Hesabım
    Cevapsız Arama 3
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,0
    Ortalama
    Cevapsız Arama 3

    Nasıl Korkuyorum Sizce, <br>İyi miyim?

    Yazar: Zafer İlbars

    İlk olarak Takashi Miike ile yola çıkmış olan Cevapsız Arama serisi yeni bir filme daha sahip oldu. Korku sinemasına kendine has açılımlar getirmiş Miike'nin 2003 yapımı ilk filmi bile azımsanmayacak bir kitle tarafından olumsuz tepkiler almış, temasını inden cinden vazgeçerek teknolojiye odaklasa da, korku öğelerinin orijinallikten uzak olduğu yönünde eleştiriler almıştı.

    Ancak bu konuda farklı düşünceler daha fazla olmalı ki, filmin devamı da çekildi. Gerçi ilk filmin sonu ikinci bir filme açık kapı bırakıyordu ama o kapıyı usulca kapatmanın da bir mahsuru yoktu. Yönetmen Renpei Tsukamoto marifetiyle çekilen ikinci film, zaman zaman fark yaratmak için çırpınsa da, aynı klişelere sırtını yaslamaktan da kaçınmayan bir yapımdı. Artık herhalde daha fazla inat etmezler diye düşünürken bir Cevapsız Arama daha çıktı karşımıza.

    İlk iki film, bir üçüncü filmden umudu kesmemiz yönünde olumsuz ön yargı hakkı vermişti bizlere. Bu nedenle çok fazla bir şey beklemeden izleyip, payımıza ne düşerse yetineceğimiz bir filmle karşılaşmayı umut ediyorduk. Ama payımıza koca bir hiç düştü.

    Cevapsız Arama 3'te alışkın olduğumuz şablon yine karşımıza çıkıyor. Çoğu Japon korku filminde hep aynı formül uygulanıyor zaten. Yönetmenler klişe senaryoda az da olsa farklılık yaratmak için kendilerine göre şok edici sahneler ekliyorlar ama sonuç nafile. Üçüncü cevapsız aramamızda, silik bir genç öğrenci olan Asuka bela organizatörümüz olarak karşımıza çıkıyor. Arkadaşları tarafından hor görülüyor, aşağılanıyor. Çizilen bu sorunlu ve ezik genç portresi, içten içe yapılacak bir intikam planı için ne kadar da uygun ve orijinal bir seçim, öyle değil mi?!

    Bir gün bahçede kendisi gibi horlanan bir kızın ağaca asılmış cesediyle karşılaşıyoruz. Burası nasıl bir okul böyle? Öğrenciler horlananlar ve horlanmayanlar diye ikiye ayrılıyor sanki! Sonra belasını arayan genç Japon arkadaşlarımızı görüyoruz. Bir gemi seyahatiyle Kore'ye doğru yola çıkıyorlar. Herhalde yönetmenimiz, Kore'nin korku ikliminden de yararlanalım demiş olmalı. O sırada komadaki ezik Asuka'nın ruhu intikam almak için eski laneti canlandırıyor. Bilirsiniz, şu cep telefonu belası canım! Gemi yolculuğu neşe içinde devam ederken, öğrencilerden birine lanetli melodi eşliğinde mesaj geliyor. Mesaj yine kendi telefonundan ve bir gün sonrasından geliyor. Aman Allahım, korkunç son yine karşımıza çıkıyor!

    Bu sefer Asuka, arkadaşlarına bir seçenek sunuyor: Gelen mesajı o çok sevdikleri arkadaşlarından birine gönderirlerse kendisinin yerine arkadaşı ölecek! Filmin bu noktası Ölüm Oyunu'nu anımsatıyor sanki. Zaten dediğimiz gibi, vaktiyle başarıya ulaşmış bu Uzakdoğulu formül hiç eskimemiş kabul ediliyor. Veya insanların izleye izleye doyamadığı bir konuymuş gibi aynı rüzgarla ilerliyor bu filmler. Hepsinin atası diyeceğimiz Ringu filmi bile bu filmler yüzünden dönüp bakılmayacak bir eser haline geldi neredeyse.

    Neyse, konuyu öğrendik. Bu noktada filmin geriliminin besleneceği kaynak da belli. Kime gelecek bu mesaj? Sonra, alan kişi mesajı başkasına gönderecek mi? Gönderirse kime gönderecek? Kim ölecek? Bu noktalarda korku dolu bir bilmeceye dönüşebilme umudu taşısa da film her şeyi eline yüzüne bulaştırıyor. Bu tür zincirleme olayların geçtiği filmler en azından akıcı olmak zorunda. Seyircisine bütünde estetik bir haz veremese de film, yine de bölüm bölüm korku hissini yaşatmak derdinde olmalı. Maalesef o da yok.

    Film, "Nasıl korkuyorum sizce, iyi miyim?" diye sorar gibi korkmuş insan rolü kesen genç oyuncular, hayatında korku filmi izlememiş birinin bile tahmin edeceği zincirleme sahneler ile tutar yanı olmayan ölümlerle dolu. Yönetmen, Takashi Miike'nin öğrencisiymiş. Manabu Asou isimli arkadaşımız herhalde hocasına şimdiye kadar Japon korku filmlerini hazmettiğini ve kendince bir kolaj yapabileceğini ispatlamaya çalışmış. Saygı duyduğumuz hocası ne düşünür bilemeyiz ama bize sunduğu ürünün uyandırdığı his tam anlamıyla bir kabak tadı.

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top