Kan Kokusu
Yazar: Serdar Kökçeoğluİtiraf edeyim; Meksika yapımı 'Kan Kokusu' son aylarda en çok izlemek istediğim filmler arasında bulunuyordu. Gerçekçi, sosyolojik göndermeleri olan 'domestik bir yamyam filmi' kulağa bir hoş geliyor. Sinema sitesi Twitch'in editörü Todd Brown da filmi 'yılın en iyileri' listesine alınca, haliyle merakımız katlandı. Bağımsız Filmler Festivali'ne gelerek bizi sevindiren film, arayı çok uzatmadan sinemalara da geldi.
Bazı filmler, izlenir izlenmez yazılmıyor, doğruya doğru. Kimi filmleri henüz daha izlerken ne yazacağımız aşağı yukarı kafamızda şekillenir. Veya biter bitmez kafamız nettir ve oturur yazarız. Bazıları ise kafa karışıklığı yaratır, kimi eleştirmen kafayı açmak için diğer yazarların yorumlarına dalar, kimi eleştirmen yazılanlardan uzak durur; düşünerek doğru bakış açısını yakalamaya çalışır. Kan Kokusu bir çırpıda 'iyi' veya 'kötü' diye yargılayamayacağınız bir film. Azıcık zaman istiyor ve bunun nedeni filmin (orijinal) sevaplarının ve (kaygılı) günahlarının eşit ağırlıkta olması.
Çarpıcı, 'dakika bir gol bir' cinsinden bir sahneyle açılıyor film. Babanın distopik ölümü. Gizemli adam geride dul bir kadın ve çocuklar bırakmıştır. Adaletsiz bir sistemde, ekmek aslanın ağzından midesine inmiştir. Gayet sembolik bir şekilde insan etiyle beslenen, vahşi bir sistemin içinde vahşileşmek zorunda kalmış bu aile, babanın ölümünden sonra iyice ortada kalıyor. Çocukların yemek bulma çabasına ve kendi aralarındaki mücadeleye, annenin kuralları da ekleniyor.
Doğrusu iyi başlıyor bu hikaye. Tür sinemasının vazgeçilmez kahramanları farklı dertleri olan yönetmenlerin elinde bambaşka metaforlara dönüşüyor. Gir Kanıma'da vampirler 'büyüme', 'ötekileşme' gibi kavramlarla beraber güzel yürüyordu. Meksikalı yönetmenimiz de ilk filminde, ayakta kalma mücadelesiyle yamyamlığı beraber düşünmüş, iyi de etmiş. Ve fakat film orijinalliğini, kara mizahını kısa sürede kaybediyor.
Yaratıcı beyinlerin bir köşesinde tür sineması izleyicisini de tatmin etme kaygısı olduğu için olsa gerek, sonradan maça giren 'b-movie klişeleri' filmin kimyasını bozuyor. Her şeye rağmen ilginç işler yapmaya meraklı bir yönetmenin ilk provası olarak görülebilir. Dileriz Hollywood uzak durur ama temize çekilmiş bir senaryoyla ortaya daha güçlü bir film de çıkabilir(miş).