Hesabım
    Mutluluk
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,0
    Ortalama
    Mutluluk

    Diken üstünde izleyeceksiniz...

    Yazar: Murat Özer

    Alman sinemacı Doris Dörrie'yi, 1985 yapımı Erkekler (Männer) ile tanımış, pek de sevmiştik. Sonrasında kadrajımıza sıkça girmese de, örneğin 1994 yapımı Kimse Beni Sevmiyor (Keiner liebt mich) kendini hatırlattı bizlere, formunu kaybetmediğini kanıtladı. Tabii ki bunca yıl zarfında birçok filme imzasını koydu Dörrie, ama ayağımızın dibine kadar gelenler bu kadardı (ya da biz bu kadarını izleyebildik).

    Şimdiyse onu son filmi Mutluluk (Glück) ile salonlarımıza konuk ediyoruz. Ferdinand von Schirach'ın bir kısa hikâyesine sırtını dayadığı filmiyle ‘farklı' bir aşkın kapılarını açıyor Dörrie. Geçmişin acılı günlerini geride bırakıp yeni bir hayat kurmak için sığındığı Berlin'de fahişelik yaparak geçimini sağlayan Irina ile sokakta yaşayan Alman genci Kalle arasındaki aşkın ipuçlarını takip ediyoruz hikâyede. Toplum tarafından tükürülmüş iki karakterin birlikteliği, doğal olarak benzerine az rastlanır bir duygusal tonu getiriyor yamacımıza. Adım adım ilerleyen bu aşk, devreye bir ‘suç' girdiğindeyse bambaşka bir yöne akıyor ve âşıkları test ediyor bir bakıma. Aslında test ettiği onlar değil tabii, toplumun ta kendisi...

    Diken üstünde izlenen filmlerden biri "Mutluluk". İki âşığın hikâyesini her an bir ‘sıkıntı' yaşanabilir duygusuyla izliyorsunuz, ki öyle de oluyor. Aradıkları mutluluğu birbirlerinde bulabilecekleri hissiyatını yaşıyorsunuz önce, bir araya geldiklerindeyse bir oh çekip yola devam ediyorsunuz. Evet, belli sıkıntılar yaşanıyor bu süreçte. ‘Kontrollü' yaşamın temsilcisi Irina'nın durumu Kalle'ye ‘fazla' gelmeye başlıyor, genç kadının onu da hizaya çekme isteğine karşı aşırı refleksler geliştiriyor. Süreç içinde Irina'nın fahişeliğe devam etmesiyse Kalle'yi rahatsız etmemiş görünüyor, ama içten içe büyüyen öfke bir şekilde dışavuruluyor en nihayetinde, Irina'ya karşı değilse de.

    Doris Dörrie, ‘olanaksız aşk' motifini ‘olabilir'le yer değiştirme uğraşında bu filmde. Büyük oranda da başarıyor bunu. Irina'ya Kalle'nin birbirlerini bulmaları bir tesadüf gibi görünmesine karşın, aslında bulabilecekleri başka birileri olmadığını hissediyorsunuz gidişattan. Toplum, onlara herhangi bir yakınlık duymuyor, hatta bir kenara atıp üzerlerine basıp un ufak ediyor. İki ‘kaybeden'in buluşmaları kaçınılmazlaşıyor bu noktada. Ama birbirlerini bulmalarıyla çözülmüyor problem tabii. Bu kez de kendi refleksleri giriyor devreye, hayata ve insanlara karşı geliştirdikleri. Irina'nın geçmişindeki travma öne çıkıyor, tensel buluşmayı geciktiriyor. Kalle ise sokağın kokusunu içine sindirmiş yaşam biçiminden kolayca kopacak gibi görünmüyor. Evet, problemler ‘zorlu' gibi görünüyor ama ikilinin birbirlerini çekme kuvvetleri de yabana atılır gibi değil. Bu iş olacak belli ki, nasıl ve ne zaman olacağıysa onlara kalmış sanki.

    Filmin ‘suç'la buluştuğu noktaysa işleri çok daha içinden çıkılamaz hale getiriyor. Ölüm ve aşk kavramları öylesine ‘sert' bir şekilde örtüşüyor ki bu aşamada, âşıkların zaten bıçak sırtındaki dünyaları tümden altüst oluyor. Öte yandan bu durumdan ‘olumlu' bir yan da çıkıyor; tamamen kopmaları beklenen ikilinin daha da birbirlerine tutunduklarını görüyoruz. Hikâyenin bu aşamasında, Doris Dörrie'nin ‘iyimser' gözlüklerini taktığını ve onları açığa çıkarmak için çaba gösterdiğini görüyoruz. Bozguna uğramış âşıkların yeniden ayağa kalkmaları için bir fırsat tanıyor; onları son düzlüğe çıkaracak hamleyi yapıyor.

    "Mutluluk", yabancılaştırıcı bir yapıyla hareket edip, izleyiciyi giderek içine çeken bir film. Standartlardan kendini sıyıran yönetmen, filmin sınırda gezinen atmosferini dengede tutmayı başarırken, karakterlerin motivasyonlarına dair ipuçları da vermeyi başarıyor bir yandan. Irina ya da Kalle'nin ‘soyutlanmışlıkları'nın altındaki gerçekleri deşifre ederken ‘hoyrat' davranmıyor, özellikle bu ikiliye sevecen bir tavırla yaklaşıyor. Doğrusu ya, Alba Rohrwacher ve Vinzenz Kiefer de sinemacının karakterlere yüklediklerini oyunculuklarıyla tastamam destekliyorlar.

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top