M.Night Shayamalan,' dan UZUN ZAMAN SONRA 4 X 4 LÜK BİR KORKU
M.Night Shayamalan, The Sixth Sense ile büyük çıkış yakalamış, Signs ve The Village filmleri ile şanını sürdürmüş bir yönetmen. Ne yazık ki son yıllarda çektiği The Last Airbender ve After Earth gibi tarzının dışında yer alan lüzumsuz yapımlarla izleyicinin gözünden düştü. Son filmi olan 2015 yapımı The Visit (Ziyaret), bir nebze de olsa yeniden kendisini su üstüne çıkaran bir yapım olmuş.
Hikaye iki küçük kardeşin belgesel çekme macerasını anlatıyor. Ellerinde kamera ile ilk başta anneleriyle yaptıkları açılış konuşmasıyla belgesele başlayan ufaklıklarımız, çekimlerine bir haftalığına ziyarete gittikleri büyükanne ve büyükbabalarının çiftliğinde devam ederler. İlk başlarda çok heyecanlı olan kardeşler evdeki iki yaşlıyla beraber gece gündüz zaman geçirmeye başlayınca işin yavaştan tadı kaçmaya başlar. İlginç huyları olan evin yaşlı büyüklerinin her hareketlerini ve yaşam biçimlerini kameraya çeken Tylar ve Becca, geceleri büyükannelerinin tuhaf ve ürkütücü davranışlarına tanık olunca ortalık oldukça gerilmeye başlar.
İlk defa denediği Found Footage (Buluntu Film) tekniğinin altından başarıyla kalkan Shayamalan, adeta bu tarzı biçimsizce kullanan diğer yönetmenlere ders veriyor. Asla göz yormayan ve mide bulandırmayan bir titizlikle filmi çeken Shayamalan, daha çok kız kardeş Becca’nın tarafından çekimi seyirciye aktarmış. Filmin en güzel yanı ise erkek kardeş Tyler’a senaristin güzel diyaloglar yazması ve Ed Oxenbould (Tyler)’ın da bunun altından başarıyla sıyrılması. Tyler’ın olduğu her sahnede seyirciye gülme garantisini veren Shayamalan, bir anda yaşattığı gerilimle beraber o gülücüğü kursağınızda bırakmayı da çok iyi beceriyor. Kardeşlerin filme kattığı renk sayesinde The Visit, korku/gerilim tarzından öte mizahın ve gerilimin nerede nasıl kullanılacağını çok iyi anlatan bir korku/komedi filmi olmuş. Filmle ilgili tüm detayları zamanla unutsanız bile, Tylar’ın rap yaptığı sahneleri sanırım unutmanız mümkün olmayacak. Filmde Ed Oxenbould kadar başarılı oynayan, pasta, börek, çörek yapma meraklısı, ürkütücü ve gizemli bir büyükanneyi canlandıran Deanna Duragan ‘ın performansını da unutmamak gerekiyor. Rolünün hakkını veren yaşlı oyuncu özellikle gece evde yaşattığı gerilim dolu sahneleri ile göz dolduruyor.
Shayamalan, yaşlılıkla beraber ortaya çıkan rahatsızlıklara ve psikolojik sorunlara bolca yer vererek gerilim ve komedinin yanına dramatik ögeleri de titizlikle yerleştirmiş. Hatta o kadar güzel işleniyor ki bu durum, bir yandan kamera çekimleri, diğer yandan kabus gibi geceler falan derken finale yakın karşılaşacağınız büyük sürprizi düşünecek vaktiniz kalmıyor. Shayamalan olunca işin içinde, ister istemez eski filmlerinden aşina olduğumuz ters köşe beklentisi nihayet bu defa karşımıza çıkıyor.
The Visit’in, yönetmenin son dönemdeki rezalet filmlerinden sonra seyirciye ilaç gibi geleceği aşikar. Yalnız finaldeki güzel sürprizin tadı damağımızdayken olayların bir anda ışık hızıyla çözülmesi ister istemez izleyeni şaşkına çeviriyor. Bunun dışında bana göre fazla gereksiz yeri bulunmayan The Visit, en azından Shayamalan ‘ın kendi usulüne uygun bir yapım olarak filmografisinde yer alacak.