Filme adını veren karakter Saftirik Greg'i birçoğunuz tanıyordur. Kendisi aynı zamanda yazar Jeff Kinney'in illüstrasyonlarla süslü ‘Saftirik Greg'in Günlüğü' adlı serisinin de ana karakteri. 30'dan fazla dile çevrilen ve New York Times en çok satan kitaplar listesinde 74 hafta boyunca kalmayı başaran, şu an ülkemizde de en çok satanlar listesinde ilk 10'da yer alan seri den ilk uyarlanan ilk film olan Saftrik Greg'in Günlüğü (Diary of a Wimpy Kid) 2010 yılında çekilmişti. Filmin getirdiği ticari başarının ardından hemen 2011'de, serinin ikinci kitabı senaryolaştırılarak çekildi.
Wimpy Kid, nam-ı diğer Saftirik Greg. 2010'da çıkan ilk filmde, altıncı sınıfa başlayan bir çocuğun okul çevresinde ve ailesiyle yaşadığı çilekeş ama komik durumları izlemiştik. Greg bu yıl yedinci sınıf öğrencisi olarak hayatın trajikomik olaylarını göğüslemeye devam ediyor. Tatlı ama zaman zaman hayatı zorlaştıran bir anne, baş belası küçük bir kardeş ve ondan da baş belası, sınırları zorlayan bir ağabey her gününü macera dolu geçirmesine sebep oluyor. Greg'in süper ötesi saftirik arkadaşları Rowley, Fregley, Chirag, Patty, Manny'i ve acımasız ortaokul ortamını da unutmamak lazım. Ama Greg her zaman hayata karşı umut dolu olarak kendi yolunda ilerlemeye devam ediyor. Bu da filmin, daha doğrusu kitabın en önemli mesajlarından biri olsa gerek.
Film temel olarak ergenliğinin ilk dönemlerini yaşayan bir çocuğun gündelik yaşamını anlatıyor. Yedinci sınıfın başlamasıyla Greg Heffley, hem çevresiyle hem de kendisiyle devamlı uğraşan Rodrick ile başa çıkmak zorundadır. Bir diğer taraftan ebeveynleri de kardeşlerin iyi geçinmeleri için, ekstra bir çabayla, onlara ortam yaratmaya çalışıyordur. Tüm bunların yanı sıra Greg hayallerini süsleyen, şehre yeni taşınmış Holly ile iletişim kurmaya çalışıyordur.
Her senaryo gibi, dahası her kitap gibi filmin hikayesinin kurgusu da tabii olarak giriş gelişme ve sonuç olarak yapılandırılmış. Ama filmde sahneler bu günlükte olduğu gibi bölüm bölüm, sitcom tadında çekilmiş. Hatta görülen o ki film yapımcıları ne filmin sinematografisini önemsemişler ne de filmin sonu için izleyicide merak uyandırmayı. Belli ki amaç, her sahnedeki espriler ile kitabın beyazperdeye yansıması olarak hedef kitlesini güldürmek.
Genellikle yaşları küçük olan oyuncu kadrosu oldukça başarılı performanslarıyla da izleyiciyi güldürmeyi başarıyor, film kitabın gerisinde kalmıyor. Maalesef bazı sahnelerde yönetmenin oyuncuları ‘zorlama oyunculuğa' sürüklediği hissediliyor, oyuncu sahnenin içine oturmuyor ama bunun dışında performanslar filmin enerjisini artıyor. Kitapta yer almayan karakter Holly ile de filmin romantik komedi tarafı desteklenmiş. Fakat aralarında çok da kayda değer diyalogların olmamasıyla Holly karakteri etkisini yitiriyor ve geçen filmdeki kadın karakter Chloe Moretz'i gözler arıyor. Gerçi yakın zamanda vizyona giren ve eleştirmenlerce oldukça başarılı bulunan film Hugo'da da Moretz'e hayran kaldığım için, bu yorum kişisel olarak algılanabilir.
Filmin teknik açıdan tüm sadeliğine rağmen aslında yönetmeni David Bowers'ı Astro Boy, Fare Şehri (Flushed Away) gibi animasyonlardan tanıyoruz. Kitabın illüstratif yapısının yansıtılması gibi bir-iki animasyon ayrıntısı dışında çekimler oldukça sıradan bir düzeyde gitmiş.
Sonuç olarak popüleritenin hayatın gayesi olduğu yaşları konu edinen bu film, özellikle ergenliğinin ilk dönemindeki gençler ve çocuklar için oldukça eğlenceli olacaktır. Suya sabuna dokunmayan hikayecikleri ile biz büyükleri de güldürecektir. Sonuçta çoğumuz yedinci sınıfta bir tıfıl olmadık mı?