Beyazperde
Hesabım
Ortalama puan
3,7
105 Puanlama
Kod Adı: U.N.C.L.E. hakkında görüşlerin ?
5
3 Eleştiri
4
12 Eleştiri
3
4 Eleştiri
2
2 Eleştiri
1
0 Eleştiri
0
1 Eleştiri
Sırala
Filtrele:
Hepsi
Film soğuk savaş dönemini sevenler için biçilmiş kaftan.Amerikan ve Rus istihbaratının gergin başlayan fakat zoraki işbirliğini anlatan iyi bir casusluk filmi.Gerek senaryosu ve gerekse aksiyon sahneleri olsun,ziyadesiyle tatminkar düzeyde.Size tavsiyem,konu bütünlüğünden kopmamanız açısından,filmi biraz daha dikkatinizin dağılmayacağı zaman ve ortamda izlemeniz.Çünkü bazen çok ufak detaylarla filmin seyri değişebiliyor...serinin devamının istanbulda geçecek olmasını hayret verici ve bir o kadarda enteresan buldum ama keyifli film olacağından eminim tavsiye ederim izleyin iyi seyirler...
çok sıkıcı bir film.. ileri sardırarak izledim hep.. ne aksiyonu doğru düzgün aksiyon, ne de komedisi doğru düzgün bir komedi.. gereksiz, bomboş bir film..
Guy Ritchie, hayranı olduğum bir yönetmen. Zaten beğenin veya beğenmeyin, kendine has bir tarzı olduğunu kabul edersiniz sanırım. Kamera kullanımı, müzik kullanımı, sahne koreografileri, aksiyon ve eğlence dozu, diyaloglar, oyuncu tipleri, kısacası her bir unsuruyla tam bir Ritchie filmi. Oldukça eğlenceli, sürükleyici. Pek çok otorite ekibin kimyasını ve filmi genel anlamda yetersiz bulsa da, bana kalırsa hem ekip son derece uyumlu ve sempatik, hem de film gayet akılda kalıcı. Özellikle İtalya'da geçen bölümler hayranlık uyandırıcı derecede stilize. Son yılların popüler oyuncularından oluşturduğu üçlü, dediğim gibi çok "keyifli" duruyor. Vikander'in sempatikliği ve tarzı, yükselişte olan kariyerinde önemli bir başka adımı atmasını sağlamış. Hammer, Rus ajan rolünde, "Çelik Adam" Cavill de Amerikalı ajan rolünde uyumlu bir ikili oluşturmuş. Filmin asıl sürprizi ise, bu tarz filmlerdeki kötü kadın karakterine bambaşka bir yorum katan Elizabeth Debicki. Çok beğendim. Aksiyon ve komedinin başarıyla harmanlandığı film, türe yepyeni bir soluk veya aşırı orjinal bir fikir katmasa da, kesinlikle keyifli dakikalar vaat ediyor. Senenin görülmesi gereken yapımlarından.
Filmin konusu biraz klişe gibi gelsede sürükleyici bir yapısı var oyunculuklar gayet başarılı filmin bir sonraki devamının istanbul'da geçecek oluşu ayrı bir enteresan hava katmış. izlenir güzel film.
Ünlü ingiliz yönetmen Guy Ritchie 50 yıl önce popüler olan bir diziden oldukça sadık şekilde uyarladığı filmimiz, son 50 yılda yapılan tüm ajan klişelerini ters düz edip komedi malzemesi olarak kullanan ama buna rağmen dönemin ruhuna ve ajan tipine bağlı kalan, yüksek karakter derinliği olan pekte göremeyeceğiniz tarzda bir ajan ziyafeti sunuyor. Üç oyuncunun hem yüksek performansı hemde uyumları eseri parlatan en önemli unsur ki karakterler arası dengenin başarıyla kurulumuda fazlasıyla basit ana konunun pekte göze batmamasını sağlıyor. Ritchie’nin alışkanlığı olduğu şekilde kurguyla fazla oynaması eserin eksiklerinin başında geliyor, bir çok sahnede aksiyonun kesinyiye uğraması hatta bir çok olaya dahil edilmememiz ve devamlı sesin kesilmesi canımı sıkmadı değil. Ilyayla Gaby’nin arasıda biraz fazla hızlı oluştu daha ilginç şekilde bağlayabilirlerdi olay örgüsünü o noktaya. Sonuç olarak iyi bir ajan filmi ve uzun yıllar sürebilecek bir seriye (en az üçleme) çok iyi bir giriş yinede başka bir yönetmenle(tercihen Paul Greengrass yada J.J. Abraham) çok daha yukarı çekilebilecek bir seri.
