Hesabım
    Artist
    Ortalama puan
    3,8
    91 Puanlama
    Artist hakkında görüşlerin ?

    26 Kullanıcı yorumları

    5
    4 Eleştiri
    4
    13 Eleştiri
    3
    6 Eleştiri
    2
    2 Eleştiri
    1
    1 Eleştiri
    0
    0 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    ABRK97
    ABRK97

    Takipçi 48 değerlendirmeler Takip Et!

    2,5
    2 Nisan 2016 tarihinde eklendi
    Sıradan bir hikaye olsa da usta oyunculukların olduğu, o eski dönemin başyapıtı olan siyah beyaz yapıtları anımsatan güzel bir filmdi.
    Oyunculuklar olağanüstü bol ödüllü bu filmi izlemelisiniz.10/7
    DthepYEK
    DthepYEK

    Takipçi 233 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    1 Kasım 2015 tarihinde eklendi
    Vee motor..!

    Bu film benim aklıma ilk olarak aklıma siyah beyaz filmlerin ve sessiz sinemanın üstadı Charlie Chaplin'i getirdi. Üstad bu konuda bir numaradır benim için. Bu filmde de o havaya yakın bir hava vardı. Yani şöyle filmi hiç bilmeyen birine izletseniz o yıllarda çkilmiş bir film zanneder. 2011 yapımı olduğunu tahmin edemez.

    George Valentin sessiz sinemanın kaliteli isimlerinden biri ve çok popüler. Ama zamanın teknolojisi gelişmekte. 1920-1930 yıllarına doğru geçen hikaye de bu teknoloji ile birlikte yeni çıkan ve popüler olmaya başlayan sesli sinemanın çıkışı ile birlikte eski isimler piyasadan silinip yerine yeni isimler gelmeye başlıyor. Ve bu etkiden George Valentin de etkileniyor. Filmleri artık ilgi çekmez ve demode oluyor. Seyirci yeniliklere yöneliyor. Daha sonrasında George Valentin'nin yaşadıklarını yine filmde çekilen sessiz sinema tarzı ile anlatan film müziklerle desteklenmiş.

    Başlarında biraz ağır başlasa da kendini bulduktan sonra takip emesi keyifli bir hal alıyor. Yönetmen biraz eleştiri de yapar gibi sessiz sinemanın değerini göstermek istemiş ve bunu 2011 yılında da yaparım ve sizlere de izletirim demiş ve başarılı olmuş. Sessiz sinema severlere özellkile tavsiye ederim. İyi seyirler... 7.4/10
    Şamil Ö.
    Şamil Ö.

    Takipçi 171 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    1 Temmuz 2015 tarihinde eklendi
    Filmler yapılmaya başlandığı ilk günden beri insanlar için vazgeçilmez bir tutku olmuştur.Kimi zaman ağlatır, kimi zaman güldürür, kimi zaman bir insanın hayata bakış açısını değiştirir. Fakat bu mükemmel şey çıktığı ilk günden günümüze kadar farklı değişiklikler görmüş adeta geçen her bir zamanda evrilmiştir. Fakat 100 yıl boyunca bunca değişikliğe rağmen insanlar tarafından sevilmiş ve değer görmüştür. İşte The Artist, filmlerin ilk yıllarına, sessiz izlendiği zamana götürüyor bizi. Ve bizim o yıllara, saygı duymamız gerektiğini birkez daha hatırlatıyor. Kesinlikle çok orjinal bir film ve bir başyapıt.
    jamesbond-2
    jamesbond-2

    Takipçi 1.684 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    8 Mayıs 2015 tarihinde eklendi
    Tek kelimeyle çok iyiydi,o dönemleri ancak bu kadar düzgün yansıtabilirlerdi,yapım yılını bilmesem o yıllara ait derdim herhalde film için.Klasik ama izlenmesi çok keyifli
    Engin Yüksel
    Engin Yüksel

