Son yılların en iyi bilim kurgu filmi!
33 yaşındaki genç yönetmen Neill Blomkamp'ı bilim kurgunun belgeseli niteliğini taşıyan "District 9 (Yasak Bölge 9)" filminden tanıyoruz. Blomkamp, benim gibi bilim kurgu hayranlarının beğenisini kazanan, orijinal bir bilim kurgu olan "District 9 (Yasak Bölge 9)"dan sonra 4 yılda kendini fazlasıyla geliştirdiğini bu filmle ispat etmiş bulunuyor. Henüz 33 yaşındayken böyle bir bilim kurgu filmi yapabiliyorsa, gelecekteki filmlerini izlemek için şimdiden sabırsızlanmaya başladığımı söylersem abartmış olmam.
2154 yılında Dünya'nın hemen dışında, Arthur C. Clark'ın Rama'sını andıran; Elysium adında dev bir uzay istasyonu formatında yeni bir dünya yaratılmış. Dünyanın bu yapma uydusu bilimsel metotların hepsine uyum sağlayacak düzeyde tasarlanmış, fazlasıyla gerçekçi, müthiş bir yaşam merkezi... Burada her türlü hastalığın tedavisinin mümkün kılınması gibi bir sürü ayrıcalık var. Sadece zengin insanlar, gerekli gereksiz her türlü imkandan faydalanabilirken dünyada birçok hasta insana fakirlikten bu olanaklar tanınmıyor. Dünyada bir gün, Max (Matt Damon) işindeyken yüksek dozda radyasyona maruz kalıyor ve beş gün içinde hayatını kaybedeceğini öğreniyor. Kurtulmak için tek çaresi ise bir şekilde, küçüklükten beri görmek için hayalini kurduğu yer olan Elysium'a gitmektir. Bunun için Max'ın normalde çok ciddi miktarda paraya ihtiyacı vardır. Ancak Dünya'dan Elysium'a kalkan korsan gemilerin komutasına sahip kişi, Max'ın daha önceden hatırı olan biri olduğu için para derdinden kurtulur. Ama yine de bunun için, kimsenin kabul etmediği tehlikeli bir göreve atanması şart koşulur.
Filmin hikayesi, her ne kadar kahramanımızın tüm insanlık için büyük fedakarlıklar yapması gibi tipik Amerikan klişelerine yer verse ve birkaç hayali unsur barındırsa da kendi içinde tutarlı olmayı fazlasıyla başarıyor.
Filmde, dünyanın kaos ortamının gösterilmesi için Los Angeles şehri seçilmiş. Los Angeles'da yaşayan yoksul halkın tamamı artık İspanyolca konuşurken İngilizce konuşanlar da Elysium'da yaşıyorlar. Elysium'da yaşayan zengin insanların içindeki seçkin azınlık da Fransızca konuşmayı tercih ediyor. Blomkamp, yaratılan bu sınıf ayrımcılığını, çalışma hayatından aldığı örneklerle konuşulan dilden yaşam koşullarına kadar çok doğru bir şekilde geleceğe işlemiş. Filme emek harcamış, para yatırmış... Sonuçta da tadına doyum olmayan bir bilim kurgu seyirliği sunmuş bize.
Eğer gerçek bir bilim kurgu meraklısıysanız, film için, bilim adamlarından ve fizikçilerden oluşan ne kadar büyük bir ekibin çalıştığını ve yönetmenin de bir sürü araştırma yaptığını, hiçbir şeyi kafadan atıp başka filmlerden araklamadığını az çok anlarsınız ve görürsünüz. Tabii ki bu filme kaynaklık eden bir sürü klasik bilim kurgu filmi var. Ama Elysium'da bu klasiklerin kokusu burnunuza kötü kokmuyor ve film sizde hiçbir şekilde tırtıklanma hissi yaratmıyor. Günümüzde bu dediğim olay çok sık görüldüğü için Elysium'u izleyince filmin tazeliğini, özgünlüğünü, orijinalitesini hissedeceksiniz.
Eğer Elysium'u uzak gelecekte gerçekleşmesi muhtemel konuları ele alan diğer bilim kurgu filmleriyle karşılaştıracak olursam aklıma ilk önce Ridley Scott'ın Prometheus'u sonra da J. J. Abrams'ın 2013 model Star Trek'inin geldiğini ve Elysium'un bu iki rakibini de solladığını söyleyebilirim. Zaten bu iki filmin Elysium'un rakibi olduğunu söyleyerek bu filmleri de övmüş bulunuyorum.
Filmi bu kadar yücelttikten sonra, oyuncuları methetmeden eleştirimi sonlandırmam bu güzel filme yakışmaz. Matt Damon bir kez daha büyük bir oyuncu olduğunu gösteriyor. Duygusal sahnelerden aksiyon sahnelerine kadar filmin her karesinde rolünü çok iyi benimsediğini ve harika bir şekilde de bunu yansıttığını görüyoruz. Jodie Foster, Matt Damon kadar ön planda olmasa da tecrübesini konuşturmuş ve her zamanki gibi iyi bir oyunculuk çıkarmış. Filmin aksiyon sekansları içindeki kötü adam olan Sharlto Copley ise Kruger rolüyle harika bir düşman tiplemesi ortaya koymuş.
'Aksiyon sekansları içindeki kötü adam' dememin nedeni; filmde geri planda tutulmasına rağmen asıl kötü adamların, Elysium'un kurucusu John Carlyle (William Fichtner) ile Elysium'un savunma bakanı Rhoeds (Jodie Foster) olması. Dünya'daki fakir insanları Elysium'daki olağanüstü haklardan mahrum eden kişiler kanımca asıl kötü insanlardır. Kruger ise filmde ön plana çıkarılsa da, "savaşan kötü adam" niteliğini taşıyan bir emir kuludur sadece.
Bu mükemmel bilim kurgu filmini izledikten sonra Blomkamp'ın gelecekte büyük işlere imza atıp, usta yönetmenler arasında yer alabileceğini düşünüyorum. Hoşuma giden bir başka şey ise filmin klasik bilim kurgu filmlerindeki gibi aksiyonu tadında ve dozunda tutup gerilimi de oldukça yüksek seviyelere ulaştırması. Böylece filmden hem sıkılmamış oluyoruz hem de gereksiz yere kafamız şişmemiş oluyor.
Eğer siz de benim gibi gerçek bir bilim kurgu hayranıysanız ve yakın zamanda Star Trek Into Darkness, Pacific Rim gibi filmleri izlediyseniz, Elysium'u izleyince farkı göreceksiniz. Sonuçta, bilim kurgu severlerin hiçbir tereddüte kapılmadan son yılların en iyi bilim kurgu filmine gitmelerini tavsiye ediyorum. 9,0/10