Efsanenin, ‘biraz sıradan’ geri dönüşü...
Yazar: Duygu KocabaylıoğluCharles Addams’ın meşhur ailesi The Addams Family uzunca denebilecek bir aradan sonra yeni bir animasyon filmle beyaz perdeye geri döndü.
Nevi şahsına münhasır karikatürist Addams’ın ilk kez 1938’de The New Yorker gazetesinde çizdiği ve ancak 1968’de ABD’de televizyon serisine dönüştürülen, efsanevi aile Addams Family gerek animasyon dizi gerek uzun metraj film olarak pek çok kez karşımıza çıkan, fantastik komedinin en önemli figürlerindendir. Dahası karikatüristin kendi soyadını verdiği bu ‘sıra dışı biçimde garip aile’, korku ve gerilim türünün tüm klişelerini normalleştirip bünyesine yedirirken, yaratıcısının hayal dünyasından ve gerçek arzularından da – hayvan mezarlığında düğün yapmak gibi!- doyasıya beslenmektedir.
2019 tarihli yeni Addams Ailesi, animasyonun mutfağından gelen iki isimin Greg Tiernan (An American Tail, The Land Before Time) ve Conrad Vernon’un (Shrek 2, Monsters vs. Aliens) elinden çıkma. İki isim daha önce Türkiye’de vizyona girmeyen ama bilenin bildiği Sausage Party filminde de beraber çalışmıştı. Hal böyle olunca, eldeki malzeme Addams Family olunca, beklentilerimiz bir tık yukarıda girdik filme.
Karşımızda yine bildiğimiz Addams Family var; Gomez, Morticia, Wednesday ve Pugsley Addams ve tabii ki Şey (It); normal hayatta kötücül olarak adlandırabileceğimiz her şeyi bünyelerinde toplayarak, huzursuzluk içerisinde gündelik hayatlarına devam etmektedir. Bu filmin çerçeve hikayesi ise Pugsley’in (erkekliğe ilk adım atışı olarak lanse edilen) Mazurka töreni; yani ailenin simgesi olan kılıç kuşanma geleneğinin son genç erkek üyesi için organize edilmesi.
Ailenin yaşadığı tepenin eteklerine kurulan ve yıllarca fark etmedikleri ‘Asimilasyon kasabası’ ve bu kasaba halkı ile olan ilişkileri ise çerçeveye eklemlenen, yardımcı hikaye. E her filmde bu çılgın ailenin, ‘normal’ insanlarla bir şekilde etkileşime girmesine tanık oluyoruz; bu örgü genel çatışmasını ‘Addams vs. Normal İnsanlar’dan alıyor. İşte bu sefer normallerin de ne kadar normal olduğu sorgulanır. Matt Lieberman’ın (The Christmas Chronicles) senaryosu ‘asimilasyon’ isimli kasabayı tümüyle bir televizyon şovunun ve sosyal medyanın etkisi altında gösteren bir akışla ilerliyor. Adından da anlaşılacağı üzere bu banliyö kasabasında herkes –özellikle sarışın pembiş kadınlar- ve her ev birbirinin neredeyse aynısı- çünkü tek elden, ev mimarisi tv şovunun yapımcısı Margaux Needler’in elinden çıkma. Margaux’nun marifetleri bununla sınırlı değil ama gerisini filmi vizyonda seyredecek seyircilere bırakalım. Yani film günümüz dünyasına dair hiciv niteliği taşıyan bir açıya da sahip ama eleştirinin dozu biraz yüzeysel....
Velhasıl kasabanın keşfinden sonra, Wednesday’in diğer çocuklarla beraber okuma isteği, Margaux’nun Addams ailesinin evine çeki-düzen verme takıntısıyla birleşiyor; ve herkes birbirinden alacağını alıyor. Ama o kadar. Film boyunca gerek Frankestein olsun, gerek It, gene korku türüne ve popüler kültüre de pek çok gönderme karşımıza çıkıyor. Finalde keyifli bir animasyon seyrederek koltuktan kalksak da, 2019 da –hem de devam filmi de açıklanmışken- insan Addams ailesinden biraz daha sıkı bir korku komedi bekliyor. Belki de, çocuk seyirci kitlesini hedefleyen animasyon filmin PG kategorisini garantilemek adına böyle steril sular tercih edilmiştir; kim bilir!
Türkçe yerelleştirilmesi ve dublajı da pürüzsüz biçimde vizyona giren film, Addams Ailesi ile ilk kez tanışacak çocukların fala ürkmeden sevip, enteresan sorular soracağı, onlarla sinemaya gelen ebeveynlerin de sıkılmadan keyif alacağı bir yapım. Bakalım devam filmi bize neler söyleyecek…