    Takipçi 1.458 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    11 Aralık 2014 tarihinde eklendi
    lütfen sessiz olun sessiz film başlıyor başlarda sıkılsanız da finali itibariyle izlenmeye değer 7/10
    JeanClaudeVanDamme
    JeanClaudeVanDamme

    Takipçi 1.209 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    30 Eylül 2012 tarihinde eklendi
    Sessiz sinemaya tam olması gerektiği gibi bir saygı duruşu bu film.Yapım yılı bilinmese o dönemlerden kalmış olduğuna inanmamak çok güç.Sessizliğin sesini böylesi başarılı kullanan Michel Hazanavicius belki de hayatının filmine bu günümüz klasiğiyle imza atmış.
    MojoRising
    MojoRising

    Takipçi 380 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    31 Ağustos 2012 tarihinde eklendi
    Defolarına takılmadan değerlendirirsem keyifli bir filmdi ''The Artist''. Yıllardan bu yana Yeşilçam sinemasıyla büyümüş biz sinemaseverler için aslında tam da perdede aradığımız şeydi belki de. Kahraman yüksektedir, sonra hayat onu bir şekilde düşürür ve sonunda yine mutlu son ile seyircinin gönlü kazanılır. İnternet sitelerinde gezerken kullanıcı yorumlarının büyük bölümünde filmin oldukça sevildiğinin farkına vardım. Sinema hakkında bir muhabbet açıldığında hepimiz Tarantino, Lynch, Allen, Bergman falan diye yükseklerden uçsakta eve gelip koltuklarımıza oturduğumuza izlediğimiz şeyler bu yönetmenlerin filmlerinden daha çok ''Hababam Sınıfı'', ''Süt Kardeşler'', ''Şabaniye'' falan oluyor. Sanırım bu olmak istediğimiz sinemasever ile olduğumuz sinemasever arasındaki fark sadece izleyicide değil, eleştirmenlerde de aynı şekilde geçerli. Aslında Yeşilçam filmlerinden çok farklı olmayan bu Hollywood güzellemesinin neden bu kadar göklere çıkarıldığının mantıklı açıklaması bu sanırım. Bu uzun girizgahtan sonra filme gelirsek, eli yüzü düzgün, iyi çekilmiş, iyi oynanmış, mantıkla değilde kalp ile izlenildiği zaman daha çok sevilecek bir film ''The Artist''. Filmi bende beğendim (evet bu toplumda yaşayan birisi olarak ''Yeşilçam'' bana da çok soluk vermiş bir ağaç. Filmin defolarını (George Valentin 'in sesli sinemaya aşırı, abartılı bir şekilde direnmesi, filmin finalinde bu kadar travma yaşamış bir insana göre çok çabuk toparlanıp kendisini yüzüstü bırakan yapımcısının bile önünde dans etmesi gibi) daha kolay görmezden gelebilmem bu yüzden kesinlikle. Bu kadar laftan sonra daha geniş bir dağıtımla vizyona girse ülkemizde izleyici sayısı kesinlikle kat be kat daha fazla olurmuş filmin (50 bin civarında kalmış ne yazık ki). Bu da yapımcıların Türk sinema izleyicisini hala anlayamamış olmalarının bir sonucu. Sözün özü yılın iyi filmlerinden. Yeşilçam sinemasına aşina her bünye filmin rahatlıkla içerisine girebilir.
    kemerlee
    kemerlee

    Takipçi 693 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    11 Haziran 2012 tarihinde eklendi
    Tüm düyayı kasıp kavuran sessiz film artist hiç kuşkusuz üst düzey oyuncu performanslarıyla öne çıkıyor(köpek bile muhteşemdi), o yılları ve değişimi perdeye çok başarılı anlatan, bir dolu klişeyi fazlasıyla kullanmasına rağmen çok başarılı bir film.Ama yılın en iyi filmi yada oscarı hakettimi dersek, oscar birçok yanılsamaya rağmen nerdeyse hiçbir zaman(istisnalar kaideyi bozmaz) yılın en iyi filmine verilmiyor.Akademenin daha farklı kriterleri var bu bağlamda, seğredenler katılcaktır Bir zamanlar Anadoluda ve The Help'te çok daha güçlü filmlerdi Artist'ten.Artist yılın en önemli filmlerinden kesinlikle ama son beş altı yıllın en iyisi olan 2011'de çok daha başarılı bir dolu filmler gördük.
    10/8
    kutays
    kutays

