Gerçek hayat mı, uçuk süper kahramanlar mı?
Yazar: Oktay Ege Kozakİlk Kick-Ass, iki boş saat geçirip kolayca unutulabilecek bir şiddet eğlencesiydi. Kanımca filmin iki kozu Nicolas Cage’in Batmanimsi ‘süper kahraman’ Big Daddy rolünde abartı ötesi performansı ve zamanında 12 yaşında olan Chloe Moretz’in kendisinden on kat büyük adamları öldürüp küfürlü konuşmasından gelen şok durumdu.
Ne yazık ki Nicolas Cage’in canlandırdığı karakter ilk filmde öldü, Moretz ise 15 yaşında ve aynı şiddet/küfür numarası artık bayat kalıyor. Aslına bakarsanız Kick-Ass 2’nin en eğlenceli tarafı Moretz’in canlandırdığı Hit-Girl’ün gizli antrenman mekanında bulunan tuhaf Nicolas Cage fotoğrafı. Filmin yazar/yönetmeni Jeff Wadlow milyonlarca dolar ve saatlerce emek harcayacağına o fotoğrafı 103 dakika boyunca seyirciye gösterseydi bile daha çok eğlendirirdi bence.
Her süper kahraman film serisinin ikinci filminde olduğu gibi, süper kahramanlarımız, kostümlerini bir kenara atıp normal birer yaşam denemeye uğraşıyorlar. Tıpatıp aynı konuyu Örümcek Adam 2 ve Superman 2’de de gördük zaten. İlk filmde babası Kick-Ass (Aaron Taylor-Johnson) tarafından öldürülen Chris (Christopher Mintz-Plasse), bir süper kötü adam takımı kurarak Kick-Ass’i öldürmeye karar verir. Diğer yandan Hit-Girl normal bir lise yaşamına alışmaya çalışır.
Filmin sırf şok etkisi amacıyla kurduğu ama yılın en utanç verici anlarını yaratan sahnelerini bir kenara koyalım, ki sadece Hit-Girl’ün Lyndsay Lohan’li Mean Girls filminden kopyalama popüler kızlara CGI ishal verdiği sahne tek başına hor görülmeyi hak ediyor.
Kick-Ass serisi Mark Millar ve John Romita Jr.’un çizgi romanından uyarlanmış. Bu ikili 2000'li yılların en kötü filmlerinden Wanted’ın da orijinal grafik romanını yaratmış. Wanted ve Kick-Ass 2 aynı bariz tonal problemlere sahip. Bir yandan olayların ‘gerçek dünyada’ oluştuğuna, ‘gerçek dünyada’ yapılan şiddetli seçimlerin ‘gerçek’ şiddetli sonuçlara yol açacağına dair ahlaki monologlar en düz ve ciddi bir biçimde seyircinin suratına yapıştırılıyor, diğer yandan sıra aksiyon sahnelerine geldiğinde şuursuz, zevksiz, sebepsiz ultra-şiddetli, sırf şok etkisi vermek için yaratılan ve gerçek hayattan olabildiğince uzaklaşan çizgi filmsi bir tarz sergileniyor. Sanki hem yine ‘gerçek hayatta süper kahramanlar olsaydı neye benzerdi’ fikrinden oluşan muhteşem grafik roman ve film Watchmen’e uymaya çalışıyor (Ki Watchmen’in ikonik bir karesine bariz gönderme var), hem de 1960'lı yılların bayat Batman TV serisinin 17 yaş sınırlı şiddet ve kan dolu versiyonuna benzemek istiyor. Film sanki bir ahlak öğretmeni ile psikopat 12 yaşında bir çocuk tarafından yazılmış.
Çizgi filmsi aksiyonun tabii ki yeri var sinemada, 2007 yılının muazzam eğlenceli Shoot ‘Em Up bu tonu mükemmel biçimde yakalayan bir örnek, fakat ‘bu gerçek hayat, bir film değil’ gibi diyaloglar ile, kırmızı bikini giyen devasa bir Rus kadının elleriyle dört polis arabasını alaşağı ettiği sahne aynı filmde bulununca ister istemez ikiyüzlü bir hava yaratmış oluyor.
Jeff Wadlow, Kick-Ass 2’den önce kimsenin duymadığı iki B filmi yönetmiş. Bu filmlerden sonra kocaman bütçeli bir yaz sezonu blockbuster filmini hangi stüdyo patronu kendisine vermiş bilmek isterim açıkçası. Teknik bakımdan bile amatör bir havası var filmin, en azından ilk filmin yönetmeni Matthew Vaughn’un kinetik ve yaratıcı bir stili vardı. Kick-Ass 2’nin aksiyon sahneleri uyutuyor resmen.