Pahalı ve büyüleyici temaşa...
Yazar: Ali Ulvi UyanıkBiz eski sinefiller, bu serüvene, Amerikan müzikal sinemasında tüm zamanların en iyi şarkıcılarından biri kabul edilen ve yer aldığı her filmi performansıyla yükselten Judy Garland'ın (1922-1969) 17 yaşında rol aldığı "Oz Büyücüsü (The Wizard of Oz) ile atılmıştık. Bu klasik aile filmi, Kansas'ın kırsal bölgesinde yaşayan Dorothy ile köpeği Toto'nun bir hortum marifetiyle içine düştükleri fantastik Oz Ülkesi'nde büyücüyü bulma ve eve dönme çabalarını anlatır. Dorothy, Oz Büyücüsü'nü ararken korkak aslan, kalpsiz teneke adam ve beyinsiz saman korkulukla karşılaşıp dost olur; Batı'nın Kötü Cadısı'nı alt eder. Müziği ve "Gökkuşağının Üzerinde"(Over the Rainbow) adlı, yine klasikler arasında yerini almış şarkısı Oscar ödülü kazanan MGM'in bu iddialı yapımının temelinde halka moral depolamak yatmaktadır. Çocuk romanları yazarı Lyman Frank Baum'un (1856-1919) 1900'de yayımlanan kitabının bu uyarlaması, ağır ekonomik bunalımdan geçen Amerikan halkına, en umutsuz görünen durumlardan bile, cesaret, akıl ve inançla nasıl çıkılabileceğine dair moral kaynağı olmuştur.
İki yüz milyon dolarlık pahalı temaşa "MMuhteşem ve Kudretli Oz (Oz: The Great and Powerful) ise, Dorothy'nin serüveninin öncesine gidip, Baum'un eserini temel alarak şu soruyu sormuş: Peki ama Oz Büyücüsü bu olağanüstü ülkeye nasıl geldi?
Her kadına aynı numaraları çeken iflah olmaz çapkın, yakışıklı üçkâğıtçı, bir panayır sihirbazı olan Oscar Diggs (James Franco), iri bir adamın hışmından kaçarken, fırtınada sepetine atladığı balonla hortumun içine girerek Oz Ülkesi'ne düşer! Oscar'ın buradaki başlıca iki dostu, kanatlı maymun Finley ve Porselen Kız olacak... Ülkeyi, kralı öldürdükten sonra tek güç sahibi olmak için planlar yapan cadı Evanora (Rachel Weisz) ve sonradan, kendinden de kötü bir cadıya dönüştürdüğü kardeşi Theodora'nın (Mila Kunis) elinden kurtarmak için iyi cadı Glinda (Michelle Williams) ile işbirliği yapacaktır. Daha doğrusu, Glinda, Oscar'ın yüreğindeki iyiliği ortaya çıkararak 'seçilmiş büyücü' olduğuna inanılmasını sağlayacaktır.
Tahmin ettiğiniz gibi, Hollywood'un sevgili temalarından olan 'bir adamın değişim ve olgunlaşma öyküsü'... Hatta iktidar gücünün korkutuculuğu karşısında yılmamak ve birbirine güvenip mücadele etmek gerektiğini savunduğu için, politik bir metni de var denilebilir: Hani, her zamana ve topluma uygun bir mesaj.
Ancak, bu temaların ötesinde, siyah-beyaz ve monoya benzer bir sesle başlayıp, Oz Ülkesi'nde rengârenk, tek sözcükle büyüleyici ve geniş bir büyük gösteriye dönüşen film, hem andığımız en ünlü yapıma, hem de sinemaya saygılarını sunuyor. Ve post-yapımda değil, çekimlerde 3 Boyut tekniği kullanıldığı için de, mekânlar ve hareketlerde müthiş bir derinlik içeriyor. Zümrüt Kent, Karanlık Orman, Porselen Kent gibi onlarca yer, dijital teknolojinin üstünlüğü kullanılarak ve fakat sahne sanatlarındaki dekorlara da yakın bir yapay gerçeklikte, tam da "Oz Büyücüsü"nün saflığını yeniden hissettiriyor: Tuhaf bir denge bu.
Yönetmen Sam Raimi, görsellikte bu dengeyi kurarken, başkarakteri aracılığıyla, filmi aynı zamanda yedinci sanatın olağanüstü serüveni haline getiriyor. Sinemanın ilk yıllarında (hikâye 1905'de geçiyor) numaralar yapan Oscar, aslında en görkemli yanılsama olan hareketlendirilmiş/canlı resimlerin ve Edison'un hayranı; 19.yüzyıl başlarında geliştirilen ve resimleri hareketlendiren bir silindire (zootrop) bile sahip. Mesela bu hayranlık, ona ve Oz Ülkesi'ne kurtuluş yolunu açıyor...
Peki, bu binbir rengin ve formun içinde şaşkınlıkla büyülendiğimiz serüvenin cadıları? Sinemanın en cazibeli kadınlarından üçü, üç cadı rolünde tam isabetle hedefi vuruyorlar. İleride Dorothy'nin başına dert olacak Batı'nın Kötü Cadısı, tutkunun rengi kırmızılar / ateşler içinde ve Mila Kunis'in baştan çıkarıcılığına yakışmış; Theodora ile Oscar'ın ilk gecesi de, bu aile filminin tek erotik sahnesi... Zehir rengi yeşil, tam Evanora için; Rachel Weisz dalaverecilikle acımasızlığı aldatıcı güzelliğinde acıyla birleştiriyor... Masumiyet ve beyaz, Glinda'yla, yani Michelle Williams'la vücudunu sarıp sarmalayan elbise gibi bütünleşmiş: Enfes.
James Franco ise bu rol için, entelektüel anlamda biraz 'büyük' mü gelmiş ne? Sanki kalbiyle değil de beyniyle oynuyor... Sanki duygularını kilit altında tutuyor. Belki de, yönetmen-oyuncu olarak büyük yaş grupları için çektiği 'art house' filmlerine alışmaya başladığım için, bu tür bir film için fazla geldiğini düşündüm.
Sonuç olarak, "Muhteşem ve Kudretli Oz", herkese hitap etmekle birlikte, biraz daha kısa olması şartıyla, özellikle küçük seyircilerin her daim seyirliği olmaya aday.