    Takipçi 17 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    20 Mayıs 2012 tarihinde eklendi
    Oyunculuklar süper, benim için siyah beyaz film demek Şarlo demek. O kadar iyi olması başyapıt olmaı mümkün değil ama, yine de çok güzel...Duygulandırdı izlerken...
    wherearethevelvets
    wherearethevelvets

    Takipçi 57 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    3 Mart 2012 tarihinde eklendi
    Çok büyük, ihtisamli bir film oldugunu düsünmüyorum. Hatta buraya yazanlarin bazisi da o kadar büyütülmemesi gerektigini söylemisler zaten. Hollywood'da sessiz sinemadan sesli sinemaya geçisi anlatan bir film. Ünlü bir erkek oyuncu, sessiz dönemin tüm nimetlerinden yararlanmis ve star olmustur. Fakat sesli film yapmak istememektedir (nedeni belli degil, filmde sadece basit bir inatmis gibi gösteriliyor). Bu arada bir kadin figürana ilgi duyar ve kizin sinemada tutunmasi için bir degisiklik yapar: dudagina bir ben çizer. Çünkü star olmak için digerlerinden farkinizi gösterecek bir özelliginizin olmasi gerekmektedir. Her neyse, adamimiz inadinda israr eder, stüdyo destegi olmadigi için kendi sessiz filmini kendisi çeker ama iflas eder. Diger yandan "Benli Güzel" sesli filmlerin yeni stari olmustur. Ama eski askini unutmaz ve gizlice aktörümüze yardim eder.
    Görüldügü üzere konuda hiçbir yenilik yok. Sessiz sinemadan sesli sinemaya geçisi bu filmden daha iyi anlatan bir film var zaten: "Singin' in the Rain (1952)". Onu izleyin daha iyi. Onun disinda yeni bir kadin star yaratirken kendi büyüsünü kaybeden eski erkek star hikayesi de var arsivde: "A Star is Born (1954)" hatta yeni versiyonlarinin yaninda Sezen Aksu'nun oynadigi Türk versiyonu bile var. Onlari izleyin daha iyi. O zaman elde ne kaliyor? Pek de bir sey kalmiyor. Ama film kötü mü, hayir. Büyük bir rahatlikla izleniyor, sikmiyor. Siyah beyaz ve sessiz olmasi neden bir negatif özelliktir ya da neden büyük bir cüret olarak nitelendirilmistir anlayabilmis degilim. Günümüzde bile sessiz siyah beyaz filmler çekiliyor zaten. The Artist bir ilke imza atmiyor! Türk izleyiciler de Amerikan izleyicilerin aliskanliklarini ve önyargilarini benimsemis demek ki. Çok komik.
    Tamamen kliselerden olusan (hatta bir Türk filmine benzeyen) The Artist'i birkaç basamak yukariya tasiyan unsur Jean Dujardin'in oyunculugudur. Cannes'dan aldigi ödülden beri Oscar alacagini biliyorduk zaten. Bu tür abartili oyunculuga yatkin becerisi var çünkü, ayrica güzel dans ediyor. Bérénice Bejo'nun neden Oscar adayi oldugunu anlamadim (üstelik yardimci kadin dalinda). Pek bir maharetini göremedim. Belki sonra görürüz. Köpek Uggie gerçek bir fenomen yalniz.
    Oscarlar Hollywood güzellemelerini, endüstriyi destekleyen filmleri her zaman ödüllendirmistir. Bu yüzden bu filme 10 adaylik geldi. Basyapit oldugu için degil. Üstelik sezon çok kiraçti, hangi film iyiydi ki? O yüzden filmin aldigi 5 Oscar gözünüzü boyamasin.
    Filmi tabii ki öneriyorum. Güzel bir film. Ama bir basyapit degil. Üstelik siyah beyaz ve sessiz diye bir "sanat" filmi izliyorum havasina da kapilmayin, yemezler. Bu film her ne kadar yabanci bir sinemaci tarafindan çekilse de tamamen "Hollywood" filmi. Üstelik kendi kendisini yalanlayan bir ana fikri var; eger iflas etmek istemiyorsaniz sinemada gelisen teknolojiyi yakalamalisiniz diyor, kendisi de teknolojide geriye gittigi halde. Hollywood'da bu tür "amaç sapmalari"na asinayiz. Bir sabun köpügü degil de gerçekten suya sabuna dokunan bir film olsaydi, sesli sinemaya geçis döneminde yapimcilarin fasizan davranislarina odaklanmasi gerekmez miydi, olayi tamamen bir aktörün basit inadina indirgeyecegi yerde? Haydi biraz gerçekçi olalim!
    Pınar Güner
    Pınar Güner

