SENNA - En iyi karar, benim kararım*…!
*Balestre - IFA Başkanı; "Best decision is my decision..! " "En iyi karar benim kararım"
Asif Kapadia’nın yeni filmi Amy’yi görmek için sabırsızlanmamın tek sebebi, 5 sene önce yaptığı Formula 1 yarışçısı Ayrton SENNA’nın tek kelimeyle muhteşem belgeselidir.
Aslında uzun metraj yönetmeni olan Kapadia’nın diğer filmlerini SENNA’nın gazıyla izledim ama SENNA uzak ara bir “Magnum Opus”
Öncelikle şunu söylemeliyim, bu filmden zevk almanız için, (özellikle film diyorum çünkü belgesel normlarında değil, "feature film” görsel ve akışında kurgulanmış bir şaheser) Senna’yı sevmeniz hatta tanımanız, Formula 1 hayranı olmanız veya yarıştan anlamanız gerekmiyor.
Kapadia, röportajlarla hayat hikayesinin anlatıldığı klasik bir biyografi ile hiç alakası olmayan, Senna’nın eldeki görüntülerinden, sesinden, hikayelerinden birleştirilmiş ve müthiş bir müziğin eşlik ettiği bu filmi yüzlerce saatlik arşivlerden oluşturmuş.
Evet filmde bir anlatıcı, dış ses veya röportaj yok. Bu kısacık yaşam öyküsünü çoğu yerde Senna’nın kendi sesinden dinliyoruz.
(F1, sürekli yarışçılarını ve toplantılarını kayıt ettiriyor olmasa, filmde çoğu nokta eksik kalırdı mutlaka) "Kudos F1 Video Team”
Film Senna’nın 1978’de Avrupa’ya gidişiyle 1944’te trajik kaza ile sona eren Formula 1 kariyeri üzerine odaklanıyor.
Filmin draması gözü kara Senna ile -yarışlara matematiksel ve hesaplı yakalaşımından dolayı- Profesör lakaplı Fransız yarışçı Alain Prost arasındaki mücadeleyi merkeze alarak bizi duygusal bir yolculuğa çıkarıyor.
Titanik gibi sonununu baştan bildiğimiz bu hikayede Senna’nın yarışa olan tutkusunu, ülkesi Brezilya’ya olan aşkını, F1’deki politika ile mücadelesini ve olağan üstü yeteneğini izliyoruz.
Senna, sadece üstün ve korkusuz pilotluk kabiliyeti ile değil, kişilik özelliği ile, sahip olduğu yüksek değerlerle diğerlerinden ayrılıyor.
F1’in bozuk düzeni ve adaletsizlikleriyle korkusuzca mücadele eden, inanmadığı durumlarda sözünü esirgemeyen, ülkesindeki yoksulluk adaletsizlik sorunlarını kendine dert eden, şeytan tüyü gülümsemesiyle herkesin sevgilisi Senna'nın, daha emniyetli yarış koşulları için mücadele ederken ölmesi izleyeni boğazında bir düğümle bırakıyor.
Filmin hazırlanması o kadar kolay olmamış tabii ki,
Filmin yazarı bir doktor. Daha önce sit-com’lar falan yazıyor, ama tam bir F1 ayaklı ansiklopedisi ve Senna hayranı.
Yapımcılar çeşitli yönetmenlerden red cevabı alınca, F1’e hiç merakı olmayan ve daha önce hiç spor filmi/belgeseli yapmamış olan Asif ile anlaşmışlar.
Tabii iş ekibi kurmakla bitmiyor. Aileden izin almak en önemlisi.. .
Oliver Stone’dan Ridley Scott’a, Senna’nın hikayesini filmleştirmek isteyen kimseye aile daha önce izin vermemiş. Yapımcılar, 40 dakikalık bir sunum video'su hazırlayıp Brezilya'ya gitmişler ve aileden yeşil ışığı almayı başarmışlar.
