Yeterince vahşi değil...
Yazar: Ali ErcivanÇift Oscar ödüllü Oliver Stone'un, Amerikan sinemasının ustalarından biri sayıldığı günler geride kaldı. Vietnam filmleri (Müfreze, Doğum Günü Dört Temmuz, Cennet ve Yeryüzü), sinema tarihinin en büyük ve komplike komplo teorisi (JFK) ve çeşitli ünlü şahsiyetlerin / sektörlerin bilmediğimiz yüzlerini perdeye yansıttığı filmleri (müzik alanında The Doors; Amerikan futbolu alanında Kazanma Hırsı; borsa sektörüne dair Wall Street; lider biyografilerine örnek olarak da Nixon) ile seksenlerin ve doksanların önemli yönetmenlerinden biri sayıldı hep.
Ancak iki binlere geldiğimizde işler değişti. Dönemdaşı başka yönetmenlerde de rastladığımız gibi, hem tematik hem de biçimsel açıdan zamanının gerisinde bir sinema yapmaya başladı. Büyük beklentilerle gerçekleştirilen Büyük İskender (Alexander), hala son on yılın en büyük fiyaskolarından biri kabul ediliyor. Takip eden Dünya Ticaret Merkezi (World Trade Center) ise ucuz hamaset edebiyatından fazlası değildi. Bir devam filmi olan Borsa: Para Asla Uyumaz ve Bush biyografisi W. ise Stone'un önceden deneyip başarılı olduğu alanlara dönüşüydü ama yirmi-otuz yıl önceki şablonları tekrarlama çabası kimsenin ilgisini çekmedi tabii.
Bugün bir Oliver Stone filmine dair beklentilerimizi oldukça düşük tuttuğumuz bir noktadayız. Zaten o da iddiasını küçük tuttuğu bir filmle çıkıyor karşımıza. Vahşiler (Savages), yönetmenin kariyerinde daha ziyade Katil Doğanlar (Natural Born Killers) ve Kaybedenler (U-Turn) çizgisine yakın duran, sert ve sarsıcı bir suç/şiddet öyküsü olmaya çalışıyor.
Biri Irak gazisi, diğeri botanik ve işletme mezunu iki arkadaşın uyuşturucu sektöründe kendilerine hatırı sayılır bir yer edindikten sonra, mafya ile başlarının belaya girmesini anlatıyor Vahşiler. Her ikisinin de aşık olduğu ve her ikisine de aşık olan bir genç kız, yani Blake Lively tarafından canlandırılan O (Ophelia'nın kısaltılmışı), yumuşak karınları. Bunu fark eden mafya lideri Elena da (Salma Hayek'in abartılı ve eğlenceli performansı filmin en büyük kozu) kızı kaçırtıp iki genci anlaşmaya zorluyor.
Oliver Stone'un her zamanki gösterişçi sinema dili, filmi ‘modern' kılma çabasından başka herhangi bir şeye hizmet etmiyor. Klip-vari estetik tercihlerin özellikle öyküye hizmet eder bir tarafı yok. Hikaye anlatıcılığının yaratıcı veya taze bir tarafı da yok doğrusu. Bol kan ve parçalanan uzuvlar; misal, doksanlardaki gayet önemsiz Vahşi Şeyler (Wild Things) kadar bile olamayan üçlü ilişki sahneleri, Vahşiler'i şaşırtıcı ya da sansasyonel yapmıyor. Stone'un umutsuzca o sansasyonel olma gayretine bel bağladığı da ortada. Hele o çifte final numarası yok mu? Hangi çağda yaşıyoruz? Seyirci böyle tripleri gördüğünde kendini aldatılmış hisseder ancak. (Anladığım kadarıyla, Stone hem filmi uyarladığı romanın finalini kullanmış hem de kendi finalini eklemeden duramamış.)
Vahşiler'i yine de Oliver Stone'un 1999'daki son iyi filmi Kazanma Hırsı (Any Given Sunday)'ndan bu yana çektiği kurmaca filmlerin en azından bir tık üstüne koyabiliriz. Yer yer kendini fazla ciddiye alsa bile, bir ucuz roman niteliğindeki metni ve oyunculukları ile en azından belli ölçüde eğlenceli. Oyunculardan Taylor Kitsch, bu yıl gişede çok fena batan iki filminden (John Carter ve Battleship) sonra, bu çaptaki yapımlar için daha doğru bir tercih olduğunu gösteriyor en azından. Son yıllarda yıldızı parlayan genç İngiliz aktör Aaron Johnson ise, böyle farklı bir rolün altından da başarıyla kalkabildiğini gösteriyor. Kendisini önümüzdeki aylarda Joe Wright'ın deneysel Anna Karenina uyarlamasında da başrollerden birinde izleyeceğiz.
Gossip Girl ile tanınan Blake Lively ise yine daha çok güzelliği ile kullanılıyor. Oliver Stone'u sadece yönetmen değil, aynı zamanda bir ‘kart zampara' olarak da tanıyanlardansanız, Lively'yi nasıl iştahla filme çektiğini siz de müstehzi bir gülümsemeyle izleyeceksiniz.
Benicio Del Toro ve John Travolta gibi deneyimli aktörler de ellerinden geldiğince eğlenmeye çalışmışlar. Bunda yanlış bir şey yok. Hatta böylesi bir proje için en doğrusu bu. Ancak Stone aşırılara gitmeye çekinmiş sanki. Bunu bir B sınıfı film olarak kabullenip çok daha aşırı, abartılı ve dolayısıyla eğlenceli bir hale getirebilirmiş halbuki. Ve ne kadar az ciddiye alınabilir bir film olursa, aslında o kadar ciddiye alınabilirdi Vahşiler. Şu haliyle iki arada bir derede, sıradan bir film olarak kalıyor.
Twitter: aliercivan
Youtube ve Vimeo: Paralel Kurgu