Hesabım
    Kanımdaki Barut
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    2,5
    Geçer
    Kanımdaki Barut

    Kanımdaki Barut

    Yazar: Orkan Şancı

    Yeni sezonda bir çok yerli yapım seyirci bekliyor. Dile kolay, 50'den fazla filmden söz ediyoruz. Ülkemizde yabancı filmlerin izlenme oranları kıstas alındığında bu hayli iddialı bir rakam. Dahası gösterim tarihleri bakımından sıkışıklığa yol açacak kadar fazla bir sayı.

    Güzel ülkemizde ya birileri ucuz film çekme yöntemleri keşfetti, ya da devlet, film çeksinler diye genç sinemacılara kesenin ağzını açtı. Öyle zannedebiliriz ama öyle bir şey yok. Peki nasıl oluyor da bu kadar çok film çekilebiliyor? Ya da daha doğru soru; bu kadar film çekilmesine çekiliyor da, nitelik bakımından elersek elimizde kaç tane iyi film kalır?

    Üretim patlamasının hep iyi bir şey olduğunu düşünmüşümdür. Ürün miktarı artınca kalite de hemen yükselmiyor belki ama zamanla, gerçekten yaratıcı fikirlerin bu ortamda kendini gösterebileceğine inanırım.

    Konumuz olan film bunlardan biri değil yazık ki. Beklentimiz ne kadar düşük olsa da "Kanımdaki Barut", oyuncu-yönetmen olmaya çalışan Haluk Piyes'in iyi niyetli bir denemesi olmaktan öteye geçemiyor. Piyes bir röportajında filmini "şiddete karşı bir sosyal sorumluluk projesi" olarak tanımlamış. Filmi de "bir piyes" diyerek açıyor. Ancak piyeslerin seyirciden sürekli reaksiyon almaya dayalı yapısını düşünürsek, yönetmenin, çıkış noktası olan "aile içi şiddet"i daha en başta seyirciye aktarabildiğini düşünmek güç. 15 yıl önce yaşananları hatırlatmak için Aronofsky'nin "Pi"si gibi tekrarlı kurguya başvurma (sürekli çekmeceyi açıp eski haber kupürlerine bakma) hoş bir biçimsel tercih olsa da, filmin yerine geçecek kadar da güçlü değil. Sahneye dalıp duran yan karakterlerse, başlanıp yarım bırakılmış yan öyküler gibi.

    Böyle olunca Piyes, kafasındaki "piyes"i seyirciye yeterince yansıtamıyor, 15 yıl önce, aile içinde işlenen cinayetin bir çocukta ne tür travma yaratabileceğini gösteremiyor, onun yerine vardığı sonuçla yetinmemizi istiyor. Barut karakterinin neden şiddete bağımlı olduğunu açıklayamıyor, intikam hikayesini yeterince besleyemiyor. Dolayısıyla filmin dayanak zemini olan intikam duygusu, finalde, uzun süredir beslenemediği için seyircinin gözünde açlıktan ölüyor.

    Burada üç parantez açmamız lazım. Birincisi, Haluk Piyes'in henüz ilk yönetmenlik deneyiminden söz ediyor olmamız. Üzerinden hiç çıkarmadığı beyaz atletiyle neredeyse her sahnede yer aldığı için, filmi yönetmeye, çektiği sahneler üzerinde yeterince düşünmeye vakti kalmamış gibi. Yine de onun yapmaya çalıştığı (başaramasa da) şeye bakınca içimde geleceğe dair iyimser hisler oluşuyor. Piyes, çok kötü bir maç çıkaran iyi bir sporcu gibi. O yüzden, bu cesur girişimi nedeniyle ikinci bir şansı hak ediyor.

    İkinci parantez, "yol"u geçmişte Yılmaz Güney'le çakışmış bir sinema insanı, Necmettin Çobanoğlu hakkında. Türk sinemasında böylesine yaşamışlık hissi veren yüzlere az rastlıyoruz. Oğluna olan sevgisini göstermek isteyip gösteremeyen baba rolünde, öylesine ölçülü, ama öylesine yoğun bir karakter oyunculuğu sergiliyor ki.

    Son parantezimiz de genellikle stand-up ustası olarak bilinen Mehmet Esen hakkında. Fiziksel değişimi, kötü adam personasıyla bence filmin standartlarının çok üzerinde bir performans sunuyor.

    Tüm bunları alt alta topladığımızda, yeni sezona iddialı projelerle hazırlanan sinemamız için alınması gereken dersler içeren bir film bu. Benim kafayı çok taktığım, hani şu "filmde oynayan herkesin kafasının afişte görünmesi" dışında "Kanımdaki Barut"un eleştirilecek daha pek çok kusuru var. Senaryosu, anlatım dağınıklığı, mekan seçimlerindeki kötü tercihler, sonuca bağlanmayan gereksiz sahneler; liste çok uzayabilir. Ama başrol oynadığı filmin hem senaryosuna hem de yapımcılığına imzasını attığı için Haluk Piyes'in, daha doğrusu böyle bağımsız sinemacıların desteklenmesi gerekir. Çünkü başta belirttiğim düşüncemin hala arkasındayım.Bağımsız yapımların sayısı arttıkça, içlerinde mutlaka -sayıca az da olsa- bazı cevherlere günün birinde mutlaka rastlayacağız.

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top