Ortada yaralanan kan kaybeden acı çeken ama ölmeyen, siyah ırktan seçillmiş bir adam var. Çocukken izlediğimiz süper kahraman çizgi filmleri olan "Temel Reis, He-Man, Ninja Tosbağalar, Voltran gibi filmlerin yetişkin versiyonu.
Eee o zamanıns gideri olan filmlerdi, bu filmleri izleyen çocuklar büyüdü 30-40-50 yaşına geldi bir şekilde devam etmek lazım değil mi?
Etkileyici, algı yöneten ve sürükleyen, doğalmış gibi görünen bir film. Başrol için seçilen Denzel Washington the USA için "adalet" sembolünü Siyahi ırkı kullanarak anlatıyorlar. Evet kötüler var, ama biz iyiyiz. İyiler hâkim olur. Bizim ülkeizde ırkçılık yoktur algısını yerleştirmek isterken bizim gibi saf-derun insanlar şunu düşünecekler: “Bu ülkede ırkçılık hiç olmadı, aslında Malcom diye biri yok, Martin Luther bu ırkçılığa değinmemiştir, George Floyd olayı yaşanmadı. Hepsi montaj ve hayal ürünü. He-man bunlardan daha gerçekçi
1.sinde de Rus yılanın başının "eline ne geçecek" sorusuna "huzur" cevabı, 3.seride İtalya'daki kasabada bulduğu huzur aynı herhalde. Anlaşılan O kasabaya yerleşip orada ölecek.
3.'sünü izledikten sonra 1. Ve 2’yi “tekrardan” art arda izledim. Bölümler birbiriyle bağlantılı ve sürükleyici.
Dikkatli izleyiciler için cezbedici, rikkatli iyilikseverler için bağımlılık yapan film. Ama aslında zeki seyircinin aklıyla dalga geçiyor olsa da gideri var.
2 deki Suzan ana karakteri burada bir görünüp kayboluyor ama anahtar rolde ve McCall'ın kimliği hakkında ipuçları veriyor.
Hafiften Türkiye’ye dokunarak, kara trende çarpıcı bir şekilde başlıyor. Hafiften gerçeğe yakın kurgulansa da Türkiye’yi kullanmaları rahatsız edici. Sene 2014, 2.si. ABD’li bir kadınla evlenip bir kız çocuğu olmuş “ölesice” bir Türk, trenin restoran vagounda, İslama aykırı bir şekilde alkol alırken, bizim Hristiyan kültürden gelen ama kılık değişmiş olduğunu sonradan öğrendiğimiz kurtarıcı; çember sakallı, takkeli, ceketli ve şalvarlı Robert McCall hacı rolünde. Herhalde Türklerin bu kostümdeki insanlara olan saygısını tahmin ettiklerinden olsa gerek, bu konsept seçilmiş. Yani anlayacağınız Cübbeli Ahmet rolünden devşirmişler. “Eyw bu bir tercihtir” desem de yemediğimi belirtmem lazım.
Bir anneden çocuğunun koparılması haksızlığına o kadar odaklanmışız ki, hiç sormuyoruz. Bu McCAll devlet görevlisi değil, resmi bir görevi yok, polis değil. The USA’da yaşayan 330 milyon insandan biri, sıradan bir kırtasiyeci olan kadının 5 yaşındaki kızı için sen başka ülkeye git. Seyahat ve konaklama masraflarını kim karşılıyor. Ya hu bir bölüm önce yapı markette çalışan bir reyon görevlisiydin. Dahası bizim kültürümüzü bilse, adamın çocuğa bakamayacağını annesine vereceğini, vermese bile babaannesinin, halasının eniştesinin yengesinin çocuğa çok iyi bakacağını anlardı. Bir özür bekliyoruz.
3.sünde, siber güvenlik açığı nedeniyle emekli ikramiyesi olan 366 400 Amerikan doları için, en az 50 bin dolar harcayarak sıradan yaşlı bir adam “Dyver” e yardım edip Allahın İtalya Campania’sına bir köye git dünya çapında uyuşturucu şebekesini bitir. Hemi de tek başına. İşte kahraman budur. Konsept gereği yüzünün güzelliği dışında başka bir yerlerini göstermeye imkan bulamayan gencecik Dakota, filmin en heyecanlı yerinde hastane yatağında izlesin,.Hiçbir devlet, hantal sistem bunu yapamazken bizim 70 yaşındaki D. Wahington dünyaya adalet getirdi. Uyuşturucu ilelebet bitti, işte tam adil düzen. 330 milyondan sıradan biri olan Denzel’in soyadı olan Washington, portakal değil, ABD’nin başkenti.
McCall kendi gibi emekli olan ama unutulmayan dostu Susan Plummer var. Onun kocası Brian da Robert gibi dul kalıyor. Trajik dram yönü de ihmal edilmemiş.
Normal insanlar emekli olunca yüklü miktar emekli ikramiyesiyle güzel yaşam sürerler. Ama bu iki tip farklı olarak işlerinin gurusu. Biri resmi biri gayrı resmi. Danışmanlık yapıyorlar. Çok gizli işlerden kopamamışlar. ABD’yi ayakta tutuyorlar. Yada yeni yetmelere ayakta tutmaya yardımcı oluyorlar.
Ama McCall'ın motivasyonu ölen eşinden kalma kitap okuma ve çevresindeki adaletsizliğe karşı tepkisi işi sürükleyici kılıp seyirciyi meraklandırıyor. Ama sadece buna takılmamak lazım.
Dünyada haksızlığa karşı doğal tepki geliştiren büyük bir kitlenin kahraman ihtiyacını karşılarken aslında bu McCAll abi, kendini etten kemikten ve kandan yaratan ve bütün bu haksızlıklara göz yuman (!) Allah’a karşı bir "Priapos Tanrısı" rolüne soyunmuş.
Nedense bu He-man", "Spider Man", "Batman", "Ninja Tosbağa"lar kahramalar tanrılar, 2023’e kadar haksızlığın dibine kadar yaşayan Ukrayna, Filistin, Yemen, Suriye, Tayvan, Irak, Kore, Kosova, Azerbaycan, Güney Amerika için bir türlü ortaya çıkmıyorlar. Sırf doğduğu terden dolayı ölen 21bin Filistinli ve ölmesi muhtemel yüzbinlerin ölürken çıkardığı çığlığın “eko”su ekolayzırın frekansında değil demek. Haa pardon “bu sadece bir film”di değil mi? 3.ü film için 70 milyon Amerikan doları harcanırken 190 Milyon hasılat elde edilerek, kârlı bir iş yapıyor olarak algıları yönlendirmek.
Son tespitim de diğerlerinin tersine, Sezar’ın hakkı Sezar’a. : ABD fırsatlar ülkesi mi? Bilemem ama; kesinlikle adalet ile ayaktadır. Özlemini çektiğimiz, insandaki en güçlü olan duygu. Adaleti sağlıyoruz ve ayakta kalacağız algısını bırakıyor izleyicinin dağarcığına. E haklılar da. Zalim olan Rus mafyası varsa, mazlum olan tehdit edilmiş aldatılmış, zorlanmış Rus escort kız da var. Satılmış polisler olsa da, görevini hakkıyla yapan daha fazla.