Filmi sevmemi sağlayan en önemli etkenlerden biri hiç kuşkusuz filmdeki hava oldu. Kar fırtınasında ısınmak için yakılan ateş beni de ısıttı adeta. Karlı havalarda geçen filmleri kışın izleyince ayrı bir zevk alıyorum.
Filmin hikâyesi şu şekilde; Ottway, Alaska'da bir petrol şirketinde çalışıyordur. Bir gün iş için şirketteki kişilerle uçakla bir yolculuğa çıkar ama gitmek istedikleri yere varamazlar çünki uçak bir kaza yapar. Uçağın içindeki çoğu kişi ölür. Ottway ile birlite 7-8 kişi hayatta kalır. Düştükleri yer ıssız, kar fırtınası olan bir yerdir. Yiyecekleri kısıtlıdır. Daha da kötüsü bulundukları yerde kurt sürüleri vardır. Burada hayatta kalma mücadelesi veriyorlar. Film bunu anlatıyor. Bu mücadele sırasında Ottway'ın ekibindeki herkes bir bir can verir. Ottway'in de son sahnede kurtlar tarafından etrafı çevrilir ve film son bulur. Ottway film boyunca karısını hatırlar. Filmin vermek istediği mesaj bence şu idi; hayatta zorluklara karşı pes etmeden mücadele etmemiz ve bu mücadele sırasında sevdiklerimizi hatırlayarak güç kazanmamız gerektiğini vurguluyordu.
Oyunculukları beğendim. Liam Neeson her zamanki klasik performansını ortaya koymuş. Oyunculuğunu pek sevmesem de sevdiğim filmleri az değil. Filmdeki diyalogları da beğendim. Düştükleri zor durum karşısında tanrıyı ve ölümden sonra hayatı sorgulamaları güzel olmuş. Filmin görüntü yönetmenliğini beğendim. Filmin temposunda sorunlar vardı. Filmin bazı yerleri sürükleyici bazı yerlerde de çok durgunlaşıyordu.
Hayatta başımıza çıkan zorluklar karşısındaki mücadelemizi bırakmamızı öğütleyen, bunu karla kaplı bir yerde insan-kurt savaşı halinde anlatan güzel bir filmdi.
Filme verdiğim puan= 7,2