    Takipçi 17 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    2 Mart 2012 tarihinde eklendi
    Senaristligini ve yönetmenligini Michel Hazanavicius’un üstlendigi Fransiz-Belçika yapimi Artist 1927 Hollywood’unda baslar ve teknolojik bir gelismenin sinemada tokat gibi patlamasini esprili ve hüzünlü siirsel bir dille isler: sinemaya ses gelmistir artik, halk taze ve konusan yüzler istemektedir. Eski yeninin yolunu açmali; genç, güzel ve konusan yüzler görünmelidir sinemada.
    Konusan yüzlerin gelmesiyle, birçok benzeri gibi sessiz sinemanin hatiri sayilir yildizlarindan George Valentin’in (Jean Dujardin) de kariyeri kökten sarsilir. Isinden olduktan sonra birikiminin bir kismini yatirdigi sessiz film is yapmaz. 1929 Büyük Buhran’da borsanin çökmesiyle de pes parasiz kalir. Sinema yapisal bir dönüsüm geçirmis, kendi sakatlarini, ölülerini yaratmistir.
    Sessiz sinemanin parlamayi sürdürdügü son dönemlerde Valentin figüran Peppy Miller (Bérénice Bejo) ile tanisir ve yapimcisi Zimmer’in (John Goodman) Peppy’ye is vermesini saglar. "Oyuncu olmak istiyorsan herkesten farkli bir yönünün olmasini gerekir" diyerek Peppy’nin dudaginin üstüne bir ben kondurur. Sinemaya sesin gelmesiyle kariyeri tirmanisa geçen Peppy artik genç, güzel, konusan yüzün ta kendisidir: "Benli Güzel" olarak taninir. Valentin ise çöküsün son noktasindadir. Sürekli yaninda gezdirdigi köpegi için, "Ah bir de konusabilse!" der. Sessiz sinema bir anda eskimis, unutulmus ve sonsuza dek bir kenara itilmistir.
    Ister istemez insanin aklina Heiddegger’in teknoloji yorumu geliyor. Teknoloji düsmanligi ile teknolojik yapilanma elestirisinin farkliligini vurgulayan Heiddegger’e göre, modern bilimin kesinligi metafizigin son halidir. Teknoloji "tayin edici bir yoldur", "varligin geri çekilmesiyle", unutulusuyla, yitisiyle, gelen olaylarin açiga çikma biçimidir.
    Teknolojik gelismeye karsi durmak mümkün olmadigi gibi kuskusuz akilci da degildir. Öte yandan teknolojik yapilanmanin elestirisinin yapilmasi, sorgulanmasi metafizige karsi durus olmasi bakimdan önemli. George Valentin karakteri de, teknoloji denen asiri hizin hayatlarimizda yarattigi derin degisimlerin, iktisattaki yapisal issizlik kavraminin iyi bir örnegi; çünkü o sessiz sinemada kaldi ve yeni yapilanmada yeri yok.
    Saniyede 22 kare çekilen bu siyah-beyaz sessiz film, günümüz teknoloji dünyasindan sessiz sinemaya zarif ve anlamli bir selam, sanat yoluyla yitige, unutulana, yok olana bir saygi durusu ve geçmise dair bir siir niteliginde. Eskiden yararlanarak simdide bir yenilik yaratmadaki basarisiyla Cannes Film Festivali’nin gözdesi olan, Altin Küre Ödülleri’nden En Iyi Film’in de oldugu alti ödülle dönen Artist, 12 Subat gecesi açiklanan on iki kategoride verilen BAFTA ödüllerinden En Iyi Film, En Iyi Yönetmen, En Özgün Senaryo ile En Iyi Erkek Oyuncu’nun da dahil oldugu yedisini aldi. On dalda aday oldugu Oscar ödüllerindeki durumunu ise 26 Subat Pazar günü ögrenecegiz.
    Erdal Alova, Necatigil Siir Ödülü’nü aldiginda Cumhuriyet gazetesinde yayinlanan söylesinde "Adonis ‘Her sey antik çagda olup bitti’ derken hakliydi bir bakima. Günümüzde insanoglu Iyonya’nin altin çaginin çok gerisindedir dogaya, nesneye, insana, sanata yaklasimiyla, merakiyla. Simdi ‘o yitik evren’i ariyor; insan yeniden ‘kendine benzemeye’ çalisiyor. Ama isi biraz zor. Bu zorlu çabasinda en büyük yardimcisi müzik, siir, sanattir, felsefedir" diyordu. Biz de Sakir Alimoglu’nun esprili bir siirinden alintilayarak ‘teknoloji o kadar ilerlediyse/önce kirik kalbimi tamir etsin’ diyelim.
    yeginli
    yeginli