Önlerinde tek engel kalmış; F1'in patronu Ecclestone'u ikna etmek ve şimdiye kadar kimseye açmadığı arşivlerindeki dökümanları kullanmak... Tüm bu söylediklerim, yıllar alan bir süreç.
Filmin Oscar short list'ine girmemesi büyük şaşkınlık yaratmış,
hatta efsane film eleştirmeni Roger Ebert, filmin Oscar adaylık listesine sonradan alınması için
hiç alışılmadık bir şekilde kampanya başlatmıştı.
Filmin harika müziğinin hikayesi de enteresan;
Bir Senna hayranı, Hollywood prodüksiyonlarının (Colleteral, Lord of War vb) Brezilyalı bestecisi Antonio Pinto, filmin müziğini bestelemek için gönüllü olmuş. Kapadia, onu Brezilya'dan getirtmek için bütçeleri olmadığını söyleyince, kendi masraflarını karşılamış ama en ilginci de; sözleşme gereği filmi kimseye önceden izletmesi mümkün olmadığını söyleyince, sadece filmin duygusu üzerine konuşmuşlar ve Pinto; Senna'nın ona ifade ettiği duygularla filmin tüm skor'unu bestelemiş.
Senna gibi özel biri söz konusu olduğunda, tüm özel insanlar da bir şekilde bir araya geliyor işte..
Senna, daha hayata olduğu zamanlardan itibaren Brezilya’da bir halk kahramanıydı.
-----
Bu kahramanlık konusu içimde bir yara olduğu için biraz üstünde durmak istiyorum..
Google’a 'Türk Kahraman' diye girin veya herhangi birine kahramanlık deyince aklına gelenleri sorun;
Çanakkale zaferi kahramanları, kahraman Türk ordusu gibi savaşta fedakarlık göstermiş kahramanlarımız gelir sadece aklımıza.
Bence; kanser mücadelesi verip başarmaya çalışan da kahraman,
yolda bulduğu cüzdanı teslim eden de,
aman işsiz kalırım diye korkmayıp, haksızılığa karşı mücadele eden de,
okulu bitirdikten sonra köyüne öğretmeye giden öğretmen de…
İtfaiyeci de, Akut gönüllüsü de, canı pahasına senin rahat uyumanı sağlayan polis de kahraman..
Başkasının rüyasında bile göremediğini hayal edip gerçekleştirebilen;
Aziz Sancar da, Hotamışlıgil de, Idil Biret de, Yaşar Kemal de, Nuri Bilge de, Timur Savcı da,
Fatih Terim de, Arda Turan da kahraman...
Kendi işini en iyi şekilde yapan, bunun için fedakarlıktan kaçınmayan, zorlukları bahane etmeyen insandır kahraman, yeri geldiğinde, kendinden önce başkasını, takımını, ülkesini, okulunu, adaleti öne alabilendir, kahraman..
İçimizdeki, büyük küçük bu kahramanları onurlandırmak için elimizden geleni yapacağımıza, en küçük hata veya zayıflıklarında, onları aşağı çekmek için toplumsal nefret kampanyaları başlatmaktan vazgeçtiğimiz gün, biz de büyük ülke olacağız.
Küçük kahramanlıkları bile yüceltip, erezyona uğramış değer yargılarımızı tekrar inşa etmemiz gerektiğine inanıyor ve kahramanlığın Türkiye’nin yeni yükselen değeri olmasını umut ediyorum.
------
Evet, Ayrton Senna da Brezilya halk kahramanıydı... Sadece yarışseverlerin değil gönüllerin kahramanıydı ve onu ancak böylesine özel bir filmle anabilirdik...
İzlediğimiz her şeyde mutlaka ben olsam şöyle yapardım deriz ya, Senna filminde çıkaracağınız her sahne eksik, eklediğiniz her dialog fazla kalırdı.
Gokhan Mutlay - 21 Ekim 2015