Oyunculuk performansları ve cesur konusu ile izlenmeyi hakediyor...
Yazar: Melis ZararsızNot: Yazı filmle ilgili bazı sürprizbozanlar içerir.
Glenn Close'yi tanımasaydık ve önceden filmle ilgili bir şey duymuş olmadan izleseydik Hizmetkar Albert Nobbs (Albert Nobbs)'u, şu bir gerçek ki Close bizi çok daha fazla şaşırtmış olacaktı. Kendiliğinden erkeksi ve karakteristik yüz hatlarına sahip olan ünlü oyuncu Close için erkeğe benzemek açıkçası çok da zor olmamış, saçlarının kısa olması, makyaj yapmaması ve takım elbise giymesi yeterli olmuş dış görünüş için. Ama bir karakter olarak Albert Nobbs'a hayat verişi, bana sorarsanız Oscar'lık!
İrlandalı yazar George Moore'un 1918 yılında yazmış olduğu bir kısa öyküden, önce tiyatroya adapte edilen Albert Nobbs, 1980 yılında salonlarda yerini alırken başrol gene Glenn Close'daydı. O günden beri, yani 30 yıldır bu karakterin sinemaya taşınması projeleri için çalışmakta olan Close, ancak 2011'de muradına erebildi.19. yüzyıl İrlandasında kadınların ikinci sınıf muamele görmesi sonucunda erkek kılığına girerek bu acımasız dünyada kendine bir yer edinebilen, erkek görünümüyle mekanlarda garsonluk yaparak bu zamana kadar geçimini sağlamış olan, bu yüzden artık kadınlık nedir bilmeyen, aslında erkeklik nedir onu da bilmeyen, artık neredeyse cinsiyetsiz biçimde sadece hayatını idame ettirmeye odaklanmış bir karakter Albert Nobbs. Filmi izlememiş olanlar için bir sürprizbozan uyarısı vermek durumundayım zira filmle ilgili önemli bir karakter daha var ki bahsedilmeden geçilemez. Nobbs İrlandanın en popüler otelinde garsonluk yaparak ve aldığı bahşişleri odasında gizli gizli biriktirerek kendi hayatını çizmek adına hayaller kurarken bir geceliğine odasını paylaşmak zorunda kaldığı iri kıyım Mr.Page onun gizlenmekte olan bir kadın olduğunu anlar! Nasıl bir tesadüftür ki, Page de aslında, erkek kılığıyla yaşamına devam eden bir kadındır! Hikayenin bu kısmı, "tesadüflere inanırım ama bu kadarı da fazla" dedirten cinsten açıkçası. Fakat Hubert Page rolündeki Janet McTeer'in inanılmaz performansı da, en az Close kadar alkışlanmalık... Üstelik Nobbs karakterine kıyasla kendine daha güvenli, daha hareketli ve konuşkan bir karakter olarak çizildiğinden, filmde kendini göstermesi ve hatta sivrilmesi de daha kolay olmuş diyebiliriz. Page, Nobbs'un hayatında bir dönüm noktası olacaktır, nasıl yaşaması gerektiği konusunda bir fikri olmayan Nobbs, sanki dünyaya düşmüş iki uzaylıdan biriymiş gibi, diğer uzaylının yaptıklarını taklit ederek ancak bu dünyada varolabilecektir. Neden Page de onun gibi kadınlığını saklamış ve yaşamamıştır? Peki nasıl olmuş da başka bir kadınla evlenebilmiştir? Evlendiği nasıl bir kadındır, sahici midir? Hayatlarını nasıl kurmuşlardır? Aynı yollardan o da geçerse mutlu olacak mıdır? Nobbs filmde bu noktadan sonra kendi hayatı ve mutluluğu adına yeni öğrendiği bu yoldan ilerlemek için naif bir çaba gösterecektir.
