Hesabım
    Amcam Önceki Hayatlarını Hatırlıyor
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    5,0
    Kusursuz!
    Amcam Önceki Hayatlarını Hatırlıyor

    Amcam Önceki Hayatlarını Hatırlıyor

    Yazar: Murat Özer

    Bu yılki Cannes Film Festivali'nin sürpriz filmiydi Amcam Önceki Hayatlarını Hatırlıyor (Loong Boonmee Raleuk Chat). Tim Burton liderliğindeki jürinin bu tercihini sorgulamak bize düşmez, ama içinde birkaç 'fantastik' öge barındırıyor diye Burton'ın ilgisine mazhar olmuş gibi sanki bu film. Uzak Doğu sinemasının bir miktar kenarda kalmış ülkelerinden biri olan Tayland'dan gelen yapım, 1970 doğumlu yönetmeni Apichatpong Weerasethakul'a bir daha karşısına çıkması mümkün görünmeyen bir 'fırsat' yaratmış durumda. Belli mi olur, Tim Burton onu alıp Hollywood'a transfer etmeyi bile düşünebilir!

    Filme ve anlattıklarına gelirsek... Evet, hikâyede bir 'amca' var, adı da Boonmee. Hasta ve ölümü bekliyor. Çevresindekiler, onu sona doğru giden hayatında 'rahat' ettirmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Ve o, geçmişinden gelen 'hayaletler'le (karısı ve oğlu) yaklaşan ölüme karşı 'antrenmanlı' olmanın hesaplarını yapıyor...

    Uzak Doğu geleneklerinin vazgeçilmez parçalarından biri olan hayaletler, daha önce defalarca karşımıza çıktılar; baba, anne, çocuk, gelin, arkadaş gibi suretlerde. Weerasethakul'un filmi, bu geleneği bir 'korku unsuru' olarak kullanmaktan uzak bir anlayışla ele alıyor ve 'çıkılacak yol'un rehberi haline getiriyor. Yönetmenin gelenekseli günlük yaşamın sıradanlığıyla buluşturması, "Amcam Önceki Hayatlarını Hatırlıyor"a ayakları yer basan bir tavır da kazandırıyor. Ancak bu tavrın giderek 'yavanlık' sınırlarına yaklaştığını ve hikâyeyi ritim duygusundan uzaklaştırdığını söyleyebiliriz. Özellikle 'amca'nın hikâyesine balıklama dalan 'prenses' bölümü, 'kopuş'un net biçimde kendini hissettirmesine vesile oluyor. Bu bölüm, belli bir mesafeden baktığımızda hikâyeye hizmet eder gibi görünse de, nihayetinde 'yama'dan öte bir anlam taşımıyor. 'Önceki hayatlar'ı hatırlamanın 'masalsı' ayağını temsil ettiği iddia edilebilir bu 'hikâyecik'in, ama seyirciyi 'gelenek koması'na sokmanın da alemi yok!

    "Amcam Önceki Hayatlarını Hatırlıyor" için 'kötü film' demek haksızlık olur, ama fazlasıyla dağınık ve kendini toparlama adına pek bir şey yapmadığı da apaçık ortada. İyi başlayan, 'amca'nın kaderi üzerine etkili bir rota çizen, yaşamla ölüm arasındaki duvarı bir anlamda yerle bir eden, kelimelerin hükümranlığına başkaldıran, sezgisel bir yaklaşımın itkisine kapı açan film, başlardaki 'olgunluk'unu kaybediyor zamanla ve çeke çeke sündürülen bir yapıya mahkûm ediyor kendini. Yönetmen Apichatpong Weerasethakul, 'amca'nın çevresinde kümelenen insanların, onun yazgısıyla kurdukları ilişkiyi açma konusunda da temkinli bir tavır takınıyor. Hâl böyle olunca, karakterler 'ayak bağı'na dönüşüyor gözümüzde, hikâyeden koparıyor bizleri.

    İyi başlayıp kötü devam eden filmin, 'iyilik' standardına finalde yeniden kavuştuğunuysa kabul etmek gerek. Onca zaman bizi 'uyutan' Weerasethakul, son anda yaptığı hamleyle işleri toparlar gibi oluyor, ama kaybolan zamanı kazanmak gibi bir durum söz konusu değil tabii. Hayatın ve ölümün 'göreceli' kavramlar olduğunu hissettiren final sahnesi, yönetmenin 'masal' anlatma isteğinin en çarpıcı yansımalarını da beraberinde getiriyor. Ölümün kapıyı çaldığı sıralarda hayatın bitmediğini, aksine her iki kavramın da iç içe bir 'düzen' kurduğunu anlatıyor yönetmen, ya da biz öyle anlıyoruz, anlamak istiyoruz...

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top