Hesabım
    3 Gün İçinde Öleceksin
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    2,5
    Geçer
    3 Gün İçinde Öleceksin

    Avusturya’dan Kartpostal Gibi Bir Korku Filmi!

    Yazar: Serdar Kökçeoğlu

    3 Gün İçinde Öleceksin’in kıyamet habercisi bir cep telefonu içeren sinopsisini okuduktan sonra, Hollywood Japon sinemasını, Avrupa da Hollywood’u örnek alıyor diye düşünebilirsiniz. Yok, göründüğü gibi değil. Michael Haneke gibi isimlerle çalışan Avusturyalı yönetmen Andreas Prochaska’nın J-horror/Hollywood kırması, cep telefonu katkılı bir slasher gibi gözüken projesi aslında metafizik ve doğaüstü yönleri alınmış, son derece gerçekçi; ilginç anları olan bir korku filmi. Kesinlikle son dönemin başarılı korku filmleri arasına girebilir.

    İki çift ve sessiz ve yalnız bir genç kızdan oluşan beş kişilik bir arkadaş grubunu tanıyarak başlıyoruz filme. Eğlenmesini ve aynı zamanda zamanında mezun olmasını bilen grup, mezuniyet günü gizemli bir cep mesajı alıyor. Filme de adını veren mesajı kafaya çok takmayan gençler, aralarından birinin kaybolmasıyla huzurlu dağ köylerinde problemli bir komşuları olduğunu fark ediyorlar. Daha sonra ise tam üç gün sürecek ve 'perili' bir köşkte sonlanacak sıkı bir kovalamaca başlıyor.

    Prochaska’nın filmi aslında bildiğimiz slasher formülünü çaktırmadan da olsa güzelce sergiliyor. Önce karakterleri tanıtıyor, sonra onları bir güzel belayla tanıştırıyor ve yavaş yavaş belaya yol açabilecek nedenleri sorgulatmaya çalışıyor. Dışlanan, içe dönük ve tuhaf bir sınıf arkadaşı, ölmesine yardımcı olunan bir geyik (ruhu değil sahibi), dışlanan bir baba gibi unsurlar elendikten sonra ise geriye, grubun küçükken ortaklaşa işlediği bir kabahat ve onun yol açtığı sapkın bir zihniyet çıkıyor.

    3 gün İçinde Öleceksin’i izlerken,

    Filmin esas katili sonlara doğru kanlı canlı bir şekilde karşımıza dikildiğinde, korku sinemasında en çok rahatsız edici olanın, saplantıları ve takıntıları sonucu dengesini yitirmiş, yabancılaşmış (ve canavarlaşmış) 'insan' olduğunu anlıyorsunuz. Materyalist izleyiciler, bu varoluşçu

    Andreas Prochaska’nın filmini geçen hafta göz attığımız Boş Oda filmine de benzetebiliriz. 3 Gün İçinde Öleceksin de, Boş Oda gibi yılın, son 10 yılın veya 25 yılın en iyi korku filmleri arasına girebilecek türden taze bir yapım değil. Fakat düşük bütçeli, abartısız, tamamen bütçeden kaynaklanan problemler nedeniyle gerçekçi olmayı seçmiş ve iyi de yapmış bir film. Üstelik, gruba yardımcı olmaya çalışan bir polisin yanlışlıkla gruptan birini arabayla ezmesi gibi alışık olmadığımız senaryo ilginçlikleri de var!

    Bu anlamda galiba film, günümüz korku sineması eğilimlerinden çok 70’lerin sinemasına yakın duruyor ve gücünü efekt tasarımcılarından çok karakterlerinden alıyor. Filmin iyi yazılmış, inandırıcı ana karakterleri dışında; sevdiklerini kaybeden bir insanın nasıl bir canavara dönüşebileceğini ortaya koyan trajik bir 'son' karakteri var. İşte o, filmin doğal güzelliklerinin hemen yanında zihinlere yerleşiyor.

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top