Hesabım
    Testere: Jigsaw Efsanesi
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,0
    Ortalama
    Testere: Jigsaw Efsanesi

    Jigsaw 8'den büyük!

    Yazar: Fatih Yürür

    Sinema tarihinin en uzun soluklu Cadılar Bayramı eğlencesi olma konusunda emin adımlarla ilerleyen Testere serisi, yaklaşık 7 senelik bir aranın ardından, adeta yeni albümü merakla beklenen bir rock grubu gibi sevenlerine geri döndü! Peki beyazperdede sekizinci hikayesini deviren serinin kondisyonundan ne haber dersiniz?

         James Wan’ı daha kariyerinin başındayken, korku – gerilim arenasının en iddialı ve maharetli isimlerinden biri haline getirerek, kestirme yoldan devler ligine taşıyan, onu tür sinemasının süperstarlarından biri haline getiren ilk Testere filminin üzerinden dile kolay tam 13 koca sene geçmiş! Sessiz ve derinden bir şekilde gişeyi ufak ufak sallayan, Fincher’ın polisiye – gerilim başyapıtı Se7en’ının, milenyumdaki en güçlü muadillerinden biri olarak gösterilen bir yapımın, zaman içerisinde istismar sinemasının en popüler örneklerinden biri olacağını pek çoğumuz düşünmemiştir eminim. Dolayısıyla seri ilerledikçe, polisiye – gerilim dozajı da hızla düşerek yerini ustalık seviyesi düşmeye başlayan insan haşatına bırakmaya başladıkça da, düşülen tekrarlar sebebiyle nitelik açısından hızlı bir irtifa kaybına uğradı. Tam da bu sebeple, çok hızlı bir şekilde semiren ve elindeki malzemeyi de sonuna kadar çiğneyen bir yapımın sekizinci halkası söz konusu olduğunda kafalarda önyargı oluşması pek sürpriz olmadı hani.

        Gel gelelim ilk filmin yarattığı sükseye rağmen kaptan koltuğunu Darren Lynn Bousman’a devretmesiyle birlikte sadece yürütücü yapımcılık armasını göğsünde taşımayı tercih eden Wan, kendi yolunu çizerken; Testere serisi de her yıl düzenlenen bir cadılar bayramı ritüeli haline geldi. Nihayetinde serinin kendini tekrar ettiği eşiği çoktan aşıp gittiğine ikna olup, öykünün suyunun suyunun suyuna ekmek banan yapımcılar, son bir “3D” hamlesiyle de üstünkörü bir rövaşata çakarak sahayı terk etme kararı aldılar. Tablonun geneline bakıldığında cepler doluydu fakat Jigsaw’ın da bir türlü ölmek bilmeyen Myers gibi yıllar sonra izleyiciye nanik çekeceği de gün gibi ortadaydı.

         “Her gidişin bir dönüşü vardır” klişesine uygun bir biçimde ilk etapta serinin adına düzenlenen revizyon, hemen ardından da spota entegre edilen “efsane” vurgusuyla bir başka “köklere dönüş” hamlesiyle karşı karşıyayız yine! Tabi, hızlı ve hararetli bir biçimde, seriden tüketilebilir bir gerilim materyali olarak yıllarca izleyici önüne meze niyetine sürülmüş, sündürülmüş yorgun bir yapımın geri dönüşü, her ne kadar takipçilerinin bünyesinde kafi miktarda heyecana gark etse de; ağabeylerinin izinden gitmekle, radikal değişimler için kol sıvamak arasında nasıl bir tercih yapacağı mevzusu da fazlasıyla kritikti.

         Bu noktada, seriden biraz olsun ümitli olan izleyicinin aklını çelecek detay ise, projenin arkasına Spierig Kardeşlerin getirilmesi oldu. Özellikle Vampir İmparatorluğu ve Zamanın Ötesinde gibisinden, ana akım için cesur sayılabilecek yapımları bizlere armağan eden ikilinin, seriye taze kan boca etme ihtimali fazlasıyla cazipti! Daha önce Piranha 3D’nin senaryosuna mürekkep damlatmış olan Pete Goldfinger ve korku – komedi türü arasında mekik dokuyan ortalama altı filmleriyle tanınan Josh Stolberg ikilisinin de teknik takviyesi sayesinde, ortaya çıkan karışımın risk oranı yüksek fakat keşif değeri de fazlasıyla günaha davet çıkaracak cinsten diyebiliriz.

        Peki serinin bu yeni halkası için günaha girmeye değer mi? Aslına bakılacak olursa Jigsaw’ın yeni oyun çantasını sırtlanıp, işkence pornosu kıyılarından ufak ufak uzaklaşması son derece yerinde bir karar olmuş. Goldfinger ve Stolberg ikilisinin, polisiye kaslarını çalıştıran ve zorlama da olsa yerinde ve kararında twistlere kapı açan öyküleri; abecesi çözülmüş ve sündürülmüş bir seriyi yeniden hayata döndürebilmek adına bypass etkisi yaratabilmeyi başarmış. Pastanın tadı tamamen değişmemiş ama en azından yeniden tüketilebilir hale gelmiş. Nihayetinde efsanenin sürdürülebilirliği açısından gerekliliği tartışmasız olan ufak modifiyelerin desteğiyle, serinin sıkı takipçilerini tatmin etmesi muhtemel. Diğer yandan popüler sinema arenasında karşımıza çıkan kalburüstü yapımların polisiye notları düşünüldüğünde de kesinlikle sınıfta kalmıyor!

         Nihayetinde son birkaç gündür eleştirmenler tarafından durmadan pataklanan bir yapım haline ge(tiri)len Jigsaw, öncüllerinin tekrar yükünü ve önyargıların kalorisine sırtında taşıdığı için öyle koşulsuzca kucaklanması zor bir noktada duruyor orası kesin! Spierig Kardeşler’in seriye yeni bir soluk getirme çabasının da her bünyede aynı şekilde kabul edileceği tartışmalı. Fakat serideki gore dozajını neredeyse ilk filmin sınırlarına kadar çeken, nispeten daha eğlenceli bir yapım makyajlama çabaları, zaman içerisinde beklenmedik bir biçimde takdir de görebilir. Her halükarda, öncül filmlerin gişesi düşünüldüğünde, Testere serisinin bu son halkası cepten tüketmek yerine bir miktar riske girme cesaretini göstermesi adına bile takdire değer!

         Sinema perdesindeki rotasyonu açısından gerilim sinemasının Star Wars’a cevabı olarak da pekala kabul edilebilecek olan Testere serisinin, spin off güzellemeleri ile şenlenip şenlenmeyeceğini ise zaman gösterecek… Kim bilir?

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top