve daha niceleri... Fakat hip hop artık, bir tek doğduğu West Coast (Kaliforniya), East Coast (New York) ya da İstanbul'u değil, Kahire'nin ya da İskenderiye'nin dinamiğini de etkilemekte...

    Ahmad Abdalla da bunun farkında olarak şimdiye kadar alışık olmadığımız bir protesto filmi çekmeyi başarmış, hem de Mısırlı bir sinemacı olarak! Bunu yaparken de farklı bir tarz denemiş. Öncelikle 120 dakikalık filmde, bir belgesele rahatlıkla yetecek kadar malzeme var. Bunları kendi kurguladığı, Amerika'dan gelen ve Mısır'daki hip hop kültürünü keşfetmeye çalışan, biraz da gönül ağrısı çeken Khaled'in hikayesine yedirince ortaya yarı drama, yarı belgesel bir yapım çıkmış... Açıkçası benim ilgimi çeken işin belge kısmı oldu. İskenderiye'nin İstanbul'a benzerliğine mi, yoksa oradaki rapçilerle bizim çocukların söylediklerinin neredeyse aynı şeyi işaret etmesine mi şaşırayım bilemedim doğrusu... Sadece işin müzik kısmıyla sınırlı kalmayan Mikrofon, sokağın diğer gücü olan graffiti'ye de odaklanıyor ve çok iyi yapıyor.

    Mikrofon, yıllar önce izleyip çok sevdiğimiz bir Fatih Akın belgeseli olan "İstanbul Hatırası: Köprüyü Geçmek (Crossing the bridge - the sound of Istanbul)" ile çok fazla ortak nokta taşıyor ama onun etkisine ve başarısına ulaşabildiğini söyleyemem. Fatih Akın İstanbul'un ruhunu çok iyi yakaladığı ve bunu müthiş bir şekilde görselleştirebildiği için belge değeri çok daha yüksek bir iş çıkartmayı başarmıştı. Bu anlamda Ahmad Abdalla'nın İskenderiye'den yeterince faydalanamadığını düşünüyorum.

    Filmin ilgi çekici bir başka özelliği de bir fotoğraf makinesi (Canon Eos 7D) ile çekilmiş ilk uzun metrajlı sinema eseri olması... Başlarda video çeken fotoğraf makinelerine lüzumsuz bir oyuncak gözüyle bakanlar bile artık -özellikle kısa film konusunda- bunun bir "devrim" olduğunu kabul ediyorlar. Ben de bu konuda çok tutucu olduğumu söyleyemem. 35mm'nin yerinin ayrı olduğunu düşünmekle birlikte yeni sinemacılara imkan tanıyan dijitalleşmeyi de destekliyorum.

    Film bittikten sonra İstanbul'un sokaklarına dağıldığımızda, yaşadığımız bu muhteşem şehrin potansiyelini farkedip, sokakları ve sokağın dilini çekecek bir Türk yönetmeni özlediğimi farkettim. Neredeyse aynı kalıptan çekilen sıkıcı festival filmlerini de hareketlendirmek için iyi bir fırsat aslında bu... Bakalım kime kısmet olacak?

    Twitter: murattolga / murattolga@gmail.com

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top