Hesabım
    Salgın
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,0
    Ortalama
    Salgın
    Yazar: Oktay Ege Kozak

    Salgın (Contagion), belki de gelmiş geçmiş en uzun ve pahalı "Ellerinizi yıkamayı unutmayın" reklamını yaratıyor. Neredeyse iki haftada bir film çeken yönetmen Steven Soderbergh'in sürüyle Oscar'lı oyuncuyu bir araya getirdiği 'ensamble'* geriliminin mükemmelliği tartışılır, fakat hastalık hastası olarak tabir edebileceğimiz kişilerin kesinlikle görmemesi gereken derecede etkileyici olduğu kesin.

    2000 yılında bayağı beğeni toplamış, tarafımdan da hala yönetmenin en iyi filmi sayılan Trafik (Traffic)'te yaptığı gibi Soderbergh, bir kez daha tehlikeli bir meselenin uluslararası etkilerini betimliyor. Hatta Salgın için Trafik'in uyuşturucu yerine virüslü versiyonu bile diyebiliriz. Her ne kadar Trafik kadar epik ve oturaklı bir yapım olmasa da ve bazı alt konuları kalite bakımından geride kalsa da, gayet başarılı bir gerilim sunuyor Salgın.

    Temas ile dünyaya yayılıp milyonları öldüren esrarengiz ölümcül bir virüsün durdurulma çabaları etrafında oluşan senaryo, hemen Dustin Hoffman'lı 1995 yapımı Tehdit (Outbreak) filmini hatırlatacaktır. Finalinde nükleer bomba tehditi ve zamana karşı ölümcül bir yarış barındıran Tehdit, daha klasik yapıda bir Hollywood gerilimiydi, her ne kadar o filmi de ayrı nedenlerden sevsem de.

    Salgın ise Soderbergh'in Trafik'e getirdiği belgesel tarzı görsel yaklaşım (görüntü yönetmenliğini de kendisi yapmış) ve kontrollü oyunculuklarının yanı sıra günleri ve mekanları belirten yazıların, kuru ve prosedürel bir görüntüye sahip olmasıyla bile daha gerçekçi ve bu yüzden daha korkutucu bir dünya gösteriyor. Filmi yaratan küçük hikayelerin de çoğu gayet etkileyici. Bu açıdan akılda kalan hikayeler arasında şunları sayabiliriz:

    Ölümcül virüsün ilk kurbanlarından birinin eşi (Matt Damon) virüse karşı bağışıklığı olduğunu öğrenir ve kızının hastalanmaması için eve kapanır. Virüsü araştırmak için yola koyulan bir virüs bilimci (Kate Winslet), tatsız bir sürpriz ile karşılaşır. Bu sekansların gücü Damon ve Winslet'ten beklediğimiz düzeyde performanslar ile yükseliyor.

    Fakat Salgın'ın kanımca en etkileyici mini-hikayesi, aynı zamanda üzerine en az zaman ayrılanı. Bunda karakteri canlandıran aktrisin Oscar adayı veya kazananı bir yıldız olmaması sebep olarak gösterilebilir. Virüse karşı verilen savaşta çok önemli bir buluş yapan Doktor Ally (Jennifer Ehle) ve hasta babası arasındaki anahtar sahne, filmin en duygusal bakımdan etkileyici ve başarılı sekansı. Keşke bu iki karakter hakkında daha geniş bir hikaye yaratılsaymış.

    Trafik'in aksine bir kaç çürük veya virüslü diyebileceğimiz elma var tabii bu sepette. Mesela Jude Law'ın canlandırdığı komplo teoristi bir Blogger'ın yarattığı sosyal karmaşa filmin geri kalanının daha kişisel yaklaşımına uymuyor. Ayrıca virüs aşısı için ilk sırada olmak amacıyla Dünya Sağlık Organizasyonu'nun bir doktorunu (Marion Cotillard) kaçıran Çin'li kasabalılar hakkındaki bölüm yeterince incelenmiyor ve biraz havada kalıyor.

    Sonuçta, Salgın yılın en iyilerinden biri olmasa bile gayet sıkı ve etkileyici bir gerilim. Fakat siz gene de bu yazıyı okuduktan sonra ellerinizi yıkamayı unutmayın. Kimbilir kaç tane mikrop var şimdi o farenin üzerinde...

    *Ensamble: Tek ana karakter yerine birden çok karakteri ve hikayeyi izleyen.

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top