Hesabım
    Ruhlar Bölgesi
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    2,5
    Geçer
    Ruhlar Bölgesi

    Ruhlar Bölgesi

    Yazar: Murat Tolga Şen

    Filmin adını ilk kez duyduğumda "yüzlerce örneğini izlediğimiz perili ev öykülerinden biri daha" diye düşünmüş yine de fantastiğin en sevdiğim teması olan doğaüstü fenomenler üzerine çekilmiş bu filmi merakla beklemeye başlamıştım. Korku sineması her şeyden önce yönetmen sinemasıdır. Kameranın arkasında kendisini Testere ile ispatlamış James Wan olunca merakım daha da artmıştı.

    Sonunda Ruhlar Bölgesi'ni izleyeceğimiz vakit geldi, gittik ve gördük. Gördük ki 80'lere dönmek sadece J.J. Abrams'ın hevesi değilmiş. James Wan 80'lerin perili ev filmlerinden epey etkilenmiş gibi görünüyor. Hatta durumu herkesten önce farkedenlerden biri olduğu bile söylenebilir; Ölüm Emri ile yine bir başka gözde 80'ler teması olan vigilante (intikam) filmlerine aşırı şiddet yüklü ve hiç de fena olmayan bir dokunuş yapmıştı.

    Konudan bahsetmek çok gerekli olmasa gerek çünkü bu tür filmlerin alttan gelen mesajı bellidir; evinizin içine giren her türlü kötülüğe karşı birlik olun ve ailenizi koruyun! Bizim evlerin içinde de genelde bir kayınvalide terörü estiği için bu tür perili ev filmlerini ve sonunda "aile"nin birarada kalmasını ve kötülüklerin defolmasını izlemeyi pek severiz. James Wan bu iskeletin üzerine inşaa ettiği yeni filminde "perili ev" filmlerine yeni bir soluk getirmeye, klişelerin batağına saplanmış ve neredeyse tüm etkileyiciliğini yitirmiş bu türde yeni bir şeyler söylemeye çalışmış. Peki başarabilmiş mi? Üzgünüm ama hayır! Üstelik filmi batıran ne senaryo, ne yönetmenlik ne de oyunculuklar...

    Öncelikle "Perili ev" filmiymiş gibi başlayıp da perili olanın ev değil içindekiler olduğu fikrini işlemesi orijinal değil ama fena durmamış. Şimdiye kadar pek elleşilmemiş "Astral seyahat" fenomenine el atması ve bu tür filmlerin çok meraklısı olduğu, her şeyi getirip de dinsel bir metne, koyu katolik bir çağrıya dönüştürmeme hali de gayet iyi geldi. Evin astral seyahat meraklısı ufaklığı Dalton'u oynayan Ty Simpkins dışında kötü oynayan kimse yok... E, o zaman ne! Hemen cevap verelim; MPAA (Motion Picture Association of America) sınıflandırma kriterlerine göre 13 ve üstü, henüz reşit olmamış seyircilerin, ebeveynleri ile birlikte görebileceği manasına gelen ve çoğu filmi olduğundan çok daha tatsız hale sokan ünlü PG13! (Son Terminator'ü niye sevmediniz sanıyorsunuz?) Sırf daha fazla bilet satmak uğruna filminizi buna uygun çekiyorsanız elinizi çok daraltıyorsunuz demektir. Bu bir bandonun enstürmansız konser vermesi gibi bir şey! Kan yok, şiddet yok, küfür yok... Korku filmine bunları koyup ne yapacaksınız ki zaten!

    James Wan'da işte tam bu noktada 80'lerin müthiş korku filmlerinin nasıl başardığını hatırlıyor; atmosfer... Film Amityville Horror gibi başlayıp, Changeling gibi devam ediyor ve finalde House ile Poltergeist arası bir kabus eğlencesi sunmaya çalışıyor. Hatta bebek telsizi sekanslarında İspanyol korkusu La habitación del niño'ya özendiği çok belli. Ama James Wan, Testere'de gördüğümüz üzere küçük bütçe ile harikalar yaratabilen bir yönetmen olsa da bu sefer işi kıvıramamış. Bu kadar fazla referanstan beslenmek filmi kafası karışık bir izlence haline getiriyor ve elinde Poltergeist'in bütçesi olmadığı için final epey gariban.

    Sonsöz: Korku sinemasında yeni bir şeyler söylemek artık çok mümkün değil... Klişeleri düzgün kullananları ya da bir şekilde ters klişeye çevirenleri dahi "büyük yönetmen" diye alkışlar hale geldik. Ruhlar Bölgesi yönetmeninden dolayı umutla beklediğimiz bir filmdi. Beklentiyi karşılamasa da eğlenceli ve finale kadar ilgiyle izleniyor. Perili ev filmlerinden hoşlananlar, envai çeşit ruhun sürekli böö! yaptığı bu filmi tüm hamlığına rağmen sevecektir. Yine de beklentinizi düşük tutmanızda fayda var.

    twitter: murattolga / murattolga@gmail.com

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top