10/8
10/8
Guy Ritchie filmlerindeki, alıştığımız o muhteşemlik olmasa da damağımda bir öğrencinin hissettiği tavuk döner + ayran (tabi ki doyurmayanından) tadını bırakmıştır. Film klişelerle dolu ancak sıkılmadan izletiyor kendini.
1960’ların başlarında, soğuk savaşın zirvesinin yaşandığı günlerde geçen “Kod Adı U.N.C.L.E./The Man from U.N.C.L.E.” 28 Ağustos’ta vizyona giriyor.
Warner Bros Türkiye Basın gösterimi ile izlediğim film, uzun zamandır sesi soluğu çıkmayan Guy Ritchie’nin yönetiminde efsane olmaya aday bir yapım.
Guy Ritchie’nin yönettiği ve senaryosunu Lionel Wigram ile birlikte yazdığı “Kod adı U.N.C.L.E.” iki zıt karakterin rekabeti ile renklenen, 60’lı yılların Avrupa’sı ve dönemin muhteşem müzikleri eşliğinde şekillenen, eğlenceli ve son derece keyif veren bir film olmuş.
Warner Bros Türkiye Basın gösterimi ile izlediğim film, uzun zamandır sesi soluğu çıkmayan Guy Ritchie’nin yönetiminde efsane olmaya aday bir yapım.
Guy Ritchie’nin yönettiği ve senaryosunu Lionel Wigram ile birlikte yazdığı “Kod adı U.N.C.L.E.” iki zıt karakterin rekabeti ile renklenen, 60’lı yılların Avrupa’sı ve dönemin muhteşem müzikleri eşliğinde şekillenen, eğlenceli ve son derece keyif veren bir film olmuş.
Devam filminin İstanbul'da çekileceğine dair verilen mesajdan ötürü mutlu olduğumu belirterek başlayayım. Film klasik bir ajan filmi yani salt iyi ve salt kötü karakterler var. Başrol oyuncusunun Bisiklet Hırsızları filmi öncesi film anlayışında olduğu gibi dünya kadar dayak yese de karizmatik durması şıklığını koruması komiğime gitmedi değil. İzlemeye değer bir tüketim filmi. Arkasında derin soğuk savaş dönemi eleştirisi ya da benzeri bir şey beklemeyin de derim. Politik dilden çok aksiyona odaklanmış.
Guy Ritchie diyince akan sular durur benim için. Sıradan bir hikayeyi bile kurgusu, kamera açıları, çekim teknikleri ve Ritchie’ye özgü ayrıntı flashbackleriyle adeta bir baş yapıta çevirir. Her sahnesinde ufak süprizlerin, güzel ayrıntıların yakalandığı filmlerdir. Sherlock Holmes’u bize yeniden sevdiren adam, ajan filmlerinin de geçmişte bıraktığı güzel tatları U.N.C.L.E. ile yeninden sevdiriyor bize. NBC’nin 1964 yapımı filmle aynı adı taşıyan dizisinden uyarlanan film, İlk sahnesinden son sahnesine kadar komediyle, aksiyonu bolca harmanlıyor. U.N.C.L.E, hikaye olarak düşük kalsada yönetmenin başarısıyla 116 dakikalık kafa dağıtacak eğlenceli bir film izletiriyor bizlere. Filmin ilk yarısında devam eden yüksek tempo, finale yaklaştıkça aynı sıcaklık ne yazıkki korunamıyor, buda filmin güzelliğine dair düşüncelerimizi bir nebzede olsa düşürüyor.
