“Who Am I: Kein System ist sicher” veya İngilizce adıyla "Who Am I - No System Is Safe", senaryosunu Jantje Friese ile birlikte yazan, anne tarafından Türk, büyük baba tarafından Rus köklere sahip İsviçre asıllı Alman sinemacı Baran “bo” (lakaplı) Odar’ın yönetmen koltuğunda oturduğu bir drama…
Prömiyeri, 6 Eylül 2014’de Toronto Uluslararası Film Festivalinin Çağdaş Dünya Sineması bölümünde yapılan ve 25 Eylül 2014 tarihinde Almanya’da vizyona giren filmin, sadece 7.5/10 (50.646 oy) ve 3.8/5 (500 üzeri oy) olan IMDB ve Rotten Tomatoes izleyici puanı ortalamalarıyla 5.0/10 (4 yorum) olan Rotten Tomatoes yorum ortalamasının bulunması, insanın kafasında ciddi şüphelerin oluşmasına yol açıyor…
O nedenle bizde, Mike Fleming Jr.’ın Deadline’da paylaştığı 24 Ekim 2014 tarihli haberine göre 4,4 milyon dolarlık bir bütçe ile çekilen ve dört haftalık bir süre içinde de (hem de sadece) Almanya ve Avusturya’daki sinema gösterimleriyle 12 milyon dolarlık bir hasılat rakamına ulaşmış olan bu filmi, her zamanki gibi önceliği oyuncu kadrosuna vermek suretiyle bizzat kendimiz mercek altına alarak incelemeye ardından da puanlamaya çalışacağız…
Bunun için de Warner Bros. tarafından “remake” bir Amerikan versiyonunun da çekilmesi planlanan filmin ayrıntılı incelemesine geçmeden önce filme ilişkin ilk tespitimizi, sonrasında da naçizane ilk önerimizi paylaşalım istiyoruz…
Bu bağlamda da işe; karşımızdakinin gerek hikâyesi gerek kurgusu ve gerekse de oyuncularının performansları nedeniyle göz doldurarak Alman (ve hatta Avrupa) sinemasının sıra dışı “noir” örnekleri arasında yer almayı fazlasıyla hak etmiş olan gizem dolu bir gerilim filmi olduğunu söyleyerek başlayabiliriz…
Öncelikle, kim ne derse veya neye (yahut hangi filme) benzetirse benzetsin filmde anlatılanların ve karakterlerin oldukça sağlam olduğunu belirtmeliyiz…
Zira okul arkadaşları tarafından dahi hatırlanmayacak derecede pısırık ve silik olan bir pizza dağıtıcısının içinden bilgisayar başında mucizeler gerçekleştirebilen dahi bir “hacker” çıkartmak, Clark Kent’ten her an uçmaya hazır bir “Superman” yaratmaktan çok da farklı bir şey değil…
Ki, zaten Tom Schilling’in canlandırdığı Benjamin karakteri de “Superman” gibi fiziki olarak uçmak dışında, yalan söylemekten şifre kırmaya kadar hemen her şey de mahir olabilen biri filmde…
Tabii işin sırrı yalnızca, başlangıçta biraz karmaşık gibi görünen filmin hikâyesinde ve karakterlerinin büyüsünde değil…
Odar, bu filmde görüntü yönetmeni olarak yıllardır bütün projelerinde kendisi ile birlikte çalışmış olan Nikolaus Summerer’ı, editör olarak da “Das letzte Schweigen / The Silence” (2010), “Sleepless” (2017) ve “Dark” (2017 – 2020) isimli TV dizisinde birlikte olduğu Robert Rzesacz’ı tercih edip müzikleri besteleme işini de Michael Kamm’a ihale ederek filmin başarısını şansa bırakmak istememiş…
Öyle ki, gerçekten de gereksiz tek bir resim karesinin dahi mevcut olmadığı 102 dakikalık filmde, aksiyondan heyecana kadar her şey tam kıvamında…
Bu arada, başta ortalıkta mutsuz ve somurtkan bir yüz ifadesiyle dolanan Benjamin rolündeki Tom Schilling ile canlandırdığı Cem Öztürk ve diğer Türk karakterleriyle adını sinema dünyasında duyurmuş olan Elyas M'Barek olmak üzere kadrodaki oyuncuların tamamının üzerlerine düşeni fazlasıyla yaptıklarını da belirtmiş olalım…
Ancak sıraladığımız bütün bu artılarına rağmen bizim halen anlamlandıramadığımız şey, sürpriz bir finale de sahip olan bu filme, bugüne kadar layık olduğu ilginin gösterilmemiş olması…
Muhtemelen (bizim Marvelci ergenlerin de dâhil olduğu) aynı izleyici kitlesi, 50 – 60 milyon dolar bütçeli İngilizce bir Hollywood versiyonu çekilerek vizyona girene kadar farkına varmayacak ve bu tavrını sürdürmeye devam edecek "Who Am I: Kein System ist sicher" a karşı…
Belki, yine klasik bir laf olacak ama diğer yorumlarımızda olduğu gibi yaptığımız açıklamalar sonrasında meraka kapılarak filmi izlemeye karar vereceklerin ağzının tadını kaçırmış olmamak adına “spoiler vermeden” yazılmayanları yazmaya, anlatılmayanları anlatmaya, söylenilmeyenleri söylemeye çalıştığımız bu satırlar filme ilişkin ilk tespitimiz olsun…
İlk önerimize gelince:
O hakkımızı da bu kez; dünya sinemasından farklı örnekleri izleme listelerinde bulundurmaya özen gösteren sinemasever dostlara, “Dark (2017 – 2020) gibi ses getiren bir Netflix dizisine de imza atmış olan Baran “bo” Odar ve Jantje Friese ikilisinin bu filmini de listelerinizden eksik etmeyin” diye seslenerek kullanmak isteriz…
Sonuç olarak, kendi değerlendirme sistemimiz içinde puan olarak 3,5 verdiğimiz bu film için önerimiz de geçen bunca zamana kadar eğer halen izlemediyseniz muhakkak “bir şans da siz verin” şeklinde olacak…
Keyifli seyirler…