Hesabım
    Yağmuru Bile
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,5
    İyi
    Yağmuru Bile
    Yazar: Cihan Aydın

    Özellikle İspanya ve Meksika çıkışlı sinemacıların uluslararası ölçekte artan etkinliği geçtiğimiz on yılın ortalarından itibaren bir dizi bıçak sırtı konunun muhalif prodüksiyonlarda yer bulabilmesini sağladı. The Motorcycle Diaries'de Che'yi canlandırdığı günden bu yana sürekli bir çıkış yakalayan Gael García Bernal ile en son sert cezaevi koşullarını ve polis şiddetini anlatan Celda 211'deki oyunuyla ses getiren Luis TosarThe Limits of Control'den sonra tekrar bir araya getiren "Yağmuru Bile" de bu çizgide yapılan eleştirel filmlerden biri. Kadına karşı aile içi şiddeti konu edinen Take My Eyes filmiyle yakından tanınan İspanyol yönetmen Iciar Bollain ile Ken Loach filmlerinin daimi senaristi Paul Laverty işbirliği olan "Yağmuru Bile", Türkiye'de de HES karşıtlarının ünlü direnişi "su haktır satılamaz" sloganı ile vizyona girdi.

    Kristof Kolomb'un Amerika kıtasını işgal edişinin öyküsünü anlatan bir film çekimi için Bolivya'ya giden ekibi merkeze alan "Yağmuru Bile" ‘film içerisinde film' olgusunu kullanarak iki ayrı hikâyenin paralelliği üzerinde ilerleyen bir hat kurarak başlıyor. Genç idealist yönetmen ve paragöz yapımcı stereotiplerini kullanan hikâye örgüsü, karakterlerin hazır bir şekilde sunumunu kolaylaştırarak filmi hızlandırsa da diğer yandan karakterlerin inandırıcılığını ve derinliğini de olumsuz etkiliyor. Fakat film bu bariz sorunları bilinçli olarak bir kenara bırakarak asıl dertleri üzerinde yoğunlaşmayı kasıtlı olarak tercih etmiş görünüyor. Kısacası bu işgalcilerin değil, bir direnişin öyküsü olacak.

    Amerikan yerlilerinin altın peşinde koşan emperyalistlerce katledilişi ile yaklaşık 500 yıl sonra dünya halklarının tüm yaşamsal haklarının modern kapitalistlerce işgali arasında kurulan bağ filmin politik tavrı hakkında kesin ipuçlarını zaten en başından veriyor. Buna göre, Tosar'ın canlandırdığı film yapımcısı Costa ile Kolomb arasında kurulan kısmi analoji, canları karşılığı çalışan kölelerle günde iki dolar karşılığı çalışan işçiler arasında bir fark olmadığını temsil ediyor. Öte yandan filmin asıl derdi ise Kolomb'a karşı direnen köle lideri Hatuey ile ‘film içerisindeki film'de onu canlandıran Daniel'in su özelleştirmelerine karşı Bolivya halkı ile birlikte verdiği direniş arasında bir bağ oluşturmak.

    Bu bağın belirginleşmeye başladığı noktalarda anlatı iki boyutlu bir nitelik kazanarak tüm politik hatları siyah ve beyaz kadar keskin uçlara götürse de insani çelişkilerin belirginleştiği asıl alan Costa'nın gelgitleri ile oluşturulan gri bölge oluyor. Böylece insanlara suyu, yani gökteki "yağmuru bile" çok gören kapitalist ilişkiler ağı içerisinde belirginleşen insani öğeler Costa karakterinin duygusal gelişimi ile açığa çıkarılıyor. Başlangıçta figüranları iki dolara çalıştıran yapımcı kimliği ile iktidar blokunun bir parçası konumunda olan Costa'nın yaşadığı küçük burjuva çelişkileri böylece filmin nihayetinin önemli bir parçası haline geliyor. Fakat en başında da belirttiğimiz üzere karakterlerin "baştan kabul"e dayanan derinsizliği bazı anlarda, bu tip filmler için hayati önemdeki yüzeysellik sorununa da sebep olabiliyor.

    2000'li yıllarda; Latin Amerika solunun yükselişine paralel olarak süregiden İspanyolca eleştirel filmler dizisinin şimdilik yeni bir halkası durumundaki "Yağmuru Bile" tıpkı selefleri gibi bir sol popülizmin diline yaslanmış durumda. Özellikle alt-sınıfların belli bir "yoksulluk" kitleselliğinde öyküye dâhil edilmesi yeni bir "aşağıdan sinema" çağrışımını akla getirse de özellikle muhalefetin yaslandırıldığı "hümanist" çıkışlar bu sinema hareketinin potansiyeli önündeki şimdilik en büyük engel olarak duruyor. Tıpkı Rodrigo Plá'nın La Zona'sı gibi "Yağmuru Bile" de kendince bir derdi olan ancak bunu dışavurmaya çalıştığı anlarda kolaycılaşan bir yapıya sahip. Fakat diğer yandan gerçekçi sokak çatışmaları başta olmak üzere birçok bölümde benzerlerinden ayrışan anları ve hâlâ bir umut olarak Latin Amerika deneyiminin özgül yanlarına dair sunduğu malzemesiyle "Yağmuru Bile"yi ayrı bir noktaya koymakta yarar var. Hele ki ihalelerle derelerin kurutulduğu bir coğrafyada böylesine filmlere bizim her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var.

    cihanaydin87@yahoo.com

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top