Yeni Süpermen Henry Cavill, Amerikalı Ajan Solo karakteriyle komedi yeteneklerini de karizmatik bir biçimde sergilerken, bu filmle yıldızını parlatıcağını düşündüğüm Alicia Vikander’de Gaby karakterini çok yakışmış. Bir diğer başrol oyuncumuz Armie Hammer ise Amerikalı olmasına rağmen Rus aksanıyla İngilizce konuşmak için bir hayli uğraşmış. Oyuncu diğer iki oyuncaya göre düşük performansta kalsa da Amerikalı ve Rus Ajan atışmaları filmin en keyif veren unsurlarındandı. Sherlock Holmes’ta olduğu gibi film soundtrackleri, böyle aksiyon dolu bir film için çok başarılı seçilmiş. Filmin müziklerini yapan Daniel Pemberton gerçekten çok başarılı özellikle İtalya’da geçen sahnelerde geçen İtalyanca şarkılar o sahneleri daha da özel kılmış. Spoiler: Guy Ritchie filmlerinde karakterler filmin başında kendilerine özgü yetenekleriyle tanıtılır, Guy Ritchie’nin imzalarından biridir. Filmi izlerken eksiklik hissetsem de filmin bitiş yazılarıyla bu eksiklik tamamlandı ve Ritchie yine imzasını attı. Bir süpriz de filmin başında gerçekleşti, Ajan Solo, Rus Ajan Illya’ya tanıtılırken projeksiyonun başında fırça yiyenin David Beckham olduğunu sinemada bir ben farkettim sanırım. Yakın arkadaşı David Beckham’a da Ritchie filminde ufak bir yer vermiş.
Yeni Süpermen Henry Cavill, Amerikalı Ajan Solo karakteriyle komedi yeteneklerini de karizmatik bir biçimde sergilerken, bu filmle yıldızını parlatıcağını düşündüğüm Alicia Vikander’de Gaby karakterini çok yakışmış. Bir diğer başrol oyuncumuz Armie Hammer ise Amerikalı olmasına rağmen Rus aksanıyla İngilizce konuşmak için bir hayli uğraşmış. Oyuncu diğer iki oyuncaya göre düşük performansta kalsa da Amerikalı ve Rus Ajan atışmaları filmin en keyif veren unsurlarındandı. Sherlock Holmes’ta olduğu gibi film soundtrackleri, böyle aksiyon dolu bir film için çok başarılı seçilmiş. Filmin müziklerini yapan Daniel Pemberton gerçekten çok başarılı özellikle İtalya’da geçen sahnelerde geçen İtalyanca şarkılar o sahneleri daha da özel kılmış. Spoiler: Guy Ritchie filmlerinde karakterler filmin başında kendilerine özgü yetenekleriyle tanıtılır, Guy Ritchie’nin imzalarından biridir. Filmi izlerken eksiklik hissetsem de filmin bitiş yazılarıyla bu eksiklik tamamlandı ve Ritchie yine imzasını attı. Bir süpriz de filmin başında gerçekleşti, Ajan Solo, Rus Ajan Illya’ya tanıtılırken projeksiyonun başında fırça yiyenin David Beckham olduğunu sinemada bir ben farkettim sanırım. Yakın arkadaşı David Beckham’a da Ritchie filminde ufak bir yer vermiş.
sıradan geldi bana klasik ajan filmleri kısacası izlemesseniz bişe kaybetmessiniz zaman geçirmek için belki
Yorumuma öncelikle filmin üst düzey yönetmeni ile başlamak isterim. Guy Ritchie, onu Sherlock filmleri ile tanıdım. Daha sonra daha eski olan iki efsane filmi ile en iyi yönetmenler listeme aldım. Lock, Stock and Two Smoking Barrels ve Snatch bu iki film benim için en iyi 30-40 filmim arasındadır. Efsane diyebileceğim filmler. Tarzı ve anlatım biçimi ile çok başka bir yönetmen. Onun yapacağı her film ilgimi çekecekti.
Burada da ajan-aksiyon olaylarına girişmiş. Diğer saydığım filmlerin kalitesinde değil maalesef. Ama ortalamanın üstünde bir ajan filmi. Bu senenin flaş filmlerinden olan Mission Impossible dan bir tık aşağıda ama seyir keyfi olarak çokta farklı olmayan gayet eğlenceli bir film. Hatta şunu söylersem daha açıklayıcı olur sanırım; film aksiyon filmi olmasına rağmen bir çok vasat komedi filminden çok daha fazla güldüm ve eğlendim. Açıklayıcı olmuştur sanırım. Kovalama sahneleri, takip sahneleri, farklı karmaşık kurgusu ile beğenimi kazandı. İzlenmesi gereken filmlerden birisidir.
