Romantik Komedi
Yazar: Ali ErcivanMahsun Kırmızıgül'ün yönettiği iki film ve sadece senaryosunu yazdığı Gecenin Kanatları ile gişede ses getiren işlere imza atan Boyut Film, yelpazesini biraz daha genişletmeye karar vermiş. Bu kez, ülkemizde uzun zamandır pek başarılı örnekleri gerçekleştirilemeyen romantik komedi türüne el atmışlar. Filmin ismini de hedefini en açık şekilde anlatması için Romantik Komedi olarak belirlemişler.
Yeşilçam sinemasının, çok kendine has bir romantik komedi geleneği vardı. Ama son dönemde o geleneği devam ettirme çabaları ne başarılı olabildi, ne de seyircinin yeterince ilgisini çekebildi. Dolayısıyla, karşımızdaki filmin yaratıcıları da Amerikan formülüne bel bağlamış ve kendilerine "Sex and the City" serisini örnek almışlar.
Aslında bu formül daha önce televizyonda da denendi. Tutacağına inanılmasının temel sebebi, üst sınıfların sosyetik yaşamları ve ilişkilerinin, seyircinin büyük kısmını oluşturan alt sınıflara cezbedici geleceği varsayımıydı. Ama yanılmıyorsam televizyonda bu beklenti boşa çıktı. Seyirci, üst sınıfın eğlenceli yaşamıyla değil, acılarıyla ve çatışmalarıyla daha çok ilgilendi hep. Tabii sunulan işlerin hep Amerikan özentisi, hep ruhsuz, yaşamayan işler olmasının da başarısızlıklarda payı vardı.
Romantik Komedi, bu yöndeki en kabul edilebilir denemelerden biri olmasına rağmen, yine de benzer sorunlardan fazlasıyla muzdarip. Oyuncuların bütün çabasına rağmen, karakterler yeterince buralı değil, Amerikan filmlerindeki benzerlerinin zorlama birer replikası. Modern romantizm anlayışı, oldukça yapıştırma. Komedisi ise, oyuncuların çabalarının sonuç verdiği birkaç yer hariç, güldürmüyor.
Bir sinema başrolüne hazır olmadığı izlenimini veren Sedef Avcı ile Issız Adam'la kazandığı şöhretin arkası pek gelmeyen Cemal Hünal'ın karakterleri (Esra ile Mert) arasındaki aşk hikayesinin işlediğini söylemek zor. Özellikle de Hünal her an birini öldürecekmiş gibi bakışlarla ortalıkta dolaşırken. Filmde amaçlanmamış bir komik sahne olarak şu örneği verebilirim mesela: Esra beyaz şarap içmek istediğini söyler. Mert'in yüzünde ise öyle acılı bir ifade oluşur ki, aklından "Bi beyaz şarap yok evde, tuttu onu istedi, anasını satayım..." diye geçirdiğini düşünürüz. En azından ben öyle düşündüm.
Yetenekli bir aktör olan Engin Altan Düzyatan, üstüne düşeni layıkıyla gerçekletirirken; filmin asıl başarılı performansı, şaşırtıcı şekilde, Gürgen Öz'den geliyor. Genel olarak ruhsuz ve yabancı bir tonda ilerleyen filme biraz olsun enerji ve mizah katmayı başarıyor komedyen. Aslında o ve Sinem Kobal, rollerini zenginleştirmek ve iki boyutluluktan kurtarmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Ancak özellikle Gürgen Öz, nihayet kendisi için doğru rolü bulmuş gibi.
Reklam kökenli ve takma isimli yönetmen Ketche, temiz bir televizyon işi çekmiş daha çok. Birkaç ekran bölme numarası dışında, reklamdan edindiği tecrübeyi yansıtan bir numarası yok. Filmde reklam estetiğini yansıtan tek şey, görüntü yönetmeninin ışık çalışması. Ha, zaten bir sinema filmini reklam gibi çekmesini de talep etmiyoruz kimseden, o ayrı. Ama en azından daha dinamik, daha modern bir sinema dili beklememiz normal herhalde. Romantik Komedi ise, oldukça ağır aksak, hantal ve az önce de belirttiğim gibi, televizyon düzeyinde bir iş.
Karikatür düzeyindeki yan karakterleri ve zayıf senaryosuyla vaadini karşılayamıyor olsa da şehirli genç kadınlar için yapılmış nadir yerli filmlerden biri olarak ilgi çekebilir Romantik Komedi. Fakat (filmin kendisinin de kullandığı reklam jargonuyla) pek A sınıfına hitap etmediğini eklemek gerek.