Hesabım
    ATM
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    2,5
    Geçer
    ATM

    Hiçbirimiz güvende değiliz...

    Yazar: Ali Ulvi Uyanık

    Sürprizleri (!) bozmadan, nasıl bir filmle karşılaşacağınızı ve duygudaşlık kurmanız beklenen ikisi erkek, üç genç iş arkadaşının nasıl bir ölümcül tehlikeyle karşı karşıya olduğunu açmaya çalışalım.

    Gece yarısını geçtikten sonra, çok soğuk bir havada (-4 F, -20 santigrada tekabül ediyor) , çevresinde seyrek yapılar olan açık otoparkın ortasındaki ATM kabinine giren ve çıkmak üzereyken karanlığın içinden iri yapılı bir kapüşonlu adamın onlara dönük tehditkâr duruşuyla korkan üç kişi! Adamın dışarıda ilk cinayetini işlemesiyle de, ATM'nin bir bankadan fazlası, yani bir terör alanı olabileceğini de görüp kurtulmaya çalışan, hayatları tedbirsizlikler üzerinden yürüyen üç finansçı...

    Kabinin ısıtma sistemini bozan katil, onları içeride donmak ya da dışarıda öldürülmek seçenekleri arasında sıkıştırdığında , 'yaşam seçimlerimizden ibaret" tümcesi kafalarını kemirmektedir. Ve "şu kararı verseydim burada olmayacaktım" gibisinden pişmanlıklarla kıvranırlarken, hızla karar verecekleri bir dizi seçim daha yapacaklardır. Hikâyenin gerilimi de işte bu karar anlarında yükselmekte... 'Kapalı mekânda', üstelik son derece geniş bir alanın ortasındaki birkaç metrekarelik kabinde laboratuar fareleriymiş gibi sıkışan üç kişinin ölüm kalım mücadelesi, korku sineması için yeterince zor bir stil zaten ve işte bu 'yüksek heyecan' anlarında da yönetmenin zorlanmadığını görüyoruz. Oysa filmin mantıksal yapısına dikkatle bakarsak, tatmin edici olmadığını görebiliriz.

    Ancak tartım sorunsuz olduğundan, seyirci olarak kendini 'korku keyfi'ne kaptırmak olası; bu durumda da gerçekçiliğe boş verilebilir. İnatçı seyirci için ise son kareye (gerçekten son kareye) kadar ikinci bir öyküleme tuzağı hazır: Kıyafeti ve yöntemleriyle bir 'seri katil' ya da bir soygunlar dizisinin baş aktörü olabilecek, yüzünü göremediğimiz bu adam "kim"? Tabii, arkasından gelen soru da "neden"?

    Yönetmen David Brooks'u ilk kez tanısak da, senaryo yazarı Chris Sparling yabancımız değil. Çok esaslı 'klostrofobik' film "Toprak Altında (Buried)"nın yazarı. Irak'ta bir tabutun içinde toprağa gömülmüş Amerikalının soluksuz bırakan kurtulma çabalarından sonra, "ATM", o sürprizli fakat hilesiz filme göre hayli zayıf. Fakat hem üçlünün kurtulma çabaları, hem de yabancıya dair soru işaretleri, izleyiciyi kıskaç gibi filme bağlıyor.

    Öte yandan, başka bir kıyaslama yaparsak da, en az beş gün hareket ettirilmeyecek bir telesiyejin oturma yerinde, dağın üst tarafında ve yerden epey yüksekte unutulup, soğuk, kar ve aşağıdaki aç kurtlarca mahsur bırakılan üç genç insanın yaşama mücadelesinin dramatik öyküsü "Frozen" (2010) denli hafızalarımızda kalacak mı "ATM", kuşkuluyum.

    Ha, belki "ATM"yi (açarsak: Automatic Teller Machine - Otomatik Vezne Makinesi) seyrettikten sonra 'konformizm' içinde hiçbirimizin güvende olmadığı iyice kafamıza 'dank' eder de, daha dikkatli ve tedbirli olabiliriz ki, bu da az kazanç değil.

    ali.ulvi.uyanik@gmail.com

    twitter: @ali ulvi uyanik

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top