Filmde bir yandan otelde olup bitenlere de şahit oluyoruz. Page'in karısının dediği gibi, aslında dışarıdan bakıldığında eğlencelidir, otelin içinde yaşananlar. Otel sakinleri, karakteristik özelliklere sahipler. Her biri ya komik, ya gıcık, ya işveli, ya çapkın, ya sarhoş... Üstelik çoğunun herkesten sakladığı sırları var. Evet, aslında tanık olduğumuz tek sırra sahip kişi Nobbs değil, biz ona odaklanarak öykünün etrafında dolanan herkesin sakladıklarına da ufak ufak tanıklık etmiş oluyoruz. Filmde Nobbs'un hayallerindeki karısı, Mia Wasikowska'nın canlandırdığı Helen'dir ama maalesef Helen gönlünü otel çalışanlarından Joe'ya kaptırmıştır. İlginçtir, Joe, içi en dolu yaratılmış karakterlerden biri olmuş. Aslında Helen'i sevdiğine ve onunla Amerika'ya kaçmayı başararak bir hayat kurmak istemesine, fakat gençliği, sorumsuzluğu ve içki alışkanlığı nedeniyle agresif tavırlar sergilemesine, babasından nefretle bahsetmesine ve en korktuğu şeyin babasına dönüşmek olduğuna, bir çocuğu olduğunu öğrendiğinde tam da bu yüzden paniklemesine, önce bu sorumluluğu kabul edip, sonra yapamayacağını söylemesine ve yarattığı kaosa inandırıyor seyirciyi. Fakat bu küçük hikayenin, filmin asıl hikayesine bir katkısı olduğunu söylemek ne yazık ki güç.
Film bir dönem filmi ve aslında dönemin toplumsal yapısını göstermek üzerine daha çok odaklanıyor. Hal böyle olunca, aslında günümüzde bile yaşansa büyük bir marjinallik olarak algılanacak olan, bir kadının erkek olmak zorunda hissetmesi ve kendi hayatını kurmak için başka bir kadınla evlenmenin hayalini kuracak kadar kendinden uzaklaşmış olması şeklindeki psikolojik durumun çok da derinine inilmemiş oluyor. Elbette, kendisini bu duruma düşüren şeyin ta kendisi toplumsal durum zaten fakat sonuç olarak etrafında bir kadın olarak da hayatını idame ettirebilmiş örnekler var. Nobbs tam olarak neler yaşadı da kendisini bu çıkmazın içinde buldu? Bununla ilgili detayları, Page ile bir şöminenin karşısında dertleşirken kısacık paylaşıyor Nobbs ama ne yazık ki karakterin derinliği açısından bu bilgiler yeterli olmuyor. Nobbs'un kurmayı hayal ettiği tütün dükkanını kendi kafasında yaratırken, o hayale bizi de çok başarılı bir şekilde dahil eden yönetmen, keşke aynı teknikle Nobbs'un geçmişine de giderek bizi psikolojik durumunun içine biraz daha sokabilseydi...
Aslında çok fazla inişleri çıkışları olmayan filmde duygusal anlamda en etkileyici sahnelerden biri de, Nobbs ve Page'nin kadın kıyafetleriyle sahilde dolaşmaları ve Nobbs'un kendisini ilk kez bu kadar özgür hissettiğine şahit olduğumuz dakikalardı. Close ve McTeer, filmde gerçekten o kadar erkekleşmişler ki, üzerlerine kadın kıyafetleri giydiklerinde, sanki gerçekten de iki erkek kadın kılığına girmişler ve kıyafetler üzerlerine "doğal olarak" hiç de oturmamış, sakil durmuş gibi görünüyordu.
19. yüzyıl İrlanda'sı fonunda sevgiyi aramayı, kabul görmeyi ve kendini bulmayı anlatmak istiyor Hizmetkar Albert Nobbs, üstelik cinsel eşitsizlik konusunda evrensel bir duruma işaret ederek. Oyunculuk performansları ve cesur konusu ile, izleyip üzerine düşünülmeyi hak eden filmlerden...
twitter.com/blossomel