İlk filmi 15 yıl önce vizyona giren Resident Evil serisi her filmiyle giderek büyüdü. Bu serinin gelmiş geçmiş en iyi seri olmadığını bilsem de Resident Evil filmleri, benim "guilty-pleasure" (kötü olmasına rağmen izlerken eğlendiğim) filmim. Bu seriyle büyüdüm sayılır. İlk filminin görsel efektleri rezaletti ama oldukça ilginç, tek mekanda geçen bir hikayeydi. İkinci filmi biraz zayıf olsa da aksiyon sahneleri çok saçma ve bir yandan da eğlenceliydi. Serinin en sevdiğim filmi üçüncü film, içinde bulunduğu dünyayı daha genişletip hikayeye yeni karakterler eklemişti. Dördüncü filmin zombisi az olsa da seriye yeni eklenen 3D efektiyle filmin kendisi daha uçuk ve daha eğlenceli olmuştu. Beşinci filmi aksiyon bakımından idare ederdi ama senaryosu çok gereksizdi. Her ne kadar geçtiğimiz yıllarda seriye olan ilgim azalmış olsa da Resident Evil'ı nasıl sonlandıracaklarını merak ediyordum. Bu yüzden bu eleştiriyi seriyi bu ana kadar takip eden birisi olarak yazıyorum.
Konu şöyle: "Hiçliğin ortasında uyanan Alice, yine zombilere karşı savaş veriyordur. Bu esnada dünyayı 48 saat içinde yok etmeyi planlayan Umbrella şirketi, Alice'in yoluna çıkar. Alice de her şeyin başladığı yere, Raccoon City'ye geri dönüp orada eski ekibine rastlar. Ve Umbrella şirketini yok etmek için son bir savaşa hazırlanırlar."
Pekala, film hakkında başarılı bulduğum şeyler nelerdi? Milla Jovovich, 15 yılın ardından hala Alice karakterini başarıyla canlandırmış. Ali Larter'ı yeniden görmek güzeldi. Iain Glen, Dr. Isaacs rolünde yine iyiydi. Ruby Rose'un 1 ay içinde John Wick 2 ve xXx 3'den sonra oynadığı üçüncü film olması bayağı ilginçti. Ve bazı aksiyon sahneleri fena değildi.
Ve bu kadar. Resident Evil serisinden bu kadar hoşlanmama rağmen bu filme dair başka iyi bir yan bulamadım. The Final Chapter, sır para kazanmak için yapılmış, tamamyla gereksiz, kötü çekilmiş, her haliyle zayıf bir film. Özellikle de Resident Evil serisinin standartlarına göre.
Film hakkında en çok hayal kırıklığına uğradığım şey karakterlerdi. Normalde Resident Evil'ın herhangi bir filminde Alice ve 1-2 yan karakter ana planda oluyor (özellikle de dördüncü filmde). Bu filmdeyse her şey hızlıca geçiştirilmiş. Ali Larter'ı yeniden görmek kimin umurunda? Nasıl kurtuldu, oraya nasıl geldi? Kimse sormadan hemen hikaye başlıyor. Ayrıca bütün yan karakterlerin öleceğini biliyordunuz zaten. Film sanki o karakterleri umursuyormuşuz gibi onlara dramatik sahneler vermiş. Bu da başka bir sorun. Bu filmin girdiği "epik serinin final filmi" havası gerçekten de çok garip. Her sahnede çalan epik müzikler sanki akıl almaz bir şeye tanık oluyormuşuz gibi bir hava uyandırmaya çalışıyor ama gerçekte bunun yakınından bile geçemiyor. Ayrıca filmin finalinden de nefret ettim. Bence serinin dördüncü filminde seri rahatça bitebilirdi ama bundan sonra gelen beşinci ve altıncı filmler gerçekten zorlama olmuş. Özellikle de bu film bunca beklentinin ardından olabilecek en klişe yönteme başvurmuş. Ana karakterin kimsenin umursamadığı yanıyla ilgili bir şeyi açıklığa kavuşturmak ve filmin sonunda açık kapı bırakmak. Hiç sevmedim, çok gereksizdi.
Görsel efektlerden konuşalım biraz. Ne görsel efekti?! Sanki adamın biri amazon.com'dan 30 liralık bir yeşil ekran almış da herkes onun etrafında duruyormuş gibi görünüyor resmen. Yani bu konuda Oscarlık bir şeyler sakın beklemeyin.
Bu film hakkında merak ettiğim şeylerden birisi de Paul W.S. Anderson'ın yönetmenliğiydi. Çünkü Anderson bir röportajında şunu demişti: "Bu filmde seviyeler daha yüksek olacak ve her şey değişecek, artık bu seriyi kendi istediğim gibi yönetebileceğim." Şaka mı bu? Dalga geçmiyorum, The Final Chapter'daki yönetmenlik hayatımda gördüğüm en kötülerden birisiydi. Kolayca ilk 5'e girer. Kamera o kadar hızlı ilerliyor ve kırpılıyor ki, izlerken hiçbir şey anlamıyorsunuz. Bu filmin 3D olduğunu da belirtmeliyim. Ben filmi 2D izledim ama ekranda parlayan görüntüler ve yönetiliş tarzı o kadar kötüydü ki resmen gözlerim kanadı. Bu filmi 3D izlediğimi hayal bile edemiyorum.
Kısacası, bu filmde neyin başarılmaya çalışıldığını bilmiyorum. Senaryo berbat. Görsel efektler ondan da kötü. Yönetmenlik en berbatı. Birkaç ilginç fikri ve Resident Evil sevenler için nostaljik bir havası var ama dediğim gibi, ben de Resident Evil filmlerinin bir hayranıyım ve bu film beni büyük hayal kırıklığına uğrattı. Bu filmi yalnızca şunun için tavsiye edebilirim: Eğer evdeyseniz ve biraz ses olmasını istiyorsanız bu filmi televizyonda açın ve arka planda öylesine oynasın. Ara sıra gidip gelip aksiyonuna bakarsınız ama o kadar da kafaya takmazsınız. Bu kadar. Bu filmi başka kimseye tavsiye edemem. Büyük bir hayal kırıklığı. Sakın izlemeyin.
FİLMİN İYİ YANLARI:
+ Yaratılan nostaljik hava.
+ Birkaç ilginç fikir.
FİLMİN KÖTÜ YANLARI:
- Gözlerinizin kanamasına sebep olacak çirkin yönetmenlik ve çok kötü görsel efektler.
- Bomboş bir senaryo, mantıksız bir final.
- Yan karakterlerin gereksizliği.
- Filmin çok hızlı ilerlemesi.
- Serinin altıncı ve final filmi olmasına rağmen sanki Resident Evil serisini kimse izlememiş gibi filmin başında bütün olayları anlatan bir özet sahnenin olması.
TOPLAM PUAN: 2.6/10