Korku sinemasında kolaj severlere...
Yazar: Kaan Karsanİvmelenerek yükselen İspanyol korku sinemasının hayaletlere ve perili mekânlara, kısacası eski stil mistisizme olan eğilimi malumunuz. Endüstrileşme konusunda son yıllarda büyük bir atılım yapan bir sinemanın türler konusunda da böylesi bir istikrar tutturabilmesi şüphesiz çok önemli. Sinemalarımızı birçok ülkenin vizyonundan evvel ziyaret eden ‘Lanetli Kız (Dictado)' da, gücünü hem sinemadaki ‘ürkütücü küçük kız' ekolünden hem de mevzubahis ‘hayaletler, hortlaklar, karanlıklar' mevzuundan alıyor. Ya da en azından alıyormuş gibi yapıyor.
62. Berlin Film Festivali'nin yarışma bölümüne muhtemelen festivalin ‘türler repertuarını' genişletmek üzere dâhil edilen ‘Lanetli Kız' ilk bakışta sıradan bir tür filmi. Çocuğu olmayan sevgi dolu, sıradan çift, muhtelif esrarengiz olaylar vukuunda bu çifti bir çekirdek aileye dönüştürmek üzere olaya dâhil olan gizemli ‘evlatlık' ve akabinde yaşanan ve seyirciyi gerilimden gerilime savuran korkutucu olaylar... Her şey çok tanıdık ve elbette gidişat çok bilindik. Yönetmen Antonio Chavarrias'ın ise bu bilindik hikâyeyi farklı kılmak için başvurduğu ‘patlayıcı' olmayan bir sürprizi var.
Antonio Chavarrías'ın ‘asıl hayalet metafiziktir' gibisinden bir fikirle çizmeye başladığı yolda hiçbir büküm oluşturmaması ise elbette ki filmin büyük bir kısmını sıkıcı kılıyor. Zira artık korku türü refleksleri epeyce gelişkin olan seyirci bu öyküyü diyaloglarından tutun da mizansenlerine kadar biliyor. Bu nedenle filmin sürprizi seyircinin tipik bir refleks oluşturmadığı bir yerden yapmasının değeri filmin ilk altmış dakikası süresinde azalıyor. Yönetmenin filmi ‘farklı' bir şekilde estetize etmekten kaçınma çabası da ancak fikirleri yetersiz olan bir aklın ürünü olabilir. Zira ardı arkası kesilmeyen ‘geçmişin kirli çamaşırları kâbusları' bile tipik bir korku sineması kâbuslar geleneğinin ürünü. Antonio Chavarrías'ın farklı bir film çekme çabası, başvurduğu bilindik formüller içerisinde kayboluyor.
Bütün bu olumsuzluklara rağmen en azından elde, kâğıt üzerinde neredeyse parlak sayılabilecek bir fikir var. Bu fikir, peliküle özel bir şekilde yansımıyor olsa da, korku-gerilim sinemasının ihtiyaç duyduğu türden bir yenilikçi bakışa da göz kırpıyor. Hatta bu filmin türünü ‘psikolojik gerilim'den ziyade ‘gerilimli psikolojiler' olarak kabul edebiliriz. Bu bağlamda büyük bir umut vaat etmiyor olsa dahi filme yönetmenden daha çok hâkim olabilen bir senarist var ortada. Sonuç ortada: klasik kalıplar, klasik karakterler ve bu kadar geleneksellik üzerine kimi açılardan sıra dışı olmasına çabalanılan bir varış noktası... Ne kadar oluyorsa...
Kimi anlarında ‘korku' türünü bir kenara bırakıp tamamen dramatik ve trajik olmaya eğilen bir film ‘Lanetli Kız'. Belki yönetmenimiz Antonio Chavarrías korku türünün ancak bu şekilde yenilenebileceğini düşünerek bir çeşit türler kolâjı oluşturmaya çalışıyor. Zira aynı filmin korku türünün kalıplarından tamamen arındırılmış olarak çekilebileceğini ve o haliyle daha etkili olabileceğini hissetmemiz pek uzun sürmüyor. Oyuncularının performansları dahi yönetmenin bu gelgitli karmaşasını kanıtlar nitelikte.
Lanetli Kız müthiş bir sinemasal haz sunarak ayrıksı bir tatmin imkânı sağlamıyor belki; ancak filmin içerisinde çeşitli ilginçlikleri barındırdığı söylenebilir. Bu nedenle izleyeceği filmi seçerken risk almayı seven seyircilerin en azından bir kısmını tatmin edebilir. Lakin fazla uzatmanın ve lafı gevelemenin de çok faydası yok: karşımızdaki pek de iyi bir film değil elbette ki.kaankarsan@gmail.comtwitter.com/kkarsan