Arabesk robot hikayesi...
Yazar: Fırat AtaçSon yıllarda karanlık gerilimler, nitelikli dramlar ve renkli komedilerle yükselişe geçen İspanyol Sineması'nın altından kalkması pek de kolay olmayan bilimkurgu türüne de el atması beylik tabirle 'sadece an meselesi'ydi. Kike Maillo'nun ilk uzun metrajı Eva, çokçaYapay Zeka (A.I. Artificial Intelligence) etkisinde görünse de, girdiği sorumluluğun altından fazla hasar almadan çıkmaya çalışan bir film.
2041 yılında geçen Eva, robotlar üzerine araştırmalar yapan ve bir dahi olarak nitelendirilen Alex'i merkezine alıyor. Daha önce terkettiği ve neden terkettiğini film boyunca öğrenemeyeceğimiz memleketinden gelen güzel bir teklife hayır diyemeyen Alex, insanoğluna en yakın robot çocuğu yapmak için efsanevi geri dönüşünü gerçekleştiriyor. Uzun süredir havada kalmış bu projeyi tamamlaması için Alex'in dehasından başka çıkar yolu bulunmayan üniversite yönetimi kendisine krallar gibi davranadursun, bu kadar yıl sonra döndüğü evinde geçmişten gelen insanlar ve durumlar işine tam anlamıyla yoğunlaşmasını oldukça zorlaştırıyor. Aralarındaki gerginliği henüz ilk sahnede hissettiğimiz kardeşi David, David'in güzel eşi Lana ve çocukları Eva bütün planları karıştıracak özelliklere sahipler. Lana'nın Alex'in gençlik aşkı, Eva'nın ise robota model olarak aklına yatan tek çocuk olması durumu yeterince açıklıyor zaten.
Bahsettiği geleceği mümkün olduğunca günümüze benzer bir şekilde, abartıya kaçmadan, neredeyse vintage bir estetikle anlatmayı seçen Kike Maíllo, günümüzün aksiyon sinemasına kaçan bilimkurgu anlayışına zıt giderek iyi bir iş çıkarıyor. Eldeki imkanlarının pek de üst seviyelerde olmadığını düşündüğünüz zaman daha da hoşunuza giden bu eski usül anlayış filmin bütününe sinmiş durumda. Eva'nın elinin en güçlü olduğu yön de bu zaten.
Filmin aynı eski usüllüğü hikayesine yedirmekte ise fazlasıyla abartıya kaçtığını söyleyebiliriz. Dört başı mamur bir bilimkurgu filmi olabilecekken, geleneksel 'eve dönüş' filmlerine evrilmeye başlayan, ana konuyu tamamen unutup, işin 'aşk üçgeni' kısmına fazlaca eğilen, bu uğurda bazen romantik komediye bazen de arabesk bir hale bürünen Eva, her geçen dakika irtifa kaybeden bir ilerleyişe sahip. Buna bir de hikayedeki her twistin bağıra bağıra geldiğini eklerseniz ilginizi uzun süre ayakta tutamamanız olası.
Eva, kısa bir süre unutulacak bir film olsa da , filmin yaratıcılarının hikayeye adını veren Eva karakterini kültleştirerek bunu daha uzun bir zamana yaymak istediği ise çok açık. Zira Eva, merak uyandırıcı karakteri, kırmızı montu, saç kesimi, genel hal ve tavırları ile çocukluğun masumiyeti ve feminenliği bir arada hissettirebilen bir karakter. Yaşça büyük izleyicilerin evlat sevgisiyle, küçük izleyicilerin ise 'sanırım aşık oldum' düşüncelerine dalarak bu karakteri benimsemesi hiç de sürpriz olmaz.
Velhasılıkelam, 94 dakikalık süresi içerinde sıkılmasanız da çabucak unutulacak filmler arasında yerini alacak olan Eva, ait olduğu janrın gerekliliklerini tam olarak yerine getiremeyen, fazlaca dağınık bir ilk iş.
firat_atac@hotmail.com / firatatac.tumblr.com / twitter: firatatac