    19 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    28 Şubat 2012 tarihinde eklendi
    Insan onyargiyla yaklasiyor en basta, sonucta sessiz ve siyah beyaz daha ne olsun, kesin sikilicam diye gidiyosun, ama kesinlikle oyle bisey olmuyor.

    Senaryo cok enteresan digil gunumuz acisindan, basit duz mantik anlamasi cok kolay bir hikaye ama filmin kurgusu oyunculuk fondaki muzik (evet fonda muzik var) teknik, kostumler ve dekor kesinlikle harika. Sonucta sinema tarihine gecti bile ve kacirmamak lazim.
    hero47
    hero47

    Takipçi 35 değerlendirmeler Takip Et!

    2,0
    24 Şubat 2012 tarihinde eklendi
    Hem elestiri yazisi hem de yorumlar filmi elestirmiyor sadece makyaj kisminin onlari cok etkilediginden bahsediyor... Sizce nostalji mi bu filmi Oscar adayi yapti, tatli ve sevecen oyunculuklar mi bu filmi bilmem kac aday gosterdi. Daha nitelikli aciklamalar bekliyorum.
    Cem Yılmaz
    Cem Yılmaz

    2 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    22 Şubat 2012 tarihinde eklendi
    Kesinlikle son zamanlarda izledigim en mükemmel filmlerden birisiydi Jean Dujardin ve Bérénice Bejo kusursuz bir performans sergilemisler herkesin izlemesi gereken duygu yüklü bir saheser.
    emre-can-ist-samsun
    emre-can-ist-samsun

    21 değerlendirmeler Takip Et!

    4,5
    21 Şubat 2012 tarihinde eklendi
    Bu filmi degerli elestirmen çok güzel yorumlamis üstüne fazla birsey yazmaya gerek yok. Sinema hayatimin bir parçasi diyorsaniz artik bu filmde hayatinizin bir parçasi olmali. Iyi seyirler.
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top