Spoiler içerebilir bu son yazacağım. Filmin eğere ikincisi çekilecekse büyük ihtimalle İstanbul da geçecek bunu da söyleyebiliriz. İyi seyirler... 7.2/10
Burada da ajan-aksiyon olaylarına girişmiş. Diğer saydığım filmlerin kalitesinde değil maalesef. Ama ortalamanın üstünde bir ajan filmi. Bu senenin flaş filmlerinden olan Mission Impossible dan bir tık aşağıda ama seyir keyfi olarak çokta farklı olmayan gayet eğlenceli bir film. Hatta şunu söylersem daha açıklayıcı olur sanırım; film aksiyon filmi olmasına rağmen bir çok vasat komedi filminden çok daha fazla güldüm ve eğlendim. Açıklayıcı olmuştur sanırım. Kovalama sahneleri, takip sahneleri, farklı karmaşık kurgusu ile beğenimi kazandı. İzlenmesi gereken filmlerden birisidir.
Spoiler içerebilir bu son yazacağım. Filmin eğere ikincisi çekilecekse büyük ihtimalle İstanbul da geçecek bunu da söyleyebiliriz. İyi seyirler... 7.2/10
s.holmes filmlerinden dolayı g.ritchie gözüme girmişti. bu filmdeki sahnelerde şahane ama senaryo zayıf kalmış. filmde 3 ajan olmasına ve başka ülkelere çalışmalarına rağmen yeterince aksiyon yok. ama bana bu yorumu yaptıran şey sinirim. bu filmdeki oyuncuları (ki İngiliz yapımlarını takdir ederim) yönetmeni gayet severim ama Türkleri aşağılayıcı o son cümle beni bitirdi. bizi hangi yüzyıl olursa olsun aşağılamaya çalışmaları resmen protesto malzemesi olur. bunun dışında zaman kaybı bir film.
Bu filmi kaçırmak istemezsiniz... Mission impossible 5 puan ise bu film direkt 7-8 puan... bu film 5 ise Mission İ. 2-3...
Konu itibari ile klasik casusluk filmlerinden esintiler içeren film dönem olarak ikinci dünya savaşı sonrasını ele alıyor. Amerika ve Rusya'nın Nükleer silah yapımı için gerekli bilgi ve belgeleri kendileri için ele geçirmesini istediği iki ajanın çekişmesini anlatıyor kısaca film. Konu ilk bakışta ne kadar klişe görünsede konuyu bu kalıbın dışına çıkartan bunun işlenişi. Benzer yapımlarda bu iki düsman görünen tarafın ajanları hep bir çekişme içinde olur ama bu filmde zoraki bir ortaklık durumu mevcut. Başrollerinde ki Henry Cavill'i zaten en son Man of Steel'den herkes tanıyacaktır. Burada ukala Amerikan ajan rolünü oynayan Cavill gayet güzel iş çıkarmış. Diger başrol oyuncuları Armie Hammer (Rus Ajan) ve Alicia Vikander (Gaby) de rollerinin hakkını çok güzel veriyor ve size seyir açısından zevkli aksiyon dozu ne fazla ne az tam ortada iyi bir macera kalıyor. Gerçi yine bu tarz filmlerde olan Amerikan propagandası ve Amerika'nın en büyük rakibi Rusya'nın da boş geçilmeyip pohpohlanması hatta bir kaç yerde esprili olarak Amerika'lı ajanı ezik gösteren komik sahnelerde bulunmakta. Seyir açısından zevkli, konu olarak klişe ama ilerleyişi bu kilişeyi kırmaya yönelik bir yapısı olan, ikinci dünya savaşı sonrasını hem profüksüyon hemde ortam olarak iyi gösteren ama sonunda yine izlerken Amerikan ve Rus propagandası içeren sahneleri ile kabak tadı veren eglenceli güzel bir film. İzleyip eğlenin ve unutun tarzındaki bu film için benim puanım 5/3.
Aksiyon ve komedinin çok başarılı bir şekilde harmanlandığı bir film. Senaryosuyla ,oyunculuklarıyla, özellikle de müzikleriyle ha-ri-ka.Kesinlikle kendini izlettiriyor ve bu da şöyle olsaydı diyebileceğiniz bir şey yok. Bence mutlaka izlemelisiniz, dakikaların nasıl geçtiğini anlamayacaksınız...
- En son Beyazperde eleştirileri
- En İyi Filmler
- Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler