Çatışma sahneleriyle savaşın ölümcül ve yakıcı yönünü hissettirip hem ürkütecek hem de hayran bıraktıracak kadar gerçekçi bir yapım. Oscar ödülünü alamaması büyük bir ayıp ve kayıp. Şunu da itiraf etmek gerekiyor ki Amerika, vahşi emperyalist politikalarla dolu tarihini ne yapıp edip güzel bir şekilde cilalıyor ve tüm dünyaya çok güzel empoze edebiliyor 9/10
Steven Spielberg’ün yaklaşık 20 yıl önce çektiği bu savaş filminin çok başarılı olduğunu söylememe gerek yok herhalde. Savaşın ortasında bulunan bir bölüğün içindeki askerlerden birkaçının, bütün kardeşleri ölen Er Ryan’ı eve götürme çabalarını konu alıyor bu film kısaca. Ve her ne kadar filmin kusursuz olmadığını düşünsem de, ortaya gerçekten de başarılı bir sonuç çıktığını düşünüyorum.
Ne diyebilirim ki bu film hakkında? Oyunculuklar mükemmel. Matt Damon, Tom Sizemore ve özellikle de Tom Hanks, bu filmde döktürmüş. Spielberg’ün kamerası, savaşın ne kadar şiddetli ve acımasız bir yer olduğunu bütün çıplaklığıyla göstermiş ve seyirciyi etkilemeyi başarmış. Muhteşem çekilmiş savaş sahneleri ve akıcı süresiyle Er Ryan’ı Kurtarmak, gerçekten de görülmesi gerek bir film kısaca. Filmle ilgili ufak tefek birkaç sorunum olsa da genel anlamda, bu film çekilmiş en iyi savaş filmlerinden birisi. Hatta şu ana kadar çekilmiş en iyi savaş filmi benim gözümde. Eğer hala izlemediyseniz, izlemenizi kesinlikle tavsiye ederim.
2. Dünya savaşı filmleri arasında en fazla bütçeyle yapılan film ve bunu gerçekten hissettiriyor. Ara ara sıksa da izlediğim en iyi savaş filmlerinden biri. Özellikle filmin 30 dakikalık Normandiya çıkarması sahnesi çok etkileyiciydi. Kesinlikle izlenmesi gereken bir yapım. Nokta
çok iyi bir film olduğu tartışmasız..savaş sahneleri muhteşem ..ama söz konusu olan amerikan askerleriyse,özellikle son yıllarda ırak ta yaptıkları ortadayken filme ve kahramanlarına bir yakınlık hissedemiyorum ..
Film savaş sahnesiyle hız alıyor ve izleyicileri ekrana kilitlemeyi başarıyor. Filmin başındaki ve sonlarına doğru savaş sahneleri muazzamdı. Çekin açıları, gerçeğe yakın anlatım büyüleyiciydi. Bir savaş sahnesinin bu kadar gerçeğe yakın anlatıldığı başka bir film çok nadir yapılır bana göre. Yönetmen Spielberg'i göstermiş olduğu yönetimden dolayı kutluyorum. Filmde eleştiri getirilecek, şurası olmamış, şurası çok kötü yapılmış diyebileceğim hiçbir sahne görmedim. Film gayet akıcı ve keyifliydi. Bir savaş filminde ölen insanları izlerken (film bile olsa) insanın içi burkuluyor doğrusu. Savaş bana göre dünyadaki en kötü olaylardandır. Film de parça parça olan, kolu bacağı kopup, etrafa savrulan ve bu askerlerin kurşun yağmurları altında verdikleri mücadeleyi izlerken kendi ülkemin askeri olmasa bile bu durumların gerçekte de yaşandığını göze alıp düşündüm bir an. Savaş ne kadar kötüymüş, ne kadar acı bir olaymış. Filmde verilen mesajda bence çok anlamlıydı. Bir askerin uğruna sekiz askerin hayatını tehlikeye atmak doğru mu?Son olarak filmin çok kaliteli olduğunu, izlerken müthiş bir seyir zevki sunduğunu ama çok büyük bir etki bırakmadığını açıklamak isterim. Ama şu da var ki bu filmi henüz izlemeyen eş dost, arkadaş kim varsa şiddetle tavsiye edeceğim bir gerçektir'100/85
İlk yarım saat süren Normandiya Çıkarma sahnesi muhteşem ve bir o kadar da gerçekçi ... İlk yarım saat süren Normandiya Çıkarma sahnesi bizlere savaşın acımasız yüzünü gösteriyor ...
Yüzbaşı Miller ve askerleri Bir adamı kurtarmak için, sekiz kişinin hayatını riske atmanın mantığı nedir? sorusuyla yola çıkıyorlar. Bir kişiyi kurtarmak için zorlu mücadelelerden sonra birçok asker feda oluyor. Er Ryan, yüzbaşı John Millerın ölürken köprüde kendisine söylediklerinden etkileniyor ve yaşadığı hayatı hak etmeye çalışıyor ... Tabiki, her insan hayatı şüphesiz çok önemlidir. Yeri gelir bir insan hayatını kurtarmak için birçok kişi çaba sarfedebilir. Ancak filmin ilerleyen sahnelerinde şu soruyu soruyoruz kendimize: - Her insan yaşamayı hak ediyor mu?
Esir düşen Alman askerinin öleceğini bildiği halde çukur kazarken ölmemek için zaman kazanmaya çalışması ne kadar da düşündürücü değil mi? Demek ki, hangi tarafta olursa olsun insan hayatı ne kadar da önemli ... Şüphesiz Upham da benim gibi düşünüyordu başlarda ... Yüzbaşı John Miller da böyle düşünüyordu ... Ama ilerleyen zamanda gördük ki, bazı insanların hayatı o kadar da önemli değilmiş demek ki ... Demek ki bazı insanlar akıllanmadıkları için yaşamayı hak etmiyorlar, ölmeliler ... Yüzbaşı John Millerın esir aldığı ama yaşamasına izin vererek serbest bıraktığı alman asker tarafından vurularak öldürülmesi bizleri düşünmeye ve sorgulamaya sevk ediyor ...
Steven Spielbergin yönetimindeki film aldığı oscarları sonuna kadar hak eden gerçekçi bir yapım ... 10 üzerinden 10